yüzeye 30 metre ve yaklasiyoruz. 15 saniye içinde çarpisma bekleniyor. | Open Subtitles | ثلاثون متر تحت السطح وضع الإصطدام سيكون بعد خمسة عشرة ثانية |
Richard bilime belgelemek için yüzeye sadece birkaç tane numune getirebilir. | Open Subtitles | ريتشارد يمكن فقط أن يعود قليلاً إلى السطح لكي يوثّق للعلم |
Son 24 saat içinde, yüzeye 10 gezi düzenlemissiniz. Hepsi de izinsiz. | Open Subtitles | قمت بـ10 رحلات إلى السطح في الساعات الـ24 الماضية، كلها بدون إذن |
Halkalı fok grupları zayıf güneş ışınlarında güneşlenmek için buzdaki deliklerden yüzeye çıkar. | Open Subtitles | مجموعات الفقمات الحلقيّة تنفذ للسطح عبر فتحات في الثلج لتتمتع بضوء الشمس الواهن |
Resiflerin derin sularla buluştuğu noktada dipten gelen akıntılar besinleri yüzeye taşır. | Open Subtitles | الشعاب المرجانيه حيث تجتمع المياه العميقه تحمل تيارات المواد المغذّية إلى السطح. |
Bir daha asla yüzeye çıkmayacağınıza söz verin siz de. | Open Subtitles | لنعد, و عليك أن تعدينا بالا تعودي الى السطح مجددا |
Her gece yeniden öldüğüm, bacaklarımı çözmeye, yüzeye çıkmaya yani ölümü yenmeye çalıştığım ama asla başaramadığım için bu döngünün içinde olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | انا اصبحت اعتقد انني .. كنت في ذلك الصدى لإنه في كل ليلة انا سوف اموت احاول ان افك ساقي اسبح الى السطح |
Bu kayadan ayrılmak ve kendi başımıza yüzeye çıkmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب علينا ان نصعد الى السطح ونخرج من هذه الصخرة |
Yaklaşık 8 km mesafede 2-3-2 yönünde bilinmeyen bir nesne yüzeye çıkmış görünüyor. | Open Subtitles | فلدينا جسم بارز على السطح عند زاوية 232 على مقربة 8 آلاف ياردة. |
Ama atmosferdeki CO2, dışarı giden bu ısı radyasyonunun çoğunu emiyor ve onun büyük kısmını yüzeye geri gönderiyor. | Open Subtitles | لكن ثاني اكسيد الكربون في الغلاف الجوي يمتص أغلب تلك الإشعاعات الحرارية الخارجة مُرسلاً أكثرها مرةً أخرى إلى السطح |
Her şey ne olursa olsun yüzeye yükseliyor değil mi? | Open Subtitles | كل شيء يرتفع إلى السطح في نهاية المطاف، أليس كذلك؟ |
Aracı su ile doldurup sonra vinç halatıyla yüzeye çekmek. | Open Subtitles | الفيضانات السيارة، و ثم التراجع إلى السطح على كابل رافعة. |
Katrana maruz kaldıktan sonra yüzeye çıkması için 20 saniyesi var. | Open Subtitles | بمجرد أن يتعرض لالقطران، لديها فقط 20 ثانية للوصول إلى السطح. |
Çünkü güneş çıktığında, yüzeye çıkıp güneşlenirlerdi. Büyük camgözlerin dünya çapında sayılarının azaldığına | TED | ويُمثل عادة تلك الاسماك في التشمس على السطح عندما تكون الشمس مشرقة هناك قلق كبير من ان تنضب أسماك القرش المُتشمسة |
Bildiklerimizin çoğu da, yüzeye çıkma alışkanlıkları sonucunda öğrendiklerimiz. Ancak yüzeydeki davranışlarını gözleyerek ne yaptıklarını tahmin etmeye çalışıyoruz. | TED | ومعظم ما نعرفه عنها يعتمد على عادتها في القدوم الى السطح ونحن نحاول ان نعرف مالذي يفعلونه بسلوكهم هذا على السطح |
Suya bir tane dinamit atar sonra balıkların yüzeye vurmasını izlerdi. | Open Subtitles | كان يرمي اصبع ديناميت في الماء و يشاهد الأسماك تطفو للسطح |
Bir yolculuk ki iki nefes arasında gerçekleşir. Suya dalmadan önce son bir nefes ve yüzeye döndüğünüzde ki ilk nefesiniz. | TED | سفر يبدأ بين شهيقين، إذن بين الشهيق الأخير قبل الذهاب، والشهيق الأول عند عودتي للسطح. |
Tam önümdeki beni yüzeye götürmeye kılavuzluk eden ipe bakarım. | TED | أحافظ على نظرة مباشرة للحبل. الحبل، هو الرابط الذي يُعيدني للسطح. |
İzinsiz olarak son 24 saat içinde yüzeye 10 kez yolculuk yapmışsın. | Open Subtitles | جَعلتَ 10 سفراتَ إلى السطحِ في الساعات الـ24 الأخيرة كُلّ الغير مخول |
Balıkları yüzeye sürüp sıkıştırır ve bu hareketli ziyafeti yemek için akın ederler. | TED | تقوم باستدراج السمك إلى سطح المحيط ثم يسرعون لتناول العشاء للاحتفال. |
Barrow, Alaska yakınlarında buzda sıkışan üç balinadan biri dünden beri yüzeye çıkmadı. | Open Subtitles | احد الحيتان ال3 العالقة قبالة بارو لم يظهر على سطح الماء منذ الامس |
Filodaki her gemide yüzeye gitmeyi isteyen, bunun için yalvaran insanlar var. | Open Subtitles | كل سفينة بالأسطول فيها ناس يقدمون مطالب كثيرة ليهبطوا على سطح الأرض |
Ancak çok güçlü sihir yapabilen biri baştan onları yüzeye çağırmıştı. | Open Subtitles | لكن هناك أحد سحره قوي قام باستدعائهم لسطح الأرض من الأساس |
yüzeye çarptıklarında fotonların enerjisi, ışık-hasatçısı denen bir halka tarafından yakalanırlar. | Open Subtitles | عندما يرتطمون بالسطح يتم التقاط طاقة من الفوتونات بواسطة حلقات يسمّى مجمّع حصاد ألضواء. |
Sırlarımızı ne kadar derine gömmeye çalışırsak, o kadar yüzeye çıkarlar. | Open Subtitles | ، كلّما ماصعُبت محاولة دفنهم . كلّ مابدأت تطفوا على السّطح |
yüzeye! | Open Subtitles | - يكسو الغواصة |
Ama fark ettim ki yüzeye çıkmakla kalmıyor. | Open Subtitles | لكني أدركتُ الآن أنهُ لا يطفو إلى السَطح فقط |
yüzeye çıkar çıkmaz Amerikan kaptanına sinyal yolla. | Open Subtitles | ارسل اشارة إلى الكابتن الأمريكيّ بمجرد أن نطفو |
Bu çalkantı suyu karıştırır ve derinlerdeki besinleri yüzeye çıkarır. | Open Subtitles | تحرك هذه الرياح تيارات الماءَ، مما يؤدي الى طفو مواد مغذية فوق الاعماق |