Utanılacak bir şey yok. Birçok erkek ailesiyle yaşıyor. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للخجل يعيش الكثيرون من الرجال مع اهلهم |
Korkmak Utanılacak bir şey değildir, Doktor. | Open Subtitles | لا شيء يدعو للخجل منه يا دكتور |
Gitmen gerekiyorsa gidebilirsin, Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا كنت بحاجة إلى ترك ، الرقيب ، ليس هناك عيب في ذلك. |
Ailelerin birbirine yardım etmesinde Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عار في مساعدة أفراد العائلة لبعضهم |
Bunda Utanılacak bir şey olmadığını bilmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تعرف أنه لا شيء مخجل في هذا |
Utanılacak bir şey yok. Biz kan temizlemiyoruz. | Open Subtitles | ليس هناك ما أخجل منه فنحن لا ننظف الدم |
Yani kendini tekrar keşfediyorsan maaş ve diş konularında da kesinlikle Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | على أي حال, بينما أنت تعيد اكتشاف نفسك بالتأكيد ليس من العيب أن تجد شيء يدفع المال ويشمل تأمين أسنان |
- Bu kadar yeter. - Bunda Utanılacak bir şey yok, Louise. | Open Subtitles | هذا يكفي لا شيء يدعو للخجل منه، لويز |
- Bu Utanılacak bir şey mi ki? | Open Subtitles | هل هو شيء يدعو للخجل ؟ |
Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | و لا شيء يدعو للخجل |
Bizim de böyle yapmamız gerekiyor. Bunda Utanılacak bir şey de yok. | Open Subtitles | وهذا ما علينا فعله وليس هناك عيب في ذلك. |
Sağ kalmakta Utanılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في انك لازلت على قيد الحياة |
Bıçak satmakta Utanılacak bir şey yok, alıklar. | Open Subtitles | ليس هناك عار في بيع السكاكين، أيها الأغبياء |
Bir cerrah için kabul etmesi zor olabilir ama insan olmakta Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | قد يكون من الصعب على الجرّاح أن يعترف... لكن ليس هناك عار في أن تكون إنسانًا ببساطة. |
Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مخجل في ذلك |
Utanılacak bir şey yok. Biz kan temizlemiyoruz. | Open Subtitles | ليس هناك ما أخجل منه فنحن لا ننظف الدم |
Başın belaya girerse, geri dönmekte Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إن حدثت لكِ مشاكل ليس من العيب العودة، حسنُ؟ |
Bir seferlik es geçmende Utanılacak bir şey yok. - Kontrolü ben yaparım. | Open Subtitles | وله أولاد صغار حسنا, لا يوجد عيب في عدم المشاركة بهذه الحالة |
- Martinez beni uyarmadı. - Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | أنا لست مثارة جنسياً من قبل مارتينيز حسناً ، ليس هناك شيء تخجلين منه |
Javier ona karşı hala bir şeyler hissetmekte Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | أتعلم ليس هناك خجل في إعتراف أنه مازال لديك مشاعر |
Çok üzüldüm. Bu kesinlikle Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أنا أسفة إنه بالتأكيد شيء لاتخجلي منه |
Bunda Utanılacak bir şey yok, delikanlı. | Open Subtitles | أيها الرجل الصغير. ليس هنالك شيء لتخجل منه |
Ailenin birlikte yaşamaması Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | :لا شيء تخجل منه . والديك لن يعيشا معا بعد الآن |