Eğer egzos gazlarına bu derece hassasiyetin varsa... dışarı çıkmamalısın. | Open Subtitles | إنكنتتشعرينبحساسيةأكثر للغازاتبهذاالمكان .. فلا يجب عليك البقاء في الخارج حقيقةً |
Çöpü dışarı çıkaramıyorum. Şu an ofisimdeyim, ve çok geçlere kadar kalmamı istiyorlar. | Open Subtitles | لا استطيع اخذ القمامة الى الخارج لأنني في العمل وهم يرغمونني على البقاء |
Anastasia buraya çekin. Fırıncıyı da dışarı çıkarın ve tam dükkanın önünde karşılaşacaklar. | Open Subtitles | نعود باناستازيا إلى هنا ثم تجعلين الخباز يرجع إلى الخارج ويتاقبلون عند الدكان |
dışarda, kontrolden çıkan bir köleyle ilgileniyor. Mr. Fletcher, siz kuzeyden olmalısınz. | Open Subtitles | انه في الخارج يطارد عبيداً هاربين .اه, عزيزي السيد فليتشر من الشمال |
- Dışarısı kırk derecenin altında! - Dizi analizörü aşırı yüklü. | Open Subtitles | ـ أربعون درجة أقل من الخارج ـ شغل محلّل نظام التعاقب |
çekirdek denilen bir şey vardır ve dışında elektronları görebilirsin. | TED | والتي تحتوي على البروتونات والنيوترونات، وفي الخارج وسوف تشاهد الإلكترونات. |
Teçhizatınızı alın ve dışarı, yanıma gelin. Çalışma sahasını gezeceğiz. | Open Subtitles | حسناً احضروا معداتكم و قابلوني في الخارج سنقوم بجولة سياحية |
dışarı çıkıp kıyafetlerinizi değiştirip gelin, size gösterecek bir şeyim var. | Open Subtitles | ,أذهب و بدل ملابسك في الخارج عندي شيء يجب أن تراه |
İçeride bana inanmıştın. dışarı çıkınca hepsi palavra mı oldu? | Open Subtitles | تؤمن بداخل الكنيسة فحسب وفي الخارج تقول أنـّه مـُجرّد هراء؟ |
Benimle dışarı gelirsen kim kırılganmış sana bir güzel gösteririm. | Open Subtitles | لربما يجب أن نذهب إلى الخارج لأريك كم أنا هشة |
İlk sen git. HAL gibi beni dışarı kilitlemeni istemiyorum. | Open Subtitles | إذهب أنت أولاً لا أريد أن تقوم بحبسي في الخارج |
Şimdi dışarı çıkın ve birlikleri Ruh Portalı'nı savunmak için hazırlayın. | Open Subtitles | الآن أذهبا إلى الخارج وأجعلا القوات مستعدة للدفاع عن بوابة الأرواح |
Garip olan ne biliyor musunuz, dışarı çıkıp etrafa baktığınızda her zaman başkalarının evi size daha mutlu geliyor. | Open Subtitles | تعلمين كم يبدو غريباً عندما تكوني في الخارج وتنظرين إلى داخل البيوت، هناك دائماً توهج في منزل الشخص الآخر. |
Ona bir ders vermek istiyordu. O yarın dışarı çıkacak. | Open Subtitles | هو كان يحاول أن يعطيها درساً ستكون في الخارج غداً |
Yapmadık çünkü herkes ne yapacağını biliyor, dışarı doğru yürüyeceksin, bu kadar. | Open Subtitles | لم نقم بواحدة لأن الجميع يعلم طريقة إطفاء الحريق سير غلى الخارج |
Bizimkileri dışarda, yüzeysel bir gün ışığında ve hamağımda yakaladım. | Open Subtitles | لقد رأيت أهلي في الخارج, في وضح النهار, على أرجوحتي |
dışarda bir dolu yakışıklı erkek var. Onlar onunla ilgilenir. | Open Subtitles | هناك العديد من الرجال اللطفاء فى الخارج هناك وسيعتنون بها |
Kapıyı aç, Dışarısı çok soğuk. Buradayım! Buradayım, yardım edin! | Open Subtitles | افتحي الباب فالجو بارد في الخارج هنا هنا , ساعدني |
Dostum, Dışarısı çok sessiz. Ama içeride çok gürültü var, biliyor musun? | Open Subtitles | يوجد هدوء هنا في الخارج ، هناك في السجن كان الصخب دائماً.. |
Bu makineler, Afrika'da oldukça nadir bulunuyor. Dolayısıyla ön saflarda savaşan bu bilim insanlarına örnekleri denizaşırı göndermek dışında başka şans bırakmıyor. | TED | تلك الآلات قليلة وبعيدة في القارة، مما يجعل العديد من العلماء يعملون بدون أي خيار آخر ما عدا إرسال العينات في الخارج. |
Şimdi dans edeceğim. Babam orada güzel kızlar var dedi. | Open Subtitles | سأرقص الان يقول أبى ان هناك فتيات جميلات فى الخارج |
Ateş ulusu 100 yıldır amansızca Ba Sing Se'yi dışardan yenmeye çalıştı. | Open Subtitles | لمئات السنين كانت أمة النار تهاجم في با سينغ سي من الخارج |
O şeyler hala dışarıdayken atış talimi ve yanaşık düzen eğitimi yaptık. | Open Subtitles | اننا لدينا تمرين رماية ومسير عسكري بينما تلك الاشياء لازالت في الخارج |
Ama sen yurtta olduğun kadar yurtdışında da saygı görmek istiyorsun. | Open Subtitles | لكنك ترغب بالإحترام من الخارج تماماً كما أنت محترم في بلدك |
- Teşekkür ederim. Hakikaten minnettarım. - Dışarıda bir adam var. | Open Subtitles | شكرا لك , اقدر لك ذلك هنالك احد ما في الخارج |
Deneyin ve malvarlığını nasıl ülke dışına çıkardığını öğrenebilirsiniz. | TED | بإمكانك البحث لإيجاد الكيفية التى قام بها باخراج ممتلكاته إلى الخارج .. من داخل بلده. |
Diğerleri ise manevi hayatını sona erdirecek... ..ve dışarıya doğru çevirilmeli. | Open Subtitles | هؤلاء على التوالى لخمد الحياه الروحيه ويجب أن يشعوا من الخارج |
Çok sıcak olan bir yaz günü, dışarıdan çok da ilginç olmayan davul şeklinde bir binayı ziyaret ettik. | TED | في يوم صيفي حار بالتحديد، زرنا المبنى المشابه للطبل في شكله الذي لم يكن شكله من الخارج مثيراً للاهتمام. |
Çünkü biliyoruz ki, dışarıdaki insanlar gelip bize yardım edebilirler, fakat kendimize yardım etmezsek, yapılacak hiç bir şey yok. | TED | لأننا نعرف، نحن ندرك بأن الناس في الخارج يمكنهم المجيء ومساعدتنا لكن إن لم نساعد أنفسنا، لا يمكننا فعل شئ |
Dar görüşlü yerli çocukların aksine sen yurt dışında bulundun. | Open Subtitles | لقد كنت في الخارج ليس مثلنا فنحن صبيان ضيِّقو الأفق |
Yeni yolculuğunda yardımcı olması için dış dünyadan birini getirtebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك ان تجلب اى شخص من الخارج لمساعدتك في رحلتك |