yapımcı bize şirin, masum, güzel ve yeni bir yüz aradıklarını söyledi. | TED | وقد أخبرنا المنتج بأنهم يبحثون عن بعض الأبرياء اللطيفات ووجوه جميلة وشابة |
Ve yapımcı Henry Weinstein, Marilyn Monroe'yu izlemek için çırpınıyordu. | Open Subtitles | و المنتج هنري واينشتاين عمل جاهدا للتواصل مع مارلين مونرو |
Fotoğraflar, çıktılar, animasyonlar ve katılımlı olaylarda ortak yapımcı oldular. | TED | إنه مساعد منتج في إنتاج الصور و طباعتها و تحريكها و في الأحداث التشاركية. |
"Tamam kızlar, bir noktada ekibe erkek bir yapımcı almanız gerekecek, biliyorsunuz değil mi? | TED | أنتم تعلمون أنه في نقطة ما سيتوجب عليكم تعيين منتج ذكر، صحيح؟ |
Ama Prokosch gerçekte bir yapımcı değil. O bir diktatör. | Open Subtitles | لكن بوركوش ليس منتجاً حقيقياً هو ديكتاتور |
Oscar kazanmış bir yapımcı ise kadın kartını ileri sürmenin iyi fikir olmadığını düşünüyordu. | TED | أخبرتني منتجة رابحة لجائزة الأوسكار أنها لا تظن أنها فكرة جيدة أن تستغلي كونك امرأة |
Bu topu sokarsam, yapımcı kredisinden eşit pay alırım, ha? | Open Subtitles | انجح فى هذة الضربة ويكون لدى مشاركة مع ارباح المنتج |
Aklıma gelmişken sikik yapımcı arkadaşına beni aramayı bırakmasını söyler misin? | Open Subtitles | بالمناسبة، أيمكنك إخبار صديقك المنتج اللعين ذاك أن يتوقف عن مهاتفتي؟ |
İyi bir yapımcı yarısıyla da halledebilir ama yazarlar ve yönetmenler de gerekiyor. | Open Subtitles | المنتج الفطين يستطيع صنعه بنصف المبلغ، لكن يجب عليه أن يعرف الكتّاب والمخرجين. |
Bu yapımcı değilse neyin. Tam vaktinde. | Open Subtitles | لو لم يكن المنتج , ما جاء فى موعده الصحيح |
yapımcı arkadaşımdır. Bir kamyoncu beni buraya kadar attı. | Open Subtitles | المنتج صديق شخصى لى وقد أوصلنى السائق إلى هنا |
Teşekkürler. Seni ön gösterime götürmeyi umuyordum. Büyük bir yapımcı... | Open Subtitles | شكرًا لكِ، كنت آمل أن أصطحبكِ لمشاهدة الفيلم، لقد تلقيت دعوة من منتج كبير. |
"Frasier Crane Şov" Sunucu Doktor Frasier Crane, yapımcı Roz Doyle. | Open Subtitles | الدّكتور فرايزر Crane Show. الدّكتور فرايزر Crane، موهبة، روز دويل، منتج. |
yapımcı her an burada olabilir, ve ben tamamen berbat haldeyim. | Open Subtitles | منتج البرنامج سيكون هنا بأي لحظة، وأنا هنا في دمار تام كلياً |
Tony ödüllü yapımcı Jeffrey Sharp karısını rehabilitasyona yolladı. | Open Subtitles | منتج توني الفائز جيفري شارب رمى زوجته عادت إلى مركز تأهيل العقار |
yapımcı olmak istiyorum Ve her gün Sardi's'te yemek yemek | Open Subtitles | أريد أن أصبح منتجاً أتناول الغداء في "ساردي" كل يوم |
yapımcı olmak istiyorum Ve korodaki o kızları çılgına çevirmek | Open Subtitles | أريد أن أصبح منتجاً وأفقد أولئك الفتيات صوابهن |
Ama dahi bir yapımcı olduğum için beni kovman gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | لكن بما أنني منتجة عبقرية، أعرف أنه يتعيّن عليك فصلي |
- Martin Kamen, yapımcı. - Ann Devereaux, piramit işçisi. | Open Subtitles | مارتن كايمن , مُنتج - آن ديفرو , بانية أهرامات - |
yapımcı bayanın yanına git ve Ona : fırını açık bıraktığını söyle. | Open Subtitles | اذهب للسيّدة المنتجة وقل لها أنّها تركت الفرن شغالاً |
Bir yapımcı bizimle ilgileniyor. Ama bizi canlı izlemesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | أحد المنتجين مهتم بنا لكن تريد عرضًا حياً |
Ben yapımcı oldum çıktım, o da tek başına kaldı. | Open Subtitles | انتهى بي الأمر في الإنتاج وهي انتهى بها الأمر وحيدة |
Bitti, ama yapımcı bana iş teklif etti, bugün daha sonra onunla buluşacağım detayları konuşmak için. | Open Subtitles | هو كذلك ، ولكن المخرجة قد عرضت علي وظيفة لذا سألتقي بها اليوم لمناقشة التفاصيل ولكن لا تقلقي |
Yarın geceki partide ... beni izlemek için iki yapımcı gelecekmiş. | Open Subtitles | أرسلته لعدة منتجين وهذا الرجل يريدنه أن أكون حفلة عرض في الغد |
Bu yüzden, yapımcı ona geçmişini sorduğunda, eski arkadaşı Buck Cooper'ı ve ona ne kadar şey borçlu olduğunu düşündü. | Open Subtitles | لهذا السبب عندما سأل المُخرج (جايمس) عن ماضيه، فكّر تلقائياً بصديقه الحميم (باك كوبر) وكمْ كان يدين له. |
Önce birden bire yapımcı istifa etti, ardından da mühendis. | Open Subtitles | اذاً منتجه استقال بدون سبب وثم مهندسه أستقال |
Evet, yani, bilirsin, onunki gibi bir yetenek... ..bir yapımcı koltuğuna sıkışmamalı. | Open Subtitles | نعم، أَعْني، تَعْرفُ، a موهبة تَحْبُّ لها لا يَجِبُ أنْ يَلتصقَ في a كرسي منتجِ. |
Debbie çok çalışkan, profesyonel bir yapımcı. | Open Subtitles | ديبي" تكد كثيراً في العمل ومنتجة محترفة |
Ben, bir yapımcı olarak, bu bireylerden birisiyim. | Open Subtitles | والفيلم هو طفلهم وأنا كمنتج تنفيذي، واحد من هؤلاء الأفراد |