Beni götürürsün ben de yaşamana izin veririm, tamam mı? | Open Subtitles | ان تركتني اذهب معك سوف ادعك تعيش ، حسنا ؟ |
Ne huzur içinde ölmene ne de huzur içinde yaşamana izin vermeyecek kişiyim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي لا يريدكَ أن تموت بسلام.. ولا أدعك تعيش في سلام. |
yaşamana izin verirsem, sen ve ordun gün batımına kadar bu vadiyi terk edeceksiniz. | Open Subtitles | اقتليه اذا تركتك تعيش انت و جيشك ترحلون من هذه القريه بحلول الظلام |
Bu hisler senin yaşamana izin verdiğini fark etmenle artabilir. | Open Subtitles | يُمكن لهذا الشعور أن يزداد حدّة خلال الإدراك بأنّه سمح لكِ بالعيش. |
Seni denize götürüp dalgalara bırakmak istedim. Ama onun yerine, yaşamana izin verdim. | Open Subtitles | أردت أن أحملك للبحر وأترك الأمواج تأخذك معها بدلا من هذا تركتك تحيا |
Hayat boyu yoksulluk içinde yaşamana, iyi bir yemek için başkalarından gelecek sadakaya muhtaç kalmana nasıl razı olurum? | Open Subtitles | هل تعتقدين بأنني سأجعلك تعيشين حياة الضنك طيلة حياتك . وتعتمدين على إحسان الآخرين لتحصلين على وجبات الطعام الجيدة |
İyi bir araba alacak durumda olmayabilirim ama bir evim var ve senin de burada yaşamana izin veriyorum. | Open Subtitles | قد لا أستطيع تحمّل سيارة جديده لكنّ لدي بيت وقد سمحت لك أن تعيش به |
Eğer müebbet alırsan, dostlarım yaşamana izin verecekler. | Open Subtitles | لو نِلتَ عقوبة المؤبَد سيدعُكَ أصدقائي أن تعيش |
Altını alacağız ve yaşamana izin vereceğiz. Bu nasıl? | Open Subtitles | وهي أن نحصل على الذهب وندعك تعيش ، مارأيك ؟ |
Yaptın ve bunun için seni hemen şimdi öldürmeliyim biliyorsun yapmalıyım ama yaşamana izin vermeliyim diye düşünüyorum belki, çünkü şunu bilmeni istiyorum: | Open Subtitles | ويجب أن اقتلك حالاً بسبب ذلك أنت تعرف ذلك ولكن أعتقد أنني قد ادعك تعيش ...ربما ، لأنني أريد منك أن تعرف ذلك |
Benim gibi kıt kanaat yaşamana izin vermeyeceğim, duydun mu? | Open Subtitles | لن أجعلك تعيش مثلي علي ما يسد الرمق ، أتفهم ؟ |
"Tamam kadını vur ve senin yaşamana izin verelim" diye devam ediyor. | Open Subtitles | فقال لي ، حسن إتفقنا ، تصيبها ونسمح لك أن تعيش |
Git. ...ve yaşamana izin verdiğimi arkadaşlarına söyle. | Open Subtitles | اذهب اذهب و أخبر أصدقاءك أنني تركتك تعيش |
Arkadaşlarına yaşamana izin verdiğimi, Mr Eko'nun izin verdiğini anlat. | Open Subtitles | و أخبر أصدقاءك أنني تركتك تعيش أن سيد إيكو تركك تعيش |
Nasıl oluyor da; benim inancım, senin dilediğin gibi tapınmana ve yaşamana müsaade ederken senin inancın benim canımı almanı gerektiriyor? | Open Subtitles | اذن كيف لايماني ان يتركك تعيش وتتعبد كما يحلو لك ولايمانك ان يقتلني وينهي حياتي؟ |
Ama öyle tatlıydı ki, yaşamana izin vereceğim. | Open Subtitles | ولكن هذا كان جميلا للغاية على أن أدعك تعيش |
Sadece bu nedenle yaşamana izin verdim. | Open Subtitles | سمحت لك بالعيش من أجل القيام بهذا ليس إلا. |
-Eğer bir madalya kazanırsan çatıda yaşamana izin veririz. | Open Subtitles | إن فزت بميدالية، فسنسمح لك بالعيش في الشقة العلوية |
- Sadece zor günler yaşıyorsunuz - Hayır, yaşamana izin veremem. | Open Subtitles | انك تمرين فقط بوقت عصيب لا , لا أستطيع أن أدعك تحيا |
Ortadan kaybolmaya söz verdiğin için yaşamana izin verdim ama buradasın. | Open Subtitles | تركتكِ تعيشين لأنكِ وعدتيني بالاختفاء و مع ذلك، ها أنتِ ذا |
Öylece yürüyüp gitmeli, ve hayatını yaşamana izin vermeliydim. | Open Subtitles | كان من الأحدى بي أن أرحل و أتركك تعيشي حياتك |
Onu unutalım... Ve mutlu olarak yaşamana devam et. | Open Subtitles | ماذا يلزمك فقط لتنساه و لتعيش سعيدا بعده |
yaşamana izin verirsem tüm evreni tehlikeye atmış olurum. | Open Subtitles | وسيكون العالم كله في خطر لو تركتم تعيشون |
Korkarım ki, bu geri dönüşü olmayan bir hata ile yaşamana sebep olurdu tatlım. | Open Subtitles | سيكون خطأً ستعيشين معه. لأنه لا يوجد طريق عودة. |
Bunları yaşamana üzüldüm. | Open Subtitles | -يؤسفني أنّك كابدتَ ذلك . |
Yaptığını itiraf et ve yaşamana izin vereyim. | Open Subtitles | أعترف بما فعلته يا دايف وسأسمح لك بالحياة |