Çoğu küçük şeyler yapabiliyor ama kayda değer şeyler değil. | Open Subtitles | معظمهم يستطيع فعل أشياء بسيطة ولا شئ ذو مغزى |
Tanıdığım her rahibe bunu yapabiliyor. | Open Subtitles | لاشىء مميز أعني كل راهبة قابلتها يمكنها فعل هذا |
Çünkü bir şey yapabiliyor olman yapman gerektiği anlamına gelmez. | Open Subtitles | أن تستطيع فعل شيء لا يعني أنّك يجب أن تفعل. |
Üç bacağıyla, dört bacaklı köpeklerden daha çok şey yapabiliyor. | Open Subtitles | يمكنه فعل الكثير بثلاث أرجل أكثر من الكلاب ذو الأربعة |
Herkes kadar iyi atış yapabiliyor, İndian hariç. | Open Subtitles | تجيد إطلاق النار كأي واحد منا ما عدا الهندي. |
Gerçek zamanlı olarak cep telefonunda işletiliyor ve elbette başlı başına harika, cep telefonlarının saniyede milyarlarca ve trilyonlarca işlemi yapabiliyor olması. | TED | تعمل بالزمن الحقيقي على الهاتف المحمول، و هذا، بالطبع، أمر رائع بحد ذاته، الهاتف النقال يستطيع القيام بمليارات بل ترليونات العمليات بالثانية. |
Pekâlâ, bakalım bu alet neler yapabiliyor. | Open Subtitles | حَسَناً، تَرى العوائقَ ما هذا الشيءِ يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ. |
Bu mekanik hizmetçiler, yatağa kahvaltı getirmekten daha fazlasını yapabiliyor. | Open Subtitles | الشغّالة الآليّة قادرة على تقديم ما يُجاوز مجرّد إفطار بالسّرير. |
Eyalet şampiyonluğunu verdi, çünkü bunu yapabiliyor. | Open Subtitles | لقد تدخًل فى هذه البطولة ببساطة لانه يستطيع عمل ذلك |
Ve canının istediğini yapabiliyor; Seyahatte oldukları için de kimse onlara bakmaya gelmiyor. | Open Subtitles | و يمكنه أن يفعل ما يريده لأن لا احد سيأتى و ينظر |
- Hangi yetkiyle bunu yapabiliyor? | Open Subtitles | بأي حق يظن أنه يستطيع فعل هذا؟ |
Bunu nasıl yapabiliyor? | Open Subtitles | كيف يستطيع فعل ذلك? |
Benim yapabildiğim her şeyi yapabiliyor. | Open Subtitles | يستطيع فعل أي شيء أفعله |
Pekâlâ, beni dinle. Tek seferde iki yere gidemez değil mi? Bilmiyorum, her şeyi yapabiliyor amına koyduğumun karısı. | Open Subtitles | ـ حسناً , اسمعني , لا يمكنها ان تنتقل فى المكان لمره واحدة ـ لا اعلم , يمكنها فعل اي شيء |
Yeni kız arkadaşın her şeyi yapabiliyor demek? | Open Subtitles | خليلتك الجديدة يمكنها فعل كل شيئ ، صحيح ؟ |
Artık annesi karışamadığından her şeyi istediği gibi yapabiliyor. | Open Subtitles | نعم، بما انها تستطيع فعل الأمور على طريقتها |
yapabiliyor ve belli ki adam ondan bayağı büyük. | Open Subtitles | حسناً ، هي تستطيع فعل ذلك و على ما يبدو انه أكبر منها في السن |
Garip olan şu ki, bir şey yok olduğu zaman geride bıraktığı boş alan, birçok şey yapabiliyor. | Open Subtitles | من الغريب أن الشيء الذي اختفى الذي كالمساحة الفارغة.. يمكنه فعل الكثير |
İki işi bir arada yapabiliyor: | Open Subtitles | يمكنه فعل شيئين في الوقت نفسه : |
İspanyolca biliyor, sörf yapabiliyor. | Open Subtitles | حسنا ، انها تتحدث الأسبانية و هى تجيد التزلج على الماء |
Sadece düz ve dikey eksenli kesim yapabiliyor. | Open Subtitles | كان لا يستطيع القيام بالشق سوى عندما تكون مستقيمة أو على محور عمودي. |
Böylece zaman makinesi üzerinde araştırmalarını yapabiliyor. | Open Subtitles | لهذا يُمْكِنُ أَنْ يَعمَلُ أبحاثا على آلةِ الزمن |
Connor adındaki bu karakterin yerindeyiz, Connor bir android ve gördüğünüz gibi bozuk paralarla harika şeyler yapabiliyor. | TED | نحن الآن نتحكم في شخصية تُدعى كونور، وهو انسان آلي، بإمكانه القيام ببعض الحركات بالعملات المعدنية، كما ترون هنا. |