İnsan hayatının uzun bir tahta olduğunu düşünelim. | TED | مجرد التفكير في حياة الإنسان كنوع من اللوح الخشبي. |
Antika dükkanının bulunduğu köşedeki evde oturuyorum bilirsin önünde tahta Kızılderili heykelinin olduğu ev. | Open Subtitles | أنا اعيش على الناصية بجوار متجر التحف ذلك المتجر حيث يوجد الهندي الخشبي أمامه |
Aniden krematoryum avlusuna giden tahta kapı açıldı ve içeri 250 ila 300 kişi doluştu. | Open Subtitles | وفجأة يفتح باب المحرقة الخشبي المطل على الفناء ويتم ملأه بـ 250 الى 300 انسان |
Alevler sıçrıyordu, her yer duman olmuştu ve ahşap verandamız her an tutuşacak bir vaziyetteydi. | TED | كان اللهب يتطاير، كان الدخان في الهواء. ويبدوا أن السقف الخشبي لدينا كان على وشك أن تشتعل فيه النيران. |
Sonra yavaş yavaş, ağaçlar devralmaya başlar, meyve, ahşap ve yakacak odun ürünleriyle. | TED | وبعد ذلك ببطئ، تبدأ الأشجار في الإنتشار، جلب الإنتاج، من الفاكهة، من الخشب، من الوقود الخشبي. |
Bir Numara, "kalası kaldır" değil, "kalası geri çek" diyecektin. | Open Subtitles | رقم واحد، " أبعِدْ" اللوح الخشبي، وليس "انزع" اللوح الخشبي. |
Silah sesleri şuradaki tahta çitin oradan geldi... üstgeçidin oradan. | Open Subtitles | جاء طلقات من قرب السياج الخشبي هناك قرب الجسر |
Burada da, muhteşem şekilde korunmuş tahta pizza küreğini görüyoruz. | Open Subtitles | التالي, وصلنا إلى مضرب البيتزا الخشبي الرائع |
Her neyse, "Gece bastırdığında, Yunan askerleri tahta atın içinden çıktılar." | Open Subtitles | علي أيّ حال، بعد مجيء الليل خرج الجنود اليونانيين من الحصان الخشبي |
Tek çıkış yolu var- bu tahta kapı, | Open Subtitles | وارى ان طريق خروجنا الوحيد هذا الباب الخشبي |
Önceleri bir Geyşa çırağıyken ayağında tahta ayakkabılarla gezerdi. | Open Subtitles | ذات مرة عندما كانت صغيرة سقطت من على حذائها الخشبي |
-Seninle dalga geçiyor. Sen tahta olanını kullan. | Open Subtitles | هو يمزح فقط معك لما لا تستعملي الملقط الخشبي. |
Bu tahta, senin bir koca olarak izlediğin düz ve dar yolu temsil ediyor. | Open Subtitles | يمكنني أن أقول لك أن هذا اللوح الخشبي يمثّل الطريق المستقيم و الضيق الذي و كزوج يجب أن تتبعه |
ahşap boru güzel görünüyor, değil mi, Başmüfettiş? | Open Subtitles | ان الإنبوب الخشبي جميل جداً ألا ترى ذلك سيدي المفتش ؟ |
- Eh, imkan konusunda, ahşap boru koltuğunuzun yanındaki aralığa saklanmış olabilir, | Open Subtitles | .. بالنسبة للفرصة فقد كان الإنبوب الخشبي مخبأ بالقرب من مقعدكِ في الطائرة |
"neden ahşap boru kaçınılmaz olarak bulunacak olduğu bir yere saklandı?" | Open Subtitles | لماذا قد أخفي الإنبوب الخشبي بمثل هذا المكان الذي يمكن إيحاده فيه بسهولة ؟ |
Ve biliyoruz ki ahşap bir boru ile de işlenmedi. Hayır. | Open Subtitles | و أنها لم تُرتكب بواسطة الإنبوب الخشبي أيضاً |
Dönerken, benim uyuyor olduğum sırada, benim önümdeki koltuğa ahşap boruyu bırakır. | Open Subtitles | و في طريق عودته عندما كنت أنا نائماً قام بوضع الإنبوب الخشبي في مقدمة مقعدي |
Ne kadar sonra bilmiyorum içeri girip kalası aldılar ve bana tuğla üstünde diz çöktürdüler. | Open Subtitles | لا اعلم كم انقضى من الوقت اتوا واخذوا اللوح الخشبي وجعلوني اركع على الطوب |
- Tanrılar'ın yiyeceği. - Ağaç kitaptaki harita yolu gösteriyor ve hançer de anahtar. | Open Subtitles | الخريطة في الكتاب الخشبي سترشدك إلى الطريق والخنجر هو المفتاح |
tahtadan atın yerine ben araba kullanacakım. | Open Subtitles | بدلاً من الحصان الخشبي, قمت باستخدام سيارة |
Peki ya Wendy'si kalasa çıkarsa? | Open Subtitles | ماذا لو ويندي مشّت على اللوح الخشبي |
Erkek demişken bu tarifin adını "Odunsu" koydum. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} بالحديث عن الرجال الحقيقيين، الوصفة من أجل هذا تدعى "الخشبي". |
Sahildeki ağaçtan şey! | Open Subtitles | الشيء الخشبي الموجود على الشاطئ |
Ondan uzaklaşmak için bir koşu iskele tahtasını çıktım... sonra da bunu yaptığıma üzüldüm. | Open Subtitles | ركضت على اللوح الخشبي لأبتعد عنه بسرعة! لكني فجأة شعرت بالسوء لتصرفي هذا |