| Generalin eşi olarak Sovyet suçluların cezalandırılması için dua edeceğim. | Open Subtitles | زوجة الجنرال سوف أصلي كل يوم كي يعاقب السوفيت المجرمين |
| Yine de polis çoktan suçluların ölümünü tamamen incelemeye başlamış olmalı. | Open Subtitles | بأي حال، لا بد أن الشرطة مشغولة أصلًا بحوادث موت المجرمين |
| Vahşi suçluların bir noktadan sonra kendi imzalarını geliştirdiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف ان المجرمين العنيفين يطورون توقيعا عبر سلسلة من الجرائم |
| suçluların bankalar ile "Mayın Tarlası" oyunu nasıl sona erecek? | Open Subtitles | لأي نهاية قد يلعب المجرمون لعبة كشف الألغام مع البنوك؟ |
| Venezüella ile suçluların iadesi anlaşmamız yok. | Open Subtitles | و ليس لدينا معاهدة تسليم مجرمين مع فينزويلا |
| Ve bu online suçluların aslında saldırılarına yatırım yapabilecekleri anlamına geliyor. | TED | وذلك يعني ان المجرمين الالكترونيين بأمكانهم ان يستثمروا في هجماتهم |
| Toplum olarak, masum insanların hapsolmasını suçluların özgürlüğüne yeğliyoruz. | TED | كمجتمع، نحن نفضل أن نسجن أشخاصا أبرياء على أن نترك المجرمين أحرارا. |
| Bu da suçluların, korsanların ve evet, devletlerin bile kapı dışarı edildiği anlamına gelir. | TED | وذلك يعني بأن المجرمين والهاكرز وأيضًا حتى الحكومة لا يمكنها الولوج للبيانات. |
| suçluların aygıtlarını az gecikmeyle gerçek zamanlı bozarak planlarını engelleriz. | TED | عبر تدمير أجهزة المجرمين بسرعة، فنحن نحطم خططهم. |
| "... Burası Amerika'daki en tehlikeli suçluların konulduğu..." "... maksimum güvenlikli bir cezaevidir..." | Open Subtitles | وهو سجن شديد الحراسة يوجد به أكثر المجرمين خطورة بأمريكا، |
| suçluların, Arap mahallelerinden geldiği biliniyor. | Open Subtitles | يُعرف أن مقرّ المجرمين هو الأحياء الإسلامية |
| Bence suçluların canına okumaya hazırız. | Open Subtitles | أعتقد نحن مستعدّون للقبض علي بعض المجرمين حقاً. |
| Bence suçluların canına okumaya hazırız. | Open Subtitles | أعتقد نحن مستعدّون للقبض علي بعض المجرمين حقاً. |
| suçluların hapis edilmesini istersiniz dedim. | Open Subtitles | فقط إذا كنت ترغب في رؤية المجرمين وضعت وراء القضبان. |
| Böyle cinayetler işleyen suçluların çoğu bu tür etkilenme olayından söz ederler. | Open Subtitles | الإمتلاك إدّعاء مشترك من قبل المجرمين الذين عندهم الاضطرابات الفصامية. |
| suçluların bir an önce adalete teslim edilmesini istiyorlar. | Open Subtitles | يريدون هؤلاء المجرمين أن يقدموا للعدالة بشدة بمثل ما نحن نريد |
| Masum bir insan hapiste çürürken, suçluların dışarıda serbestçe dolaşmasını izin mi verelim? | Open Subtitles | هل تقترح بأن نجعل بريئاً يذهب للسجن ؟ بينما المجرمون خارج السجن ؟ |
| Genç bir devriye polisi olarak teknolojiyi ve suçluların bunu nasıl kullandığını gözlemlemeye başladım. | TED | بدأت أهتم وألاحظ كيف يستخدم المجرمون التقنية كشرطي شاب. |
| suçluların zarar görmesine aldırmıyorsun ama o dükkana girip kazı-kazan oynadın. | Open Subtitles | أنت لا تتدبّر كثيرا إذا بضعة مجرمين يتأذّون، لكن ثمّ ذهبت وأنت لعبت اليانصيب. |
| En iyisi, suçluların ve serserilerin konulduğu bu kulede tutalım onu. | Open Subtitles | يُفضّل أن نتركه هنا في البرج المخصص للمجرمين والمتشرّدين |
| suçluların olay yerine dönme durumu gerçekten de varmış. | Open Subtitles | على ما يبدو فمقولة أن المذنب يعود دوماً لساحة الجريمة صحيحة |
| suçluların peşinde yeniden birlikteyiz. | Open Subtitles | عًــدنا سوية لمطاردة المُجرمين مرة أخــرى |
| Şehirdeki suçluların yarısını hapsetti ve maske takmadan becerdi bunu. | Open Subtitles | لقد حبس نصف مجرمي المدينة و فعلها بدون أن يرتدي قناعا |
| Aşağılık suçluların birer kurban olduklarını yazmaya da bir son verin. | Open Subtitles | وتوقف عن كتابة مقالات تقول بأن المجرميـن هم الضحايا بدلاً من كونهـم جبنـاء مجرمون |
| suçluların günahlarından kaçmasından bıktım. | Open Subtitles | اكتفيت من رؤية المذنبين لا يتلقون العقاب على أخطائهم |
| suçluların sizin halınızı kirletenlerle aynı kişiler olabileceğini düşünüyor ve siz bunun doğru olup olmadığını anlayabilecek özel bir konumdasınız. | Open Subtitles | هو يشكّ بأنّ الجانون هم نفس الأشخاص الذين رطبوا سجّادتك وأنت في موقع مميّز لكي تؤكـّد أو تنفي هذا الشكّ |
| Los Angeles'ta suçluların toplanma yeri olarak bilinen bir evin bodrum katına dinleme cihazları yerleştirdik. | Open Subtitles | قمنا بوضع أجهزة تنصّت بقبو منزل في "لوس أنجلوس"... كان وكراً لتجمّع مُخترقين القانون. |
| Ben teröristlerin ve suçluların olduğunu size temin ederim. | TED | أنا أؤكد لكم أن الإرهابيين والمجرمين يقومون بذلك الآن. |
| Gotham'daki suçluların hayatını cehenneme çevireceğiz. | Open Subtitles | ومجرمين (غوثام) على وشك الدخول للجحيم... |
| İhtiyacımız olan son şey şehirdeki bütün suçluların dokunulmaz olduğunu düşünmesi. | Open Subtitles | و آخر شيء نحتاجه هو كل مجرم في التفكير مدينة هم المنبوذين، أليس كذلك؟ |
| Slater suçluların resmini gösterdi. | Open Subtitles | أراني (سليتر) بعض صور الأشرار وتعرفنا إلى وجهك بسهولة |