Bir dudak köşesinin yukarı ve içeri çekilmesi ile belirtilir. | TED | إنه يتسم بجانبية الشفه الواحدة تسحب إلى أعلى وإلى الداخل. |
Kapıcı! Bayanın çantalarını getir ve onları içeri al, lütfen. | Open Subtitles | أيها العامل ضع حقائب الأنسة فى الخلف وخذهم إلى الداخل. |
Tamam, şimdi. Ben içeri girer girmez şnorkeli ileri itin. | Open Subtitles | حسنا , الان ادفع الانبوب بمجرد ان اكون فى الداخل |
Ben ev dedektifiyim. Neden orada bir kız arkadaşınız yok? | Open Subtitles | انه مخبر البيت لماذا ليس لديك فتاه فى الداخل ؟ |
İçerde kalalım ki herkes senin ne mal olduğunu görsün. | Open Subtitles | لنبق في الداخل, لنري الجميع كم أنت شخص جبان, إتفقنا؟ |
Vahşi bir hayvanın içeriye bir yol bulduğu çok açık. | Open Subtitles | من الواضح ان هناك حيوان متوحش وجد طريقه الى الداخل |
Ayrıca... o bu şeylerin dışında bişey değil. Bu şeylerin içinde bişey. | Open Subtitles | إضافة إلى ذلك، ليس المظهر الخارجي ما يهم، بل ما في الداخل |
Bir saate kadar içeride olur. Kendini içeri kilitlemesinden sıkıldım artık. | Open Subtitles | إنه في الداخل منذ ساعة و قد أغلق الباب على نفسه |
Biz içeri girer girmez, onu gazeteciler gelmeden çabucak dışarı çıkart. | Open Subtitles | حالما نصبح في الداخل أخرجه من هناك بسرعة قبل وصول الصحافيين |
Asıl olan, sen bana kızdın ve ben içeri girdim. | Open Subtitles | ما حدث أنك غضبت علي و أننى دخلت إلى الداخل |
Bunu içeri koy, senin yokluğunda, kanın kirletmesini ister gibi... | Open Subtitles | لقد وضِعْته في الداخل لكي أتظاهر بالدمِّ يوْسخه أثناء غيابِكَ |
Ama sonra gaz içeri falan mı kaçtıysa artık, inek patladı. | Open Subtitles | لكن ذلك الغاز عاد إلى الداخل أو شيء من هذا القبيل |
Adam bizi içeri sokacağını söylemiş, sonra da ortadan kaybolmuştu. | Open Subtitles | وقال الرقاق أنه جاء عندهم في الداخل ، ثم اختفى |
Eğer içeri girersen arkandaki kapının kapanmasına izin verme yoksa içeride kilitli kalırsın. | Open Subtitles | إذا ذهبت لهناك لا تدع الباب يغلق خلفك وإلا سوف تحتجز فى الداخل |
Küf aramaya içeri geçeceğiz. Ben çatı katını, sen de bodrum katını alacaksın. | Open Subtitles | سنذهب الى الداخل لنبحث عن العثه , سآخذ العلية و خذ أنت القبو |
Bu herifi içeri almadan önce yoklamadın mı? Durun, durun! | Open Subtitles | ألم تقم بتفتيشه قبل أن تأتي به إلى الداخل ؟ |
orada yanında kaçak bir maymun bulunduran herkesin başı belada. | Open Subtitles | اى شخص سيحاول الهروب بالقرد فى الداخل سنطلق عليه النار |
İçerde kalalım ki herkes senin ne mal olduğunu görsün. | Open Subtitles | لنبق في الداخل, لنري الجميع كم أنت شخص جبان, إتفقنا؟ |
İçeriye sızdığında kendini aktif ederek tüm erişimi kontrol altına aldı. | Open Subtitles | ولكن في الداخل تغير لما هو الآن أداة تحكم عن بعد |
Bana onun içinde masum bir kızın sıkışıp kaldığını mı söylemek istiyorsun? | Open Subtitles | أتحاول أن تقول أن هناك فتاة بريئة محبوسة في الداخل بمكان ما؟ |
Yani içerideki küçük sarışın yüksek rakamlı 6 haneli değerinde olsa gerek. | Open Subtitles | مما يعني الشقراء الصغيرة في الداخل يمكن أن نحصل من وراءها الملايين. |
Dünya algısı içten dışa yönde işliyor, yalnızca dışarıdakini iç bünyede anlamlaştırmıyoruz. | TED | عالمنا المُختبر ينشأ من الداخل إلى الخارج، ليس فقط من الخارج للداخل. |
Vücudumun içi hakkında bunu söyleyen biri daha önce hiç olmamıştı. | Open Subtitles | لم أسمع أحداً من قبل يتحدث هكذا بشأن جسدي من الداخل. |
Buranın içreden dışarıya doğru çürüdüğünü biliyoruz, ve burada işlerin nasıl olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كِلانا يعرف أنّ هذه الشركة فاسدة من الداخل للخارج، ونعرف كيف يعمل هذا. |
Yağmur yağdığında hiçbir şey duyamıyorsunuz, ve yazın da içerisi yaklaşık 60 derece. | TED | عندما تهطل الأمطار، لا تستطيع سماع شئ، وفي الصيف تكون الحرارة حوالي 140 درجة في الداخل. |
Yapman gereken şu, Moto'nun seni kasanın içine sokmasını sağlamalısın, tamam mı? | Open Subtitles | ما عليكَ القيام به هو أن تجعله يأخذك إلى الداخل ، حسناً؟ |
..sonra gidiyor, onu özlüyorum ama en azından içten içe ölmüyorum. | Open Subtitles | ومن ثم يرحل وأفتقده لكنني على الأقل لا أموت من الداخل |