| - Gitmemin sebebinin bu olmadığını biliyorsun. - Biliyorum, biliyorum. | Open Subtitles | ـ تعرف أن هذا ليس سبب رحيلي ـ أعلم، أعلم |
| Eğer devamını da okusaydın, düşündüğüm şeyin bu olmadığını görürdün. | Open Subtitles | لو قرأت كل الملف لعلمت أن هذا ليس صحيحاً |
| Eğer devamını da okusaydın, düşündüğüm şeyin bu olmadığını görürdün. | Open Subtitles | أننى خائف؟ لو قرأت كل الملف لعلمت أن هذا ليس صحيحاً |
| Bütün gün insanları, bunun bir çıkma olmadığına ikna etmeye çalıştım. | Open Subtitles | لقد قضيت معظم اليوم أحاول إقناع الناس أن هذا ليس موعداً |
| Bu öyle ucuz ve kolay yoldan yapabileceğimiz bir şey değil. | Open Subtitles | أسمع أن هذا ليس بشيئاً يمكننا أن نقوم به بكل سهولة |
| Dünya hükûmeti, derin devlet, sıradan şeyler. Asıl meşgalesi bunlar değilmiş ama. | Open Subtitles | الحكومة العالمية، الدولة العميقة، الأشياء المعتادة، عدا أن هذا ليس الشغل الشاغل |
| Terapinin amacı bu değil tabii ki, ama bazı şeyleri üstü kapalı tutmak zorundayım. | Open Subtitles | ...أعلم أن هذا ليس الغرض من العلاج النفسي, لكن يجب أن أبقي بعض الأمور غامضة |
| Ama asıl eğlenceli kısmın bu olmadığını anlamanı beklerken benim her yanıma ağrılar saplandı. | Open Subtitles | وفي الأثناء، بدأت مؤخرتي تؤلمني بانتظار أن تكتشف أن هذا ليس هو الجزء الممتع |
| Aradığımız köpekbalığının bu olmadığını söylemiyorum. | Open Subtitles | لا أعني أن هذا ليس هو القرش الذي نبحث عنه |
| Bunu yazmamın sebebinin bu olmadığını farkettiğim. | Open Subtitles | لقد أدركت أن هذا ليس سبباً يحتم علي كتابة ذلك |
| Annemin son zamanlardaki öfkesinde genel düşüşün tek kanıtının bu olmadığını bildirmek canımı sıkıyor. | Open Subtitles | أنا خائفة من ذكر أن هذا ليس الدليل الوحيد على الإنخفاض العام في مزاج والدتي مؤخراً |
| Heyecan istiyorum dediğinde kasettiğinin bu olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس ما قصدته عندماقلتأنكتريدالمتعة. |
| Bu işi başlattığında istediğinin bu olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أن هذا ليس ما أردته عندما بدأتي هذا |
| Bana sebebinin bu olmadığını söyle, ve bu konuyu son açışım olsun. | Open Subtitles | قل لي أن هذا ليس هو السبب وستكون هذه هي المرة الأخيرة التي أفتح فيها الموضوع |
| Lütfen arama sebebinin bu olmadığını söyle. | Open Subtitles | رجاءا أخبرينى أن هذا ليس ما تتصلين بشأنه |
| Şuan duymak istediklerinin bu olmadığını biliyorum, ama bu odayı terkedemezsin. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس ما تريدين سماعه الآن ولكنك لن تغادري هذه الغرفة |
| Ama ikimiz de aslında olanın bu olmadığını biliyoruz.. | Open Subtitles | لكنّك وأنا نعلم أن هذا ليس ما حدث فعليًّا. |
| Bunun,o seni bir daha aramadığı için olmadığına emin misin? | Open Subtitles | و لكن هل أنتِ متأكدة أن هذا ليس بسبب أنه لم يتصل بكِ بعدها ؟ |
| Prue, bunun depresyon alışverişi olmadığına emin misin? | Open Subtitles | برو، هل أنتِ متأكدة أن هذا ليس شراء يائسة؟ |
| Onlarla ne yapar bilemiyorum... ama steroid yüzünden şiddet problemleri var... ve bu iyi bir şey değil. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا سيفعل بهم ولكنه متهور جدا وأظن أن هذا ليس شيئا طيبا |
| Derin devlet, sıradan şeyler. Asıl meşgalesi bunlar değilmiş ama. | Open Subtitles | الحكومة العالمية، الدولة العميقة، الأشياء المعتادة، عدا أن هذا ليس الشغل الشاغل |
| Terapinin amacı bu değil tabii ki, ama bazı şeyleri üstü kapalı tutmak zorundayım. | Open Subtitles | ...أعلم أن هذا ليس الغرض من العلاج النفسي, لكن يجب أن أبقي بعض الأمور غامضة |