Renk ertesi gün yıkayarak çıkarılıyor ancak, o anda bu onların güzel bozulmaları. | TED | وبينما تزول الألوان في اليوم التالي، إلا أن هذه اللحظة، تشكل اعتراضهن الجميل. |
Ve çok güzel bir yer görduüm. Buraya tekrar geleceğimi biliyordum. | TED | ولقد رأيت هذا المكان الجميل. عرفت أنني أرغب في العودة مجدداً. |
Kendiliğinden oldukça açıklayıcı, bu yüzden Cyril'in güzel yüzünü göstermesini isteyeceğim. | TED | وهذا يفسّرنفسه بسهولة. لذلك سأطلب من سيريل أن يرينا وجهه الجميل. |
Aşağıda tanıştığımız o yaşlı, tatlı şey... takma dişlerini kocasının birasına düşürmekten... daha kötü bir şey yapabilecek durumda değil. | Open Subtitles | ذلك الشئ الجميل الحلو الذى قابلناة بالأسفل أنه غير قادر على أى شئ أسوأ إنخِفاض أطقم أسنانها إلى بيرةِ زوجِها. |
Gerçek sanat, güzel anılmayı, paylaşılmayı ve yeniden keşfedilmeyi hak eder. | TED | الفن الجميل يستحق أن يُعتز به وأن يجري مشاركته وإعادة استكشافه. |
güzel bir bahar havası, açık anıtlar ve diğer binalardaki turist toplulukları. | Open Subtitles | الجو الربيعي الجميل ، الحشود السياحية حول الآثار العامة وغيرها من المباني. |
Onu öldürmek zorunda kalacağımı sanmıyorum. Sadece o güzel suratı iyice dağıtacağım. | Open Subtitles | لا أظن أننى مضطر لقتلها فقط سأحوّل هذا الوجه الجميل لقطعة هامبورجر |
Nil Tanrısından bana bu güzel oğlan çocuğu getirmesini istedi. | Open Subtitles | لقد سأل إله النيل أن يحضر لى هذا الطفل الجميل |
Nil Tanrısı'ndan bana bu güzel oğlan çocuğu getirmesini istedi. | Open Subtitles | لقد سأل إله النيل أن يحضر لى هذا الطفل الجميل |
Gala iptal edilmişti ve bende bu güzel kürkü onun için almıştım. | Open Subtitles | العرض الاول قد تم إلغاءه وقد اشتريت هذا الفرو الجميل من اجله |
En güzel yanı da, kimse aksini bilmiyor. Cenaze bitene kadar. | Open Subtitles | الجميل أن أحداً لا يعرف خلاف ذلك ليس إلا بعد الدفن |
En güzel yanı da, kimse aksini bilmiyor. Cenaze bitene kadar. | Open Subtitles | الجميل أن أحداً لا يعرف خلاف ذلك ليس إلا بعد الدفن |
Benim için inşa edeceğin o güzel sahneyi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكُر يا أبي؟ المسرح الجميل الذي أردت أن تبنيه لي |
Taylar'lara gitmenin en güzel yanı.. hiç birisinin rol yapmıyor olması. | Open Subtitles | الشيء الجميل عند ذهابك عند تايلر هو انه لا احد يتصنع |
Carrie'nin doğum günü için biraz yayılabilsek ne güzel olur dedim. | Open Subtitles | اعتقدت فقط، لعيد ميلاد كاري، سيكون من الجميل أن تنتشر قليلا. |
- Kelepçeler son kez kontrol edilsin. - tatlı özgürlük kuşum. | Open Subtitles | . ـ الفحص النهائي, كل القيود . ـ الطائر الجميل للحرية |
Ailece birlikte bir şeyler yaptığımız zaman çok hoş oluyor. | Open Subtitles | من الجميل أن نفعل هذه الأشياء مع بعض كعائلة واحدة |
Bunun benim partim olması, güzel garsonların dağıttığı pastanın üzerindeki dondurma kadar güzeldi. | Open Subtitles | حقيقة أنه كان حفلي كانت تكسو الكعك الجميل الذي كانت تقدّمه نادلات جميلات |
Ve iyi haber ise, insanlar artık sürdürülebilir gemi taşımacılığı hakkında konuşuyorlar. | TED | و الجميل في الأمر أن الناس يتحدثون الآن عن النقل البحري المستدام. |
Gökyüzünden mükemmelliğiyle inen harika, mükemmel nesneyi sağlayan da kesinlikle budur. | TED | إنها تمامًا عن ذلك الشيء الجميل المثالي الذي يتنزل علينا بكمال. |
Bunu duyduğuma sevindim. İnsanların çoğu kendine aşırı güveniyor,... | Open Subtitles | من الجميل سماع ذلك أغلب الناس يبدون واثقين بأنفسهم |
Hadi bebeğim! Postala güzelim! Cehenneme postala! | Open Subtitles | هيا يا طفلى ، اركضى هيا يا طفلى الجميل ، لف الكعوب |
Eve geldiğinde yakışıklı bir adamın olması güzel. | Open Subtitles | من الجميل أن يكون هنالك رجلاً بالبيت ليعود المرء للبيت ويجده |
Ki bu sizi sevimli delikanlımız Adam ile perimasalı yolculuğuna davet şeklimizdi. | Open Subtitles | وهذه هي طريقتنا لدعوتكم في رحلة خيالية رائعة مع فتانا الجميل آدم |
Ama midendeki kelepçeyi aldırdım ve sevdiğim şirin adam olarak kalmanı sağladım. | Open Subtitles | لكنّي جعلتهم يفكون ربطة معدتك و يرجعونك إلى الرجل الجميل الذي أحبّه |
Kendisinin de söylediği gibi, diasporanın çocuğu olmanın güzelliği, kendimizi ve Afrikalı olmanın ne demek olduğunu, yeniden keşfedebilmek. | TED | وكما تقول بنفسها، إن الجميل في كونك طفل الشتات هو قدرتنا حقاً على إيجاد أنفسنا ومعنى أن تكون أفريقياً. |
Bayan Bennett, çok memnun oldum. Ben Linda, Vera'nın arkadaşıyım. | Open Subtitles | سيدة بينت , من الجميل مقابلتك أناليندا , صديقة ابنتك |
Belki o zamanlar sıcak ve muhteşem evlilik konuşmasını yapıyorumdur. | Open Subtitles | ربما حينها كنت أقول لها الحديث الجميل الرائع عن الزواج |