Sırf çocuğun teki bana bir zerre ilgi gösterdi diye. | Open Subtitles | كل هذا لأن فتى ما أبدى قليلاً من الاهتمام بي |
Aslında, canı cehenneme. Biraz ilgi çekmek hiç fena değilmiş. | Open Subtitles | تباً لما قلت سابقاً جميل أن يحظى المرء ببعض الاهتمام |
Temizlikçi heryere gidebilir Kimse para öderken ona dikkat etmez. | Open Subtitles | البواب يذهب لأي مكان وكل مكان ولا أحد يعيره الاهتمام |
Bunu elinizden geldiğince dikkat ve önem ile halledeceğinize güvenim tam. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك ستتولى أمر هذا. مع الاهتمام البالغ و الرعاية |
"Gerçekten mi?" dedi. Ve o anda gözlerindeki ilgiyi gördüm. | TED | واستطعت أن أرى بريقا من الاهتمام و التشوق في عينيه |
Tutarsız olmak istemiyorum ama benim bazı halletmem gereken bazı aile meseleleri var. | Open Subtitles | الان، لا اريد ان أبدو فظًا،لكنلديّبعض .. لدي شأن عائلي عليّ الاهتمام به |
Kanka, bunu mantıklı kılan şey bağımlı bebeklerin sonunda ilgi ve alaka görmeleri. | Open Subtitles | الشيء المنطقي في هذا الأمر، أن هؤلاء الأطفال ينالون أخيراً الاهتمام الذي يحتاجونه |
Bunların, ilgi odağı olmak için benim uydurduğum bir şey olduğunu düşündü. | Open Subtitles | يعتقد أنه شيء اختلقته حتى اسبب المشاكل وحسب وأن أكون محط الاهتمام |
Bir şey teklif etmek bir şey istemekten daha çok ilgi gösterdiğini belirtir. | Open Subtitles | عرض شيئا ما يدل على مزيد من الاهتمام اكثر من طلب شيئ ما |
Hazinelerimizi ev sahibine götürdük, doğal olarak, benden çok daha fazla ilgi çekti. | TED | واخذنا كنوزنا وذهبنا الى مالكة المنزل حيث لم أتفاجىء ان كنز غريمي قد نال الكثير من الاهتمام اكثر من كنزي .. |
Hiç kimse bu adamların yaptıklarına dikkat etmiyor mu? | TED | هل يعير أي أحد الاهتمام لما يفعله أؤلئك الناس ببعض الأشياء؟ |
Çokça öfke, çılgın neşe, çokça dikkat, zulümdü. | TED | كان هناك الكثير من الغضب فكاهة مجنونة ، الكثير من الاهتمام ، والغضب. |
Çocuğunuzun gittikçe daha gürültülü öfke nöbetleri geçirmesinin en emin yolu, ilk kez kriz geçirdiği zaman ona dikkat vermenizden geçer. | TED | أضمن طريقة لجعل نوبات غضب طفلك تتعالى بإعطائه الاهتمام في المرة الأولى التي يصرخ فيها بدون سبب. |
Bu tür adaletsizliklerin beraberinde ortaya çıkan toplumsal zorluklar bir takım ilgiyi hak ediyor. | TED | التحديات المجتمعية التي تظهر مع هذا النوع من عدم المساواة تستحق بعض الاهتمام. |
Ama bu gece bir isi halletmem gerek. | Open Subtitles | بودي ذلك .. لكن هناك شيء الليلة علي الاهتمام به |
İlginç olan şey pek de önemli görünmeyen buradaki şu küçük kırmızı leke. | Open Subtitles | والمثير فيها هو هذه النقطة الحمراء الصغيرة هنا والتي لا تثير الاهتمام ابداً |
Takımını ispiyonladın, herkes birkaç eski katile olan ilgisini kaybeder. | Open Subtitles | لقد وشيت بطاقمك يفقد الجميع الاهتمام بقلة من المجرمين القدامى |
Ama bana göz kulak olmandansa, birbirimize göz kulak olmayı denesek nasıI olur? | Open Subtitles | ربما بدلاً من محاولتك الاهتمام بي نتفق علي أن نهتم ببعضنا البعض |
Seni görmek, duymak ya da seninle ilgilenmek için fazla kızgındım. | Open Subtitles | غاضبة جدا عن مقابلتك او الاستماع اليك او الاهتمام لامرك .. |
Yoksa ekonomik karların çıkarlarına çevrenin iyiliğinden daha çok önem verme deneyiminden mi? | TED | أو ربما يبحثون عن خبرة إعطاء أولوية للأرباح السياسية عوضاً عن الاهتمام بالبيئة؟ |
Yaşan fosillere duyduğun ani ilginin, nasıl ortaya çıktığını düşünüyordum. | Open Subtitles | أظنني لا أعرف أنى لك بهذا الاهتمام المفاجئ بحياة الحفريات. |
Kesinlikle düşünmeye değer, yaşlı çocuk. | Open Subtitles | انها بالتأكيد تسترعى الاهتمام ايها الفتى العجوز |
Tek yapmamız gereken dikkati göz bölgesinden uzaklaştırmak. | Open Subtitles | علينا فقط جذب الاهتمام بعيداً عن منطقة العين |
Üzgünüm ama, müşterilerin dikkatini çekmemeliyiz. | Open Subtitles | اسف يا رجل ، فأنا قليل الاهتمام بالزبائن |
Öğrencilerimiz okula kabul edildiklerinde, 20 - 30 kişilik küçük bir sınıfa yerleştiriliyorlar ki özel ilgiye ihtiyacı olanlar alabilsin diye. | TED | عندما يتم قبول طلابنا يوضعون في صفٍ صغير يتألف من 20 إلى 30 طالباً لضمان حصولهم على الاهتمام الشخصي لمن أراد ذلك. |
Sana bakmak isteyen ve buna büyükannenden daha hazırlıklı olan insanlarla. | Open Subtitles | أشخاص يريدون الاهتمام بك واستعدادهم أكبر لعمل هذا من جدتك حاليا. |