Annen öldükten sonra baban çok yalnızdı ve onların anneleri onu reddetmişlerdi. | Open Subtitles | أباكِ كان وحيداً بعد وفاة أمكِ، وكل هؤلاء النسوة رفضوا الخروج معه. |
O gece bu çocuğun başının belada olduğunun farkına vardım, belki yalnızdı. | Open Subtitles | اكتشفت الليلة أن هذا الفتى في مشكلة. ربما يكون وحيداً |
Çünkü, günün sonunda, eşleriniz, kocalarınız, hayatlarınız var ama o, yalnızdı. | Open Subtitles | لأنكم في نهاية اليوم تعودون إلى زوجاتكم وأزواجكم وحياتكم. ولكنها وحيدة. |
Annem yalnızdı ve onun vampir olduğunu bilmiyordu. İIk vampir. | Open Subtitles | لقد كانت وحيدة ولم تعرف لقد كان مصاص دماء . |
O belki benden bile yalnızdı. | Open Subtitles | هي كَانَ يمكنُ أَنْ تَكُونَ مستويةَ أكثر لوحده مِنْ انا كَانَ. |
Ama, onun daha önce tanıkları vardı. Bu sefer o yalnızdı. | Open Subtitles | في المرات السابقة كان هناك شهود وهذه المره هو بمفرده |
Arkadaşım Ahmet de yalnızdı ben de buraya onu ziyarete geldim. | Open Subtitles | صديقي أحمد كان وحده أيضا لذا فقد جئت إلى هنا لزيارته |
Ama kimse bilmiyor, çünkü evde yalnızdı. | Open Subtitles | و لكن لا احد يعلم, لأنها كانت بالمنزل لوحدها. |
Annem yalnızdı ben de yanında olmak iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | امي كانت وحيده اذا اعتقدت سيكون من الجيد ان اكون قريبه. |
"İntihar" dediğim, odasında yalnızdı, ve elinde bir silah vardı. | Open Subtitles | و عندما أقول انتحار . فإنه كان وحيداً في غرفته و تم العثور على مسدس في يده |
Kurbanın kanıyla yıkanmıştı. Evde onunla yalnızdı. | Open Subtitles | كان يقطر بدم الضحيّة، وكان معها وحيداً بالبيت |
Zaten yaralanmıştı. Ölüyordu, savunmasızdı, yalnızdı. | Open Subtitles | . لقد كان مصاب بالفعل يحتضر , بلا مقاومة , وحيداً |
Bu yüzden Amy için yemek yapacaktım, çünkü evde yalnızdı. | Open Subtitles | ولذلك جهزت العشاء لايمي لانها كانت وحيدة في المنزل كانت لوحدها؟ |
Yani kadın öldürüldüğünden beri 10 gündür yalnızdı ve kimse havlamasını duymadı mı? | Open Subtitles | إذا بعد ما قتلت صاحبتها كانت وحيدة هناك لمدة 10 أيام ولم يسمع أحد بنباحها ؟ |
Neyse, Tanrı'ya şükür buraya, annenin yanına geri döndün çünkü, sen de biliyorsun ya buralarda sensiz çok yalnızdı. | Open Subtitles | أحمد الرب على عودتك في هذا الوقت الحرج, خاصة لأمك فهي وحيدة هنا |
Asansörde yalnızdı Ve boğularak öldü. | Open Subtitles | هي كَانتْ على ذلك المصعدِ لوحده وهي خَنقتْ إلى الموتِ. |
Kurban yalnızdı ve eve zorla girilmemişti. | Open Subtitles | الضحية كان لوحده و لم يكن هناك أي مؤشر للدخول عنوة الى الشقة |
Hayır, ne zaman bir şey bulsa yalnızdı. | Open Subtitles | لا ، في كل مرة كان وجد فيها شيئاً كان بمفرده |
Kesinlikle yalnızdı. | Open Subtitles | ـ انا متأكد انه كان وحده انت ، تومي كالزون لاتكثر الثوم على الفطيرة |
Olay olduğunda yalnızdı, kocası orada değildi. | Open Subtitles | كانت لوحدها عندما حدث ذلك، زوجها لم يكن موجودا |
Onu bu işe soktuğumda, çökmüş durumdaydı, yalnızdı. | Open Subtitles | عندما احضرتها لذلك , كانت منكسره , وحيده, |
Aman Tanrım, Lily ormanda yalnızdı ve Amber şu an onunla birlikte. | Open Subtitles | بحق المسيح ليلي كانت بمفردها فى الغابه هل هى ممسوسه الأن ؟ |
Bir gün ofisinde yazılacak bir şeyler sırasında yalnızdı. | Open Subtitles | ويوما ما كانت وحدها فى مكتبه ووجدت شيئا على مكتبه |
Aynı zamanda çok güzel ve çok yalnızdı. | Open Subtitles | وكانت جميلة جدا ووحيدة ايضاً |
Genelde yalnızdı, ama bir seferinde... Onu bir kızla tartışırken gördüm. | Open Subtitles | وحدها في العادة، لكن ذات مرة، رأيتها تتجادل .. |
Sanırım Professor Littlefield buraya geldiğinden beri yalnızdı. | Open Subtitles | أعتقد أن البروفسور ليتلفيلد كان وحيدا منذ جاء إلى هنا |