Onun o adam olduğunu biliyorsun ama onu teşhis etmedin. | Open Subtitles | وأنتِ تعرفين بأنّه نفس الرجل مع ذلك أنكِ لم تميّزيه |
Eve gittim, ailemi ağlarken gördüm ve doğru olduğunu anladım. | Open Subtitles | لقد ذهبت للمنزل فرأيت عائلتي تبكي، وحينها أدركت أنكِ مُحقّة |
Sürekli eğileceksem biraz zor. Sanırım sen Beni öldürmek istiyorsun. | Open Subtitles | .ليس إذا كُنت منحنياً طوال الوقت .أعتقد أنكِ تحاولين قَتلي |
Bakış açımı anlayacağını sanmıştım ama sen de onlar gibisin. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد ظننت أنكِ ستفهمين مُعاناتي ولكنكِ مثلهم جميعاً |
senin yaşında bu genelevde bi fahişe olmak yeterli değil mi? | Open Subtitles | ألا يكفيك أنكِ في هذا العمر تعملين عاهرة في مبغى؟ .سيدتي.. |
Belli ki bir çeşit ilişkiniz var. Neden bu adamı seçtin? | Open Subtitles | من الواضح أنكِ في نوع من العلاقة لماذا إخترتي هذا الرجل؟ |
Ölüm bölgesinin alarmını keseceğim böylece korumalar orada olduğunu anlamayacak. | Open Subtitles | من نظام الإنذار الرئيسي لذا لن يعلم الحراس أنكِ موجودة |
Bana kızgın olduğunu biliyorum çünkü yanlış düşüncelerle seni buraya getirdim... | Open Subtitles | أعرف أنكِ غاضبة مني لكني أحضرتك إلى هنا تحت إدعاءات مزيفة |
Bunu yapmanın çok zor olduğunu düşündüğünü biliyorum. Ama sanırım bunu yapabilirim. | Open Subtitles | ,أعرف أنكِ تظنين أنه شيء صعب و لكن أعتقد أنه يمكننى ذلك |
Tüm sorumluluğun sende olduğunu ama hiç yetkin olmadığını öğrenmek pek eğlenceli. | Open Subtitles | طريف أن يدرك المرء أنكِ تضطلعين بالمسؤوليات كافة ولا تتمتعين بأي قوى |
Bu durumda olan tek kişi sen olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنكِ الشخص الوحيد الذي واجه هذا الأمر ؟ |
Ya ben çok zayıfım ya da sen çok iyisin. | Open Subtitles | إمّا أن أكون بهذه الشفافية، أو أنكِ ماهرة في التصوير |
Her neyse, hangisi olursa olsun, ortalık dağıldı diye arkadaşlarıma bağıran veya çamaşır sepetinin üstündekiler için deliye dönen kişinin sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | على أية حال أعلم أنكِ لست أنت التي توبخين أصدقائي بسبب الفوضى أو تفقدين صوابك بسبب ثيابي على سلة الغسيل تلك ليست انت |
Şu an senden pek hoşnut değilim ve sen de benden değilsin. | Open Subtitles | أنا لست سعيدة جدا معكِ الآن وأنا أفترض أنكِ لستي سعيدة معي |
Ama senin için pek değil. Bence gerçekten bir doktora görünmelisin. | Open Subtitles | ولكنها ليست جيدة بالنسبة لكِ أعتقد أنكِ يجب أن تتّصلي بالدكتور |
Görülüyor ki bir adamı, adını etine kazıtacak kadar sevmişsin. | Open Subtitles | يتضح أنكِ أحبّبتي رجل بشدة حتى توشمي اسمه على لحمكِ. |
Bak, gelmek istediğini veya en azından biraz Beni düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | انظري, أعلم أنكِ تريدين الذهاب أو على الأقل تفكّرين بي قليلاً. |
Tabii... bir erkek tarafından yetiştirilince... Ağır işlere uygun olduğuna şüphe yok. | Open Subtitles | بما أنكِ تربيتي على يد رجل لا عجب أنكِ خُلقتي للعمل الشاق |
Ve bu şekilde sizin kolay biri olduğunuzu ve içki içmeyi sevdiğinizi anlayacaktır. | Open Subtitles | و بهذا سيعرف أولاً، أنكِ سهلة المنال و ثانياً، أنكِ تحبين شرب الخمر |
Anlayacağın gibi, bu, benim için, peri masallarına inanmak gibi bir şey. | Open Subtitles | أو أنكِ كما قلتِ لي حساسة جداً لدرجة إنك تؤمنين بالقصص الخيالية |
Siyah bıyıklı balina olduğun için daha saldırganca şeylere hazırlıklıydım. | Open Subtitles | لقد كُنت مُستعد لواحدة أكثر عنف بما أنكِ حوت أسود |
Zombi değil de bir su hayaleti gördüğünü söylemiştin değil mi? | Open Subtitles | بدلاً من الزومبي، أنتِ قُـلتِ أنكِ رأيتي شبح مياه أليس كذلك؟ |
Biliyor musun, eski karım olarak, karımken olduğundan çok daha iyisin. | Open Subtitles | أتعرفين، أنكِ أفضل كـ زوجة سابقة مما كنتِ عليه كـ زوجه |
Ve bu söylediklerimin sizce çok gizli tutulması riskini göze alıyorum. | Open Subtitles | آخذ منكِ وعداً أنكِ ستبقين ما أقوله لكِ في سريه تامه. |
Bir evlilik yemini etmiş olman aşkı tanıdığın anlamına gelmez. | Open Subtitles | مجرد كونك أخذتي نذرا لا يعني أنكِ تعرفين كيف تحبين |