| Oli'nin kaybolması onların suçu değil, öyleymiş gibi davranmayı kes. | Open Subtitles | إن اختفائه ليس خطؤهم إنه لا يتوقف عن التصرف هكذا |
| Bu yüzden böyle davranmayı kes. -Bizi ekmesine sinir oldum. | Open Subtitles | إن اختفائه ليس خطؤهم إنه لا يتوقف عن التصرف هكذا |
| Öfke temsilcileri gibi hareket edip, intikam çağrıları yapmayı bırakmamız gerekiyor. | TED | يجب ان نتوقف عن التصرف كوكلاء للغضب والدعوة لأيام من الغضب. |
| ...senin bunun hastanenin reklamı için ne kadar iyi olabileceğini görebileceğini ve seni insan gibi davranmaya zorlamam gerekmediğini düşündü. | Open Subtitles | يظن أنك ربما ترى أخيراً كم يمكن أن تكون هذه الحالة ترويجاً رائعاً لهذا المشفى ولا تجعلني أجبرك على التصرف |
| Utanç hakkında anlaşılması gereken şey, onun suçluluk olmadığı. Utanç benlik üzerine yoğunlaşır, suçluluk ise davranış. | TED | مايجب علينا أن نفهمه بأن العار ليس خطيئةً. العار تركيز على الذات، الخطيئة هو تركيز على التصرف. |
| Bunların kim olduklarını ya da ne istediklerini öğrenmeden de, kesinlikle harekete geçmemeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نحرص من عدم التصرف حتى نتأكد تماما من هويتهمهم وماذا يريدون |
| Bebek olduğum için bebek gibi davranmak zorunda olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | إذا كنتي تعتقدين أني طفل إذا ربما علي التصرف مثل الطفل |
| Şimdi, Dylan annesiyle dönebilir ve sen de bir göt gibi davranmayı kesebilirsin. | Open Subtitles | الآن ديلين يمكنه العودة مع والدته وأنت يمكنك التوقف عن التصرف كـ أحمق |
| Bir tek sen boktan bir çocukluk geçirmişsin gibi davranmayı bırak artık. | Open Subtitles | عليك التوقف عن التصرف كأنكِ الشخص الوحيد الذي كانت لديه طفولة سيئة. |
| Bu benim param. Ben saklıyorum. Annen gibi davranmayı bırak. | Open Subtitles | إنها أموالي، و سأحتفظ بها كُف عن التصرف مثل أمك |
| Bana genç kız gibi davranmayı bırakır mısın? | Open Subtitles | هل يمكنك التوقف عن التصرف مثل العمة قبل الزواج ؟ |
| Bunun doğru hareket olacağına onları şahsen ikna etmem gerekecektir. | Open Subtitles | سأحتاج الى إقناعهم شخصياً و هذا هو التصرف الطبيعي للمخطط. |
| Bunları yapmak yeterli değilse, kongrenin seçeneği kalmayacak ama hareket edecek. | Open Subtitles | إن قام عدد كاف منهم بهذا لن يكون للكونغرس سوى التصرف |
| Ama sonra çok garip davranmaya başladı ve şimdi neye inanacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | وبعدها بدء في التصرف بشكل غريب والأن لا أعرف ما الذي أصدقه |
| Evine uğradı ve sanki biraz babamsı davranmaya çalışıyor gibi görünüyordu. | Open Subtitles | لم يزوركَ , وبدا أن كان يحاول التصرف بأبوية بعض الشيء |
| Bence bu, sinek beyninin bilgiyi ne kadar hızlı işlediğini gösteren büyüleyici bir davranış. | TED | وأعتقد أن هذا التصرف رائع والذي يوضح مدى سرعة دماغ الذبابة في معالجة المعلومات |
| Öfke, harekete geçiren bir duygudur tehdide karşı eyleme geçmeyi teşvik eder. | Open Subtitles | إن الغضب يعد عاطفة منشطة إنه يحفز المرء على التصرف حيال التهديد. |
| İşte o anda, yapacağı şeyin sonuçlarını düşünmeden davranmak zorundaydı. | Open Subtitles | في تلك اللحظة كان عليه التصرف بغض النظر عن العواقب |
| Beni suçlama ve Sharon buraya geldiği zaman sadece normal davran. | Open Subtitles | لا ألوم لي. والاستماع، عندما يحصل شارون هنا، فقط التصرف الطبيعي. |
| Hepimizin içinde, özellikle hayranı olduğumuz kişi gibi davranma arzusu gizlidir. | Open Subtitles | إن لدينا جميعاً سر فى التصرف مثل شخص نعجب به بشكل خاص |
| Bence artık hepimiz ana okulu gibi davranmaktan vazgeçelim. | Open Subtitles | أظن أنّ الوقت قد حان لنكف عن التصرف كأطفال |
| Doğru değil mi? uslu olursam annemi görebileceğim, değil mi? | Open Subtitles | هل صحيح إذا أحسنت التصرف سيسمح لي أن أرى أمي؟ |
| Ve varlığınızın her anını savunmak savunmak zorunda olduğunuz bir durumda olduğunuzda çok farklı bir tavırla tepki vereceğiniz bir durumda kalıyorsunuz. | TED | وعندما تكون في موقف يتوجب عليك فيه تبرير كل لحظة من وجودك، فتوضع في موقف حيث يتوجب عليك التصرف بسلوك مختلف جداً. |
| O yüzden bencil olmayı kesip elinden geleni yapmaya başlamalısın. | Open Subtitles | لذا عليك أن تستفيدي من ذلك وتكفي عن التصرف بأنانية |
| Ki emin olmak için DMV kayıtlarından da kontrol ettim. | Open Subtitles | حيث اتخذت حرية التصرف في البحث خلال سجلات ملكيّتها للسيارة |
| Erkeğin olmadığı için erkek gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | ليس لديك رجل لذا فإنكِ تريدي التصرف كأنكِ رجل |