Bilirsin,bu yer eşsiz,eğer şanslıysan güneş batarken... çığlık atan siyah Yunuslar ortaya çıkar. | Open Subtitles | في بعض الأيام حين غروب الشمس تخرج دلافين سوداء وتتحدث مع بعضها حقاً؟ |
Bilirsin,bu yer eşsiz,eğer şanslıysan güneş batarken... çığlık atan siyah Yunuslar ortaya çıkar. | Open Subtitles | في بعض الأيام حين غروب الشمس تخرج دلافين سوداء وتتحدث مع بعضها حقاً؟ |
Kosta Rika sularında güneş batarken bile, Yunuslar hâlâ oyun oynuyorlar. | Open Subtitles | بينما تغرب الشمس في مياه كوستاريكا، لا تزال الدلافين مفعمة بالنشاط |
Tıpkı Yunuslar gibi onlardan da balık sürülerinin yerini öğrenebilir. | Open Subtitles | مثل الدلافين ، فإنها تساعد على ايجاد وتطويق المياه الضحلة |
Bu doğrudan kanıtladı ki, yunus sinyallerini anlamasak bile, Yunuslar birbirlerine bilgi aktarıyor. | Open Subtitles | دون فهم ما هي إشارات الدولفين, أن الدلافين ترسل المعرفة إلى بعضهم البعض. |
Devre arası. Panterler 6, Yunuslar 0. | Open Subtitles | وكان ذلك نهاية الشوط الأول "بانثرز 6 , دولفينز 0" |
Ülkenin tam ucunda denizin boğazla birleştiği bölgenin sonunda bu bölgenin her yerinde balinalar, Yunuslar çeşit çeşit canlılar var. | Open Subtitles | ومن حق على الحافة، حيث البحر ويأتي نوع من تحطمها في هذه القناة، ومن خلال هذا الربع هي الحيتان والدلافين |
Siz Yunuslar nasıl bir tuna ağına takıldınız bilmiyorum.... ...ama boğuluyorsunuz orada! | Open Subtitles | الأن ,لا أعلم ما نوع شبكة سمك التونة التي تسبحون إليها يا دلافين لكنكم تغرقون هناك |
Burada, denizden bin 500 kilometre uzakta Yunuslar bulunur. | Open Subtitles | وهنا على بعد 1000 ميل من البحر توجد دلافين |
Adadaki bütün Yunuslar... onların torunlarıdır. | Open Subtitles | البعض يقول بأنهم وجدوا بعضهم البعض في السماء والبعض يقولون انهم تحولوا إلى دلافين لأن الدلافين عندما يتزاوجون لا يفترقون عن بعض أبداً |
Bu türler bazen hemcinsleriyle çiftleşir. Şişe burunlu Yunuslar, orkalar, gri balinalar, foklar ve Batı Hindistan Denizayıları. | Open Subtitles | دلافين Bottlenose , orc s، حيتان رمادية، الميناء يَخْتمُ وm n tees هندي غربي. |
- Plajdaydık ve bütün Yunuslar orada bizi izliyordu. | Open Subtitles | - لقد كنا على الساحل - ولقد كان هنالك دلافين تتفرج علينا |
Fakat sadece tek bir bot birkaç yüz metre ötedeki bir yunus grubuna yaklaşırken ortaya çıkar, Yunuslar ıslık çalmaya başlar, yaptıkları şeyi bırakırlar, daha bir arada bir grup oluştururlar, botun geçip gitmesini beklerler, ve sonra normal hayatlarına dönerler. | TED | ولكن تبين انه حتى في المواقف التي لانتوقعها .. حيث عندما يطلق قارب صفارته وهو على بعد 200 متر عن مجموعة دلافين فان هذه المجموعة ستبدأ بالتصفير وسوف تضطرب وتغير من تصرفاتها .. وسوف تتجمع فيما بينها حتى يمر القارب وتختفي صفاراته ومن ثم تعود المجموعة الى حالتها الطبيعية |
Türler arası iletişim çabalarında Yunuslar ön planda yer aldı. | Open Subtitles | تبقى الدلافين في طليعة الجهودات المبذولة في التواصل مابين الأنواع. |
Memeliler ve köpekbalıkları tamam da Yunuslar kimseye zarar vermez. | Open Subtitles | القرش الأبيض وبقية القروش لكن الدلافين لم تؤذ أحداً أبداً |
Yunuslar, oldukça büyük beyinleri vardır, oldukça çok oynarlar. | TED | الدلافين ، ذات الأدمغة الكبيرة، تلعب كثيرا. |
Bu fotoğrafta 35 yaşında. Ancak Yunuslar aslında 50'li yaşlara kadar yaşayabilirler. | TED | كان عمرها 35 سنة عندما التِقَطَت هذه الصورة في الواقع، بإمكان الدلافين أن تعيش لبداية الخمسين |
Siyah Yunuslar genellikle 200 başlık sürüler halinde dolaşır ve avlanırlar. | Open Subtitles | الدولفين المعتم، في أغلب الأحيان يكون في تجمعات قويةِ العمل سوية من اجل الصيدِ. |
Yunuslar daha farklı bir nöronal grupla kodlanır. | TED | يُرمَّز الدولفين بمجموعة عصبية أخرى. |
Yunuslar şimdi o parayı hazırlıyor olmalılar. | Open Subtitles | ينبغي على نادي (دولفينز) إعداد شاحنة الأموال وتوصيلها إلىّ بأى يوم |
Balıkları, ve daha büyük şeyleri, balinalar ve Yunuslar gibi, inceliyorum. | TED | أدرس السمك، وأدرس الكائنات الكبيرة أيضاً، كالحيتان والدلافين. |
Kısmen yunus o, Yunuslar çok zekidir. | Open Subtitles | -جُزء منه دولفين وهم أذكياء للغاية |
Batı Avusralya'daki bu Yunuslar daha da zor bir mücadele içine girmiş. | Open Subtitles | في غرب أستراليا هذه الدلافينِ واجهتْ تحدي قاسى جداً. |