| Sizin tanıştığınız yaz Kramer'in yerinde oturmuş bekliyordu. | Open Subtitles | الصيف الذي تقابلتما فيه, في هذا الصيف كان ينتظر لدي طاوله عند كريمر |
| tanıştığınız gece, ilk buluşmanız, diğer ilk şey. | Open Subtitles | الليلة التي تقابلتما, اول موعد غرامي بينكاما, وأشياء اخرى. |
| tanıştığınız gece, ilk buluşmanız, diğer ilk şey. | Open Subtitles | الليلة التي تقابلتما, اول موعد غرامي بينكاما, وأشياء اخرى. |
| Tanımadığınız biri ya da henüz tanıştığınız biri olabilir. | TED | يمكنُ أن يكون ذلك المجهول شخصًا قد التقيته للتو. |
| Ve daha sonra, ona Moss Hart hakkında konuşurken, dedim ki,... ...tanıştığınız zaman onun kim olduğunu biliyor muydunuz, | TED | ومن ثم قلت أنا، آه، لقد كانت تتحدث عن موس هارت، تعلمين، عندما قابلتيه كنت قد عرفتي أنه هو، |
| Fakat dürüst olalım; tanıştığınız en zeki insan ben değilim. | TED | ولكن لنكن صريحين: أنا لست أذكى شخص قابلته في حياتك |
| Yani tanıştığınız gün evlendiniz. | Open Subtitles | وعليه تزوجتما في اليوم الذي إلتقيتما فيه |
| Ona bana onu şimdi tanıştığınız günden bile daha fazla sevdiğini her gün yanına gitmek için can attığını ve böyle birkaç duygusal şey söylediğini ilettim. | Open Subtitles | لقد اخبرتها انك اخبرتنى انك تحبها الان اكثر من اليوم الذى تقابلتما فية و لا تستطيع الانتظار للعودة اليها كل يوم |
| - Evet, bilirsin. Annemle tanıştığınız yer. | Open Subtitles | إنه نفس المكان بالخارج حيث تقابلتما أنت و أمي |
| tanıştığınız o gece seni konuştursa da gitmene izin verse de. | Open Subtitles | سواء كسرت عظامك في تلك الليلة التي تقابلتما فيها أو دعتك تذهب. |
| Mahalleden veya tanıştığınız striptiz kulübünden seni bilen birilerini tanıyordur mutlaka. | Open Subtitles | ربما تعرف احدا يعرفك من الجيران او نادي التعري الذي تقابلتما فيه |
| Mahalleden veya tanıştığınız striptiz kulübünden seni bilen birilerini tanıyordur mutlaka. | Open Subtitles | من المؤكد انها تعرف احدا يعرفك من الجيران او نادي التعري الذي تقابلتما فيه |
| Stanford'da ilk tanıştığınız zamanları hatırlıyorum birbirinize bakmanız falan aynı annenle ben gibiydiniz. | Open Subtitles | أتذكر أول مرة تقابلتما بها فى "ستانفورد" الطريقة التى نظرتما بها لبعضكما |
| Sabrina da tanıştığınız günü anlatıyordu. | Open Subtitles | سبرينا للتو كانت تحكي لي عن اليوم الذي تقابلتما فيه . |
| Bir de bu süreçte tanıştığınız işsiz bir casus. | Open Subtitles | و جاسوس خارج نطاق الخدمة التقيته على طريقك |
| Bir de bu süreçte tanıştığınız işsiz bir casus. | Open Subtitles | و جاسوس خارج نطاق الخدمة التقيته على طريقك |
| Bir de bu süreçte tanıştığınız işsiz bir casus. | Open Subtitles | و جاسوس خارج نطاق الخدمة التقيته على طريقك |
| Az önce tanıştığınız birisine hakaret etmek gerçekten hoş değil. | Open Subtitles | إن ذلك ليس لطيفاً لتقومي بإهانة شخص قد قابلتيه للتو |
| Numara 30, bunu gerçekten çok seviyorum: Partnerinize onunla ilgili neyi sevdiğinizi söyleyin; bu sefer çok dürüst olun, yani henüz tanıştığınız birine söylemeyeceğiniz türden şeyler. | TED | رقم30، حقا يُعجبني هذا السؤال: أخبر شريكك ما الذي تُحبّذه فيه، ولكن بشكل صريح هذه المرّة، ستقول أشياء لم تتجرّأ على قولها لشخص قابلته لأوّل مرّة |
| tanıştığınız günden beri bir bağınız var.. | Open Subtitles | و لطالما كان هناك رابط بينكما منذ أول يوم إلتقيتما فيه |
| Şimdi de elimizde, sizleri dün tanıştığınız bir denizciye emanet eden tamamen yasal bir vasiyetname mevcutken, | Open Subtitles | والآن وبمواجهة شهادة ووصية أخيرة قانونية تماماً نضعكم في رعاية بحار قابلتموه البارحة، |