Ve organizmaların, sizi temin ederim, tüm öncelikleri düzen içindedir. | TED | و الكائنات الحية، أؤكد لكم ، لها جميعا أولويات منتظمة. |
Kargaşa sonrası elimizdekiler, farklı öncelikleri olan çeşitli oyuncuların olduğu bir kalabalıktır. | TED | حالة مابعد الحرب عادة مثل حديقة الحيوان مختلف اللاعبين ، مع أولويات مختلفة |
Okul, etraftaki polisler için yüksek öncelik taşımıyor. | Open Subtitles | المدرسة ليست بالضبط من أولويات الشرطة في هذه المنطقة |
Sadece bunun ilçe başkanı için bir öncelik olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن هذا الامر حقيقا علي أولويات رئيس البلدة هنا. |
Prue, senden farklı önceliklerimiz var. | Open Subtitles | برو، إنَّ لدينا أولويات أهم من أولوياتكِ |
Bu yüzden de basit bir soğuk algınlığından tutun da ciddi sıtma hastalıklarına kadar bütün hastalıklara eşit ölçüde yaklaşılıyor ve kimsenin önceliği bulunmuyor. | TED | لذا كل شيء من نزلات برد إلى حالة خطيرة من الملاريا يحصل تقريبا نفس مستوى من الاهتمام، وليس هناك أي أولويات. |
Hayır, artık televizyon bile seyretmiyorum. Anne olduğumdan beri önceliklerim değişti. | Open Subtitles | لا، لا أشاهد التلفاز حتى بعد الآن أولويات حياتي تغيرت منذ أن أصبحت اما |
İşinin sporda ilaç kullanımını durdurmak olduğunu düşünüyormuş, ama patronlarının öncelikleri farklıymış. | Open Subtitles | هو كان يعتقد أن وظيفته هي ..منع المنشطات في الرياضة ولكن رؤساءه كانت لديهم أولويات أخرى |
Hayır. Başkalarının da öncelikleri denetlenmeli. Yalnızca benimki değil. | Open Subtitles | لا، أولويات أي شخص آخر تحتاج إلى أن يتم التحقق، وليس من الألغام. |
Fakat bu tür tesislerin parasını verenlerin başka öncelikleri ve bunları uygulatma güçleri var. | Open Subtitles | .. ولكن الأشخاص الذين يمولون المنشآت مثل هذه لديهم أولويات أخرى والسلطة لتنفيذ تلك الأولويات |
Ama bunun gibi tesislerin giderlerini karşılayanların farklı öncelikleri ve onları harekete geçiren değişik güçler var. | Open Subtitles | لكن الذين يدفعون ثمن وسائل كهذه، لديهم أولويات أخرى، والقدرة الجبرية على تنفيذهم. |
Ama bunun gibi tesislerin giderlerini karşılayanların farklı öncelikleri ve onları harekete geçiren değişik güçler var. | Open Subtitles | لكن الذين يدفعون ثمن وسائل كهذه، لديهم أولويات أخرى، والقدرة الجبرية على تنفيذهم. |
ancak, diğer dişi aslanların yeni öncelikleri var. | Open Subtitles | لكن بعض اللبوؤات أصبحن لديهن أولويات جديدة |
Anladığım kadarıyla bu, şu an şirketin öncelik verdiği bir şey değil. | Open Subtitles | ما فهمته أنه ليس ضمن أولويات الشركة فى هذا الوقت |
Ben FBI davalarına öncelik vereceğim. | Open Subtitles | سوف أجعل المباحث الفدرالية تصنف أولويات قضايايّ. |
Ama Mafya bu ilişkiye öncelik vermeye karar verdi. | Open Subtitles | وهكذا فإنّ المافيا قررت أن تولّي أولويات الأمور وتصون تلكَ العلاقة. |
Ancak bu aşamada daha büyük önceliklerimiz var. | Open Subtitles | ولكن من حيث أجلس لدينا أولويات أكبر للنظر فيها |
Güç'ün ve benim farklı önceliklerimiz olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت أعتقد أن القوة وأنا لدينا أولويات مختلفة. |
Farklı önceliklerimiz. Meramımı anladınız sanırım. | Open Subtitles | أولويات مختلفة إن كنت تفهم قصدي |
Pardon! Her ikiniz de, altyapı planından ve Rusya'dan bahsettiniz ve geleneksel muhafazakar siyasetin önceliği olmayan diğer şeylerden. | TED | آسف. كنت قد ذكرتما البنية التحتية وروسيا وأشياء أخرى لم لتكن أولويات تقليدية للجمهوريين. |
Sanırım bu günlerde önceliklerim değişti. | Open Subtitles | أعتقد أنني قد حصلت للتو على أولويات مختلفة لهذه الأيام. |
Biliyorsun işte çarpık Öncelikler. Ama hala nasıl yaptığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | أولويات منحرفة، لكن مازلنا لا نعرف كيف فعلت بذلك. |
Ama bu bir öncelik meselesi ve gerçekten değişmeyi istiyorum. | Open Subtitles | لكنها مسألة أولويات وأريد حقا التغير |