Henry, oğlun bana katilini bulursam eğer, uzaylıları nasıl yenebileceğimizi de bulacağımı söyledi. | Open Subtitles | هنرى ، إبنك قال إنه إذا وجدت قاتله سأعرف كيف أهزم الكائنات الفضائيه |
Bunun yanlış olduğunun kanıtı geri zekâlı oğlun değil mi? | Open Subtitles | أليس إبنك المتخلف، دليلاً كافياً بأن هذا الأمر ليس صائباً؟ |
Çok büyüleyicisin. Bu genç delikanlı da sizin Oğlunuz olmadığı belli, sevgili doktor. | Open Subtitles | كم أنت رائعة، وهذا الشاب الوسيم لا بد أنه ليس إبنك عزيزي الدكتور |
En yakın zamanda oğlunu kaçırıp kızımla evlendirmem... gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أفكر أن علي إختطاف إبنك حينما يتسنى ذلك لأزوجه لإبنتي |
Dünyadaki en sevdiğim kadın, Oğlunun senin için ne demek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | يا أعز إمرأة فى العالم أعرف قدر إبنك لديك و هذا يخيفنى |
Oğlunuzun neden Afganistan'a geri gittiğine dair bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ أي فكرة لماذا قد يعود إبنك إلى أفغانستان ؟ |
Gay oğlun sana geliyor ve orduya katılmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | إبنك الشاذ يأتي إليك، و يخبرك أنه يريد الألتحاق بالجيش. |
Lycanlar ondan her ne istiyorsa... oğlun bunun uğrunda ölmeye değer olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | مهما كان مايُريده الـمُستذئبين منها إبنك كان يعرف بإنه يستحق الموت من أجلها. |
Bunu sadece, eğer benim oğlum ve senin oğlun tehlikeden uzaksa yapabilirim. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي معرفة إن إبني إبنك بعيد عن الخطر |
Oğlunun yaptığı en aptalca şey bana, senin oğlun olduğunu söylemesiydi. | Open Subtitles | الشي الأغبى الذي فعله إبنك هو أنه جعلني أعرف أنه إبنك |
oğlun, kurtarıcımız yüce İsa'nın adıyla bu iblisin uzaklaşmasını istiyorum. | Open Subtitles | بإسم إبنك مخلصنا، المسيح المقدس آمر هذا الشيطان أن يخرج |
Saygısızlık etmek istemem ama Oğlunuz dünyanın en büyük şehrinde kayıp.. | Open Subtitles | بكلّ الإحترام المستحق، إبنك مفقود في أحد اكبر المدن في العالم |
Sanırım buraya gönderilmek Oğlunuz için, ihtiyaç duyduğu uyanış çağrısı oldu. | Open Subtitles | أعتقد أن إرسال إبنك إلي هنا، ربّما كان نداء ايقاظ له |
Bugün sabah Oğlunuz, kızımızla uygunsuz bir şekilde dudak dudağa temasta bulundu. | Open Subtitles | بهذا اليوم إبنك قام بإتصال غير مهذب فم على فم مع إبنتنا |
Herkesin iyi davranmasını ümit et, çok iyi davranmasını onlar da oğlunu hapse atsın ve uğruna çalıştığın her şeyi yok etmeye çalışsınlar. | Open Subtitles | وتأمل أن يتصرف الجميع بلطف ، بلطف شديد بينما يقومون هم برمي إبنك في السجن ويحاولون تدمير كل شيء قد عملت من أجله |
Sabah uyandın ve oğlunu öldüren adamı ziyaret etmen gerektiğini mi düşündün? | Open Subtitles | إذاً إستيقظت و فكرت في إلقاء التحية على الرجل الذي قتل إبنك. |
Oğlunun kazasından sonra 2 yıI daha davaya saplanıp kalmışsın diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك حفرت عميقاً في القضية لأكثر من سنتين بعد حادث إبنك. |
Peki, o zaman, Oğlunuzun beyaz bir kızla çıktığını öğrendiğinizde nasıl hissettiniz? | Open Subtitles | حسنا,إذن ما الذي شعرت به عندما إكتشفت أن إبنك يواعد فتاة بيضاء؟ |
Biliyorum bir ebeveyn olarak oğlunuzu buraya yalnız göndererek en zor kararı verdiniz. | Open Subtitles | أعلم بانه بكونك أب انه يتوجب عليك ان تتخذ أصعب قرار لإنقاذ إبنك |
Kahraman oğluna bir bak. Göğsündeki şu güzel şeritlere bak. | Open Subtitles | أُنظر الى إبنك البطل و إلى تلك الشرائط على صدره |
Beni oğlunla tanıştırmaya hazır değilsin, bu yüzden burada buluşmak istedin. | Open Subtitles | أنتٍ لست مستعدة لكي اقابل إبنك لهذا أردتٍ ان نتقابل هنا |
Zor biliyorum, ama Oğlunuzla konuştuktan sonra daha net bir fikre sahip olacaksınız. | Open Subtitles | الأمر صعب، أعلم، ولكنّك ستحصلين علي فكرة أفضل بعد ما تتحدّثين إلى إبنك |
Ama sen karını ve çocuğunu terk ettin. | Open Subtitles | لكنك هجرت عائلتك ، بكل بساطة. لقد هجرت زوجتك و إبنك. |
çocuğun ilk yaprak düşmeden yataktan kalkacak. | Open Subtitles | إبنك سيكون خارج السرير قبل أن تسقط الورقة الأولى |
Barry Kane'nin oğlunuza verdiği yangın söndürücünün içinde benzin varmış. | Open Subtitles | يظهر ذلك المطفأة باري كان سلم إبنك ملا بالغازولين. |
Baba bu çoban ne söylerse söylesin... Ben senin gerçek oğlunum. | Open Subtitles | ابى دع هذا الراعى يقول ما يريد لكن أنا إبنك الحقيقي |
oğlundan önce öteki çocukları kurtarmaya çalışacağını biliyordu. | Open Subtitles | لقد أدركت أنك ستحاول إنقاذ الأطفال الآخرين قبل إبنك أنت |
Hayır, tek çocuğunun senden çok, çok ama çok uzaklaştığını görmenin ne anlama geldiğini bilemezsin. | Open Subtitles | لا، أنت لا تعلم ماذا يعنى أن ترى إبنك الوحيد ينمو ويكبر أكثر وأكثر بعيداً عنك |