Dinle İtalyan olan her şeyin ustası, hafta sonu evimde Fellini festivali veriyorum ve onun ülkesinin en güzel yemeklerini sunmalıyım. | Open Subtitles | انظر, سيد كل شىء ايطالي انا اقوم بمهرجان فيللينى فى منزلى تلك العطلة الاسبوعية و انا يجب ان اقدم الطعام الجميل |
Fosil yakıtlar mevcut değil, ve güneş enerjisi de yemeklerini istedikleri gibi pişirmeye olanak sağlamıyor. | TED | وقود المتحجرات غير متوفره, والطاقة الشمسية لا تطهي الطعام بالطريقة التي يفضلونها. |
Görünüşe göre bir adamın yemeklerini yiyebiliyoruz ama cezasını halledemiyoruz. | Open Subtitles | أنه بإمكاننا أكل طعام الرجل ولكن لا يمكننها الإهتمام بمخالفته |
Sonuçta benim hayatım bu. Arkadaşlarımın evlerine giderim ve yemeklerini tadarım. | Open Subtitles | هذه هى حياتى فى الفترة الأخيرة أذهب الى منازل أصدقائى وأتذوق طعامهم |
Komşular yemeklerini düzenli hazırlamazsa falan beni ararsın. | Open Subtitles | إن لم تحضّر لك الجارة طعامك بشكل لائق، اتصلي بي |
böylece diğer karıncalar izi takip ederek yemeklerini alır, hala alınacak bir şey varsa izi yenilerler. | TED | فتتبع النملات الأخرى أثر الفيرمونات وتجدده في كل مرة تجد فيه الطعام |
Hukuk fakültesinde okurken akşam yemeklerini orada yerdim. | Open Subtitles | اعتدت على تناول الطعام هناك كلّ ليلة حين كنت في كليّة القانون. |
Hayır, artık o lanet hapishane yemeklerini yemeyi kesmelisin. | Open Subtitles | لا , يجب عليك أن تتوقف عن أكل ذلك الطعام اللعين الذي يقدمه السجن |
Fırsatı vardı: Onunla aynı evde yaşıyordu ve yemeklerini hazırlıyordu. | Open Subtitles | كان يملك الفرصة , يعيشان في نفس المنزل ويهيء وجبات الطعام لها |
Çin yemeklerini sevdiğini sanmıştım ufaklık. | Open Subtitles | أعتقدت أنك تحب الطعام الصيني أيها المبتدئ |
Tüm o kahvaltı yemeklerini alıp sığınma evine götürüp herkesin karnını doyurabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا ان نأخذ كل طعام الافطار ذاك ونأخذه الى الملجأ ونطعم الجميع |
Üç defadır annenin kaldığı bakım evinin yemeklerini beğenmediği belirtmiştin. | Open Subtitles | لقد ذكرت في ثلاث مناسبات أن والدتك تكره طعام المستشفى |
Duşlarda çalışmadım, onların yemeklerini yemedim. Çalışmaya başladım. | Open Subtitles | لم أعمل في ورشهم لم آكل من طعامهم لكني بدأت أدرس |
Evlerine zorla giriyoruz, bütün yemeklerini yiyoruz lanet yataklarında uyuyoruz. | Open Subtitles | نقتحم منزلهم ونأكل طعامهم و ننام على أسرتهم |
Ve, bana gelince, senin çatın altında senin yemeklerini yediğim sürece... | Open Subtitles | ومن ناحيتي ، طالما أعيش تحت سقفك وآكل طعامك |
Hiç gücün kalmadı, çünkü bütün yemeklerini Gop-Dahn'a verdin! | Open Subtitles | أنت لا تملكى أى طاقة لأنك سمحتى لجوب داهن أن تتناول طعامك كله |
Vay be, berbat ve kasvetli geldi kulağa, özellikle yemeklerini tattıktan sonra. | Open Subtitles | ذلك يبدو فضيع وكئيب، خصوصاً بعد أن تذوقت طبخك. |
Bak, o yemeklerini her zaman bitirir ve hep geceleri beslenir. | Open Subtitles | دائماً ينهي طعامه و دائماً ما يأكله بالليل |
İngiliz yemeklerini tadın bakalım. | Open Subtitles | حسناً حتى أجعلك تتذوق الطبخ الإنكليزي المحترم |
yemeklerini getirir ve bitirdiğinde masasını toplardım. | Open Subtitles | أحضِر له الوجبات وأنظف طاولته بعدما ينتهي. |
Onun yemeklerini tattın mı? | Open Subtitles | أَبّي ، هَلْ تذوقت طبخ ماجي كيف كان طعمه ؟ |
Biliyorsun ki bazı insanlar öğle arasında öğle yemeklerini yerler. | Open Subtitles | اتعرفين ان بعض الناس يأكلون غدائهم خلال وقت راحة الغداء |
Ülkemin yemeklerini özledim. | Open Subtitles | اني افتقد بعض المأكولات التي اعتدت عليها هناك |
Yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum. Alman yemeklerini kim zikler ki! | Open Subtitles | علمت بأنّ هناك أمراً غريباً مَن سمع بالطعام الألماني من قبل؟ |
Düzenlediğim tüm partilerin yemeklerini bile yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك حتى الطهي لجميع الحفلات التي أقيمها |
Yani yönetmenin niye bütün yemeklerini benimle yemek istediğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لذا لا أفهم رغبة المخرج في تناول كل وجباته برفقتي |
yemeklerini yemeleri için onlara izin ver.biz de biraz yürüyüş yapalım | Open Subtitles | نتركهم يتناولون غذائهم. ونذهب نحن للتمشي في مكان ما |