Doğal güzellik veya sanatın tatı kültürler arasında kolayca gezinebilir. | TED | ذوق الجمال الطبيعي و الفني يتنقل عبر الثقافات بسهولة كبيرة. |
Şimdi bir haz ve güzellik hissedebiliyorum eğer o göze bakarsam. | TED | يمكنني ان اشعر بالسعادة و الجمال ان نظرت الى العين .. |
Onun zamanı yorumlandığında, ideal güzellik ve aşk nesnesi olmaktan üreme nesnesine dönüşmüş. | TED | في تاريخ تفسيرها، تحولت من غرض يرمز إلى الجمال والحب إلى غرض للتكاثر. |
Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. | TED | أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات |
Tatlım kutsal kitap kadar güzelsin ama güzellik dergi sattırır, kayıt değil. | Open Subtitles | حسنا، عزيزتي، أنتِ بجمال كتاب الأدعية. لكن الجمال يبيع المجلات، ليس التسجيلات. |
güzelliğin herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda gelişebilme yeteneği var. | TED | الجمال يملك قدرة النمو بأي مكان و بكل مكان و بأي وقت |
EM: Bence güzellik ve ilhamın değeri şüphe yok ki çokça küçümseniyor. | TED | أعتقد أن قيمتَي الجمال والإلهام لا يتم تقديرهما بالقدر الكافي، بلا شك. |
Etrafımızda görünmez bir güzellik var. Her polen çekirdeği bir hikaye ile büyüyor. | TED | هناك الكثير من الجمال الغير مرئي حولنا وكل حبة لقاح لديها قصة ترويها |
- Yani, bir tür hüzünlü güzellik. - Hüzünlü olduğu doğru. | Open Subtitles | أتعلم أنها نوع من الجمال الحزين ـ نوع من الندم نعم |
Genetik zekâ yerine genetik güzellik yüzünden işe alınmana mı? | Open Subtitles | التفكير بأنني عينتك بسبب جين الجمال بدلاً من جين الذكاء؟ |
Çektiğimiz bunca sıkıntıdan sonra, yaşamın özgürlük ve güzellik özlemini haykırmak için. | Open Subtitles | ,لنطلق صرخة حريه الجمال والحياه بعد أن الطريق جاء بنا إلى أسفل |
güzellik sadece deri üzerindedir. Biz bu kadar sığ mıyız? | Open Subtitles | الجمال فقط بعمق البشرة , هل نحن بتلك السطحية ؟ |
Başkaları yaşasın diye benim ölmem gerek. güzellik yaşasın diye. | Open Subtitles | انا يجب ان اموت ليعيش الاخرين, وكذلك يعيش هذا الجمال. |
Onlar sevgiyi, büyüyü, güzelliği, kökenimizin tarihini ve felsefesini gelecek neslin vücutlarına yazdılar. | TED | كتبوا بها الحب السحر الجمال تاريخ و فلسفة نسبنا على أجساد الجيل التالي |
- Aslında bitireli çok oldu ama güzelliği her zaman çeker beni buraya. | Open Subtitles | رسميا بالطبع ,انا انهيت عملى هنا منذ زمن, ولكن الجمال يشدنى دائما للرجوع |
Nereye gidersen git herkesin ve her yerin içindeki güzelliği görüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ ترين الجمال في كل شيء وفي كل شخص أينما تذهبين |
-olamam evet öylesin çok güzelsin daha önce hiçbir gece de altı partiye birden gitmemiştim | Open Subtitles | آجل ، أنتِ فى غاية الجمال لم يسبق لى من قبل حضور 6 حفلات فى ليلة واحدة |
Bu fikri sizin aklınıza yerleştirmek istiyorum bir kişi de olsa her şeyde bir güzelliğin olduğunun farkında olan. | TED | لذلك أريد أن أزرع هذه الفكرة في رؤوسكم أنه يتطلب شخصاً واحداً لتكتشف بأن الجمال موجود في كل شيء |
Simbiyotik güzelliğe sahip bir sistem. Ama o yaşIı insanlar bunu unutmuş. | Open Subtitles | نظام من الجمال و تكافلية، وعلي ما يبدو فقدت بسبب هؤلاء المسنين |
O gündüz kadar güzeldi ama ben gece güzelliğine sahip kadınlardan hoşlanıyordum. | Open Subtitles | كانت جميلة كالنهار لكنني أحببت النساء ذوات الجمال الليلي |
Zorunlu işcilik adı altında, deve binicisi olarak, herhangibir şeu veya herşey için satılıyorlar. | TED | والعمالة القسرية سياسة الجمال ,و أي شيء , و كل شيء |
Bu basit teori yaşam hakkında her şeyi yaşamın güzelliğini, evrenin karmaşıklığını açıklıyor ve oldukça da tatmin edici. | Open Subtitles | هذه النظرية البسيطة بشكل لا يصدّق كانت حقا قادرة على تفسير كل ما يتعلق بالأحياء.. الجمال ، والتعقيد، والتنوع. |
Taze taçlı ve söylemeliyim ki çok hoş bir görünüşe sahip. | Open Subtitles | ملكه طازجه ، و يجب أن أعترف أنها فى غايه الجمال |
Ömrüm boyunca bu kadar tatlı bir müzik duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع موسيقى بهذا الجمال فى حياتى من قبل |
Bu ön yargılarla mücadele etmek için çalışmalarımda dünyanın farklı yerlerinden güzellikleri toplayarak ve onları sanatımla birleştirerek ayrımcılıkla savaşın önemine dair hikâyeler yaratıyorum. | TED | لدحض هذه التحيزات، يستمد عملي الجمال من مختلف بقاع العالم ويسرد قصصا حول أهمية الدفاع عن الشمولية. |
güzeller Güzeli ve tarihi Alamo'daki Amerika güzellik Yarışması ön elemelerine hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحباً بكم في ملكة جمال الولايات المتحده هنا تاريخ الجمال |
Günümüz yarışmaları güzellikten ibaret değil. Zeka, yetenek ve sosyal konular da önemli. | Open Subtitles | عروض اليوم ليست عن الجمال فحسب بل هي حول الذكاء والموهبة والقضايا الإجتماعيّة |
Pretty Lake vatandaşları bildiğiniz gibi, durumun şiddeti giderek artıyor. | Open Subtitles | أيها المواطنون في بحيرة الجمال كما تعلمون الوضع يزداد سخونة |
Bütün bu güzellikler ve servet için sizin Çar'ı eleştirdiğimde yanılmışım. | Open Subtitles | كنت مخطئاً عندما كنت أنتقد قياصرتكم على كل هذا الجمال والترف |