diyorum ki sanırım yalnızca seni mutlu etmek için hayatta kalıyorum. | Open Subtitles | أنا أقول أعتقد أن بقائي في الحياة .. هو فقط بسببك |
diyorum ki ne zaman senin için bir şeyler yolunda gitse, batırıyorsun. | Open Subtitles | أنا أقول, في كل مرة تكون الأمور على مايرم, ثم تقوم بإفسادها |
Sadece diyorum ki, eğer senin için herhangi bir şey yaptıysam, hayatını kurtarmak gibi eğer bana birazcık teşekkürü borç biliyorsan, şimdi ödeşme zamanı olabilir. | Open Subtitles | , أنا أقول , أنني لو فعلت أيّ شئ لكِ . . مثلاً , أنقذت حياتكِ لو أنكِ تشعرين بالعرفان لي حان وقت رد العرفان |
Ama Bence korkulan bir şeye af sunmak ödleklikten başka bir şey değildir. | Open Subtitles | إنما أنا أقول أن يقدموا العفو هو فعل يدل على تصرف شخص جبان |
Bence Terry ve ben çatıdan girip ortalığı kolaçan edelim. | Open Subtitles | أنا أقول أن نذهب أنا وتيري من السقف ونستكشف قليلا |
Demek istediğim eğer bütün gece benim yanımdaysan, bütün bunlar nasıl gerçekleşmiş olabilir? | Open Subtitles | أنا أقول كيف حدث هذا الليلة الماضية. لو أنك كنت معي طيلة الوقت؟ |
Beyler, Michael bunu kaldıramaz ve ben patronunuz olarak izlemeyeceğiz diyorum. | Open Subtitles | وكمدير لكم ، أنا أقول أننا لن نشاهد الشريط لا .. |
Ben şef cerrahım ve onu taburcu etmek gerek diyorum. | Open Subtitles | أنا رئيس الجراحين و أنا أقول أن تخرج من هنا |
diyorum ki, bu enteresan bir konu olsa da soruşturmamızın dışında. | Open Subtitles | أنا أقول إنّها حقيقة مثيرة للإهتمام التي لا علاقة لها بقضيّتنا |
Sanat gösterisi yeter artık diyorum. Artık protesto gösterisi zamanı. | Open Subtitles | أنا أقول أكتفينا من فن الأداء حان الوقت لفن الأحتجاج |
Sadece diyorum ki, durup bekleyelim bakalım olaylar nasıl sonuçlanacak. | Open Subtitles | أنا أقول فقط، دعينا نتمهل ونرى كيف سيجري كل هذا. |
diyorum ki, biri frikik vermiş ve küçük bir şey de değil. | Open Subtitles | أنا أقول أن أحدهم حصل على زلة إنتصاب، وذلك ليس بإنتصاب صغير. |
Bence evet, ve eüer böyle bir ödül olsa idi ben bunu Darwin' e verirdim. | TED | حسناً، أنا أقول نعم، وإن كان هناك، أنا أعطي الجائزة لداروين |
Bence yukarı da aşağı da gitmeli. | Open Subtitles | أنا أقول بأنّ على المصعد أن يهبط ويصعد على حدّ سواء. |
Filene bana dediklerini söyledi. Bence yanılıyorsun. Ne dersin? | Open Subtitles | أخبرنى فيلين بما قلته و أنا أقول أنا مخطئ ، فما قولك |
Yani Demek istediğim, onu tanıdığımda baban iyi bir adamdı. | Open Subtitles | أنا أقول أن والدكِ كان رجلاً رائعاً عندما كنت أعرفه |
Bu popo güzel bir kot pantolonu hak ediyor derim. | Open Subtitles | و أنا أقول أنّ هذهِ المؤخرة تستحق رداء جينس جيد. |
Altıncı Plana göre tekrar toplanmalıyız dedim. | Open Subtitles | أنا أقول أننا لا بد ان نعيد التنظيم وفق الخطة السادسة |
Bak sana ne diyeceğim benim için çok cesur olmanı istiyorum. | Open Subtitles | أنا أقول لكِ ماذا أنتِ لابد أن تكوني شجاعة جدًا لي |
Onun bu adamla kişisel bir ilgisi olduğunu sana söyledim. | Open Subtitles | أنا أقول لك، انها لديها مصلحة شخصية مع هذا الرجل |
- Ben o gıda zehirlenmesi var olduğunu söyleyebilirim. - Gıda zehirlenmesi! | Open Subtitles | . أنا أقول أنها تعرضت لتسمم من الطعام تسمم من الطعام ؟ |
Bunu Jung söylemiş. Hastalarıma bunu hemen her gün söylerim. | Open Subtitles | يونغ قال هذا أنا أقول هذا لمرضاي في كل يوم |
Sana mikro dalgadaki bir bifteğin ne hissetiğini öğrenme şansın olur diyebilirim. | Open Subtitles | أنا أقول أنك تتمتع بفرصة جيدة حال خروجك من هنا كإحساس الستيك الخارج من الميكرويف |
Bu yüzden bunu söylüyorum. söylüyorum çünkü, tekrarlayayım, iyi bir neden için değilse hiçbir şey var olamaz. Güzel rüyamızın, bu uygarlığın nedeni. | TED | لهذا السبب أنا أقول ذلك. أقول ذلك ، لأنه، وأكرر، لا شيء موجود إذا لم يكن لسبب وجيه، سبب حلمنا الجميل، لهذه الحضارة. |