Fakat insanları dinleyebildim, onların sorunlarını duydum, kuma çizdim ve anlamaya çalıştım. Ne yaptığımı anlamaya çalışmak ise bir anlamda zordu. | TED | لكن كنت استمع إلى الناس، استمع لقضاياهم، وأرسم على الرمال، في محاولة لمعرفة الأشياء، وكان من الصعب معرفة ما كنت أفعله. |
- Herkes. - ben ne yaptığımı biliyorum. - Hayır! | Open Subtitles | الجميع أصمتوا لقد كنت هنا من قبل أعرف مالذي أفعله |
Bu para işinden bıktım. Sadece ne yapmam gerektiğini söyle bana. Pekala. | Open Subtitles | لقد سئمت من موضوع المال فقط أخبرني ما يجب علي أن أفعله |
İşim, yaklaşık beş dakikaya bitiyor ama sonra da yukarıdaki deposunu hazırlamalıyım. | Open Subtitles | سيتطلب الأمر حوالي 5 دقائق ولكن عندي شيء أفعله في الطابق العلوي |
Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
Benden ne yapmamı istiyorsun, annenin arabasının camını mı kırayım? | Open Subtitles | حسناً, مالذي تريدين مني أن أفعله أحطم نافذة سيارة أمك؟ |
ben bir kütüphaneciyim ve yapmaya çalıştığı şey bütün bilgi kaynaklarını onlara ulaşmak isteyen olabildiğince çok insana ulaştırmak. | TED | أنا أمين مكتبة, وما أحاول أن أفعله أن أجعل كل أعمال المعرفة بمتناول أكبر عدد ممكن من الراغبين بقراءتها |
Bundan sonra ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. | TED | و ليس لدي أدني فكرة ، ما الشئ الذي أفعله. |
Bu durumda, ben yapmak zorundayım. Plan yapmama yardım eder misin? | Open Subtitles | أظن بأن الأمر سيكون علي أن أفعله هل تستطيع مساعدتي بالتفكير؟ |
Tabii ki, kaynak demirim yok, perçin yok, kablolar yok ve ne yaptığımı soran herkese, yalan söylemeye devam etmeliyim! | Open Subtitles | بالطبع، ليس لديّ لحام ولا براشيم ولا أسلاك محروقة ويبدو أنه عليّ الاستمرار بالكذب على كل من يسألني عما أفعله |
Belki sen burada ne yaptığını bilmiyorsun, ama ben ne yaptığımı biliyorum. | Open Subtitles | ألا تعلم ماذا تفعله هنا , ربما , أنا أعلم ما أفعله |
Kimse ne yaptığımı bilmiyor. Esrar perdesi yaratmak için iyi. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ما الذي أفعله وذلك جيد بالنسبة إليّ |
Kahrolası şeyi hissetmek istiyorum. O yüzden ne yapmam gerektiğini... | Open Subtitles | لذلك لا أعرف برأيك ما الذي يجب أن أفعله ؟ |
O ne yapması gerekiyorsa onu yapar, ben de ne yapmam gerekiyorsa onu. | Open Subtitles | انه يفعل ما عليه أن يفعله و أنا أفعل ما علي أن أفعله |
Kriz anlarında, hep, ne yapmam gerektiğini bildiğimi söylersin ya? | Open Subtitles | تعرف ما تقوله دائماً حول معرفتي بما أفعله أثناء الأزمات؟ |
Kızarmış peynir istemeliydim. Burada ne işim var ki benim. | Open Subtitles | كان يجب أن اطلب جبنًا مشويًا ما الذي أفعله هنا؟ |
Özellikle de birkaç ufaklığın ne yapacağımı söylemesinden hiç hoş... | Open Subtitles | وأنا خاصة أكره أن يملى علي ما أفعله من صغير |
yapmamı istediği bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum ama. | Open Subtitles | هنالك شيء يحتاجني أن أفعله لكنني لا أعلم ما هو |
Bir kenarı diğerinin üzerine katla. ben hep öyle yapıyorum. | Open Subtitles | . إطويّ الطرف العلويّ فوق الآخر هذا ما أفعله دائماً |
Ama iktidarda her şeyi yapacağım geri baban almak için, tamam mı? | Open Subtitles | لكنني سأفعل كل ما بإمكاني أن أفعله لأستعيد أباك ، حسناً ؟ |
ben, orta yaşlı bir adamın ve ne yapmak istediğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا رجل متوسط العمر، ولا أعرف ما أريد أن أفعله بحياتي |
Sizin için yapabileceğim bir şeyler varsa bütün akşam ofisimde olacağım. | Open Subtitles | سوف أبقى طول المساء هل هناك شيء أستطيع أن أفعله لك؟ |
Yaptığım işte daha iyi olabilmek için muhaliflerimle iş birliği yapabilirim. | TED | أستطيع التعاون مع معارضيني لأصبح أفضل فيما أفعله. |
Phoebe, hiç bir zaman senin gibi zekâya sahip olamam, ne yaparsam yapayım. | Open Subtitles | فيبي، إنني لن أحصل على الذكاء بطريقتكِ هذه أبداً، أياً كان ما أفعله |
- Benim yerime alışveriş yapacak bir adam için neler verirdim biliyor musunuz? | Open Subtitles | .. أتعرفين ما الذي قد أفعله .. حتى يكون لديّ رجل يتسوّق لأجلي |
Gerçek şu ki, söylemediğim veya yapmadığım şeyler de aynı kaderle karşılaştı. | TED | في الواقع، كل شيء لم أقله أو أفعله أيضاً لاقى نفس المصير. |
Dünyada sen ve annen için yapmayacağım bir şey yok. Anladın mı? | Open Subtitles | ليس هناك شئ جيد علي وجه الأرض لم أفعله لك ولأمك، أتفهم؟ |
Senin aksine, benim adaylığım Senato'da onaylanmıştı çünkü ne yaptığımın farkında olduğumu düşünmüşlerdi. | Open Subtitles | حسناً ، بخلافك ترشيحي تم تأكيده بواسطة مجلس الشيوخ لأنهم يؤمنون بما أفعله |