Ama yine de aktif bir volkanın üzerinde yaşamanın tehlikeleri yok değil. | Open Subtitles | لكن , ومرة أخرى فإن الحياة على بركان نشط لا تخلو من المخاطر |
Ona ve ırkına, yükselen varlıkları yok edebilecek bir silahla sunulan tehlikeleri önceden gören birisiymiş. | Open Subtitles | وأنها قد توقعت المخاطر التي ستقدم عليها وعلى نوعها بواسطة سلاح قادر على تدمير الوجود المترقي |
Korku, görünen tehlikeleri daha da büyütür. En azından senin durumunda böyle. | Open Subtitles | وغالبا ما يفوق الخوف الخطر الذي نتوجس منه، وهذا ما كان بحالتنا |
"Büyükelçi Andropov muhtemel tehlikeleri sezdi ve Moskova'yı uyardı. | Open Subtitles | فلاديمير كروشكوف السفارة السوفيتية، بودابست استشعر السفير أندروبوف الخطر الوشيك وحذر موسكو |
Hemen bir toplantı yapıp konuşalım görünmez tehlikeleri nasıl önleyeceğimizi görünenleri nasıl karşılayacağımızı. | Open Subtitles | ولنجمتع في مجلس تشاوري.. لنحدد أفضل وسيلة لمواجهة الأخطار.. ونحدد أفضل سبيل لإعلانها |
Sınırsız çoklu evreni öğrenmeye sınırsız tehlikeleri öğrenmek de dahildir. | Open Subtitles | معرفة وجود كون متعدد لامتناهي يضمن معرفة وجود أخطار لامتناهية |
Bu Gözetleme Kulesi uzaydan gelen diğer istilalar tehlikeleri için bir erken uyarı sistemi olarak çalışacak. | Open Subtitles | وهذا برج المراقبة تعمل كنظام للإنذار المبكر للكشف عن التهديدات الأخرى للغزو من الفضاء. |
Neden mi? Çünkü o gece bütün tehlikeleri biliyorduk, yine de gittik. | Open Subtitles | لأنّنا جميعاً أدركنا المخاطر تلك الليلة ولكنّنا ذهبنا مع ذلك |
Sen hatırlamıyor olabilirsin ama görevi kabul eden sendin. tehlikeleri biliyordun. | Open Subtitles | أنت قَدْ لا تَتذكّرُ، لَكنَّك قَبلتَ بالمهمّةَ وكنت تعرف المخاطر |
Bizi yok etmemesi için bilinmeyeni Depo 12'ye kilitlerken bir yandan aldığınız her nefesle sıradaki tehlikeleri icat ediyorsunuz. | Open Subtitles | كبت المجهول عن المستودع 12 حتى لا يُدمرنا بينما أنفاسك المقبلة تخترع أحدث المخاطر |
Olası tehlikeleri anlıyor musunuz? | Open Subtitles | وتفهمين المخاطر المحتملة التي تنطوي عليها؟ |
Düzenli bulaştığım tehlikeleri doğal karşılıyorum. | Open Subtitles | وأتعامل من المخاطر المعتادة بشكل متساوي، |
Gerçek şu ki sırrımı bildiğin için girdiğin tehlikeleri durumlar... | Open Subtitles | حسنا، الحقيقة، مع الخطر الذي أوقعك فيه معرفتك لسري |
Yaklaşan tehlikeleri algılayabilmek için duyular gerilmiş durumda. | Open Subtitles | الحواس متوترة في محاولة للكشف عن اقتراب الخطر |
Apollo'nun adamları, tehlikeleri göze alan ve üstesinden gelen karakterleri tanımladı. | Open Subtitles | الرجال الذين قاموا برحلات أبوللو هم مثال للشخصيات التي تقبل الخطر و تقهره |
Onların tehlikeleri tespit etmesi gerekiyor. | Open Subtitles | المقصود من اقتناءها هو لتحديد مكان الخطر. |
Bu gezegendeki tehlikeleri kataloglayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني فهرسة الأخطار التي تحيط بنا على هذا الكوكب |
Çok doğru. Kendimizi içine attığımız tehlikeleri hatırlıyor musun? | Open Subtitles | بالضبط هل تدرك الأخطار التي نضع أنفسنا أنفسنا فيها؟ |
Ancak genç Leaellynasaura'nın öğrenmesi gereken daha çok şey var evi olan ormanın tehlikeleri hakkında. | Open Subtitles | ما زال للصغير الكثير ليتعلمه عن أخطار موطنه الخطير في الغابة |
Big Tobacco'nun sigara içmenin tehlikeleri karşısında takındığı tutumdan daha karışık değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس كمختلط الموقف ذلك التبغ الكبير حول أخطار تدخين السجائر. |
İyi bir güvenlik düzeni tehlikeleri daha yaklaşmadan durdurur. | Open Subtitles | تجهيز حماية جيد يوقف التهديدات قبل أن تصل |
Dördünü anlatacağım Dikkat çekici ve çok az rastlanan tehlikeleri abartmaya meyilliyiz | TED | سوف أعطيكم أربعة. نحن نميل إلى المبالغة في مخاطر مذهلة و نادرة |
Havarilerine tehlikeleri geçmeleri için güç verdin! | Open Subtitles | منحت القوة لرسلك لتخطى الاخطار |
Sonsuz çoklu evreni öğrenmek sonsuz tehlikeleri de öğrenmek demektir ayrıca. | Open Subtitles | العلم بكون لا متناهي التعدد يتضمن العلم بمخاطر لا نهائية. |