ويكيبيديا

    "الذين يعيشون" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaşayan
        
    • yaşayanlar
        
    • yaşamak
        
    • oturanlar
        
    • yaşayanların
        
    • living
        
    • yaşıyor
        
    • yaşamaktan
        
    • yaşamayı
        
    • yaşadığı
        
    Ev ve sokak numaraları olmayan gecekonduda yaşayan hastaları nasıl takip edecektik? TED كيف نتابع المرضى الذين يعيشون في الأحياء الفقيرة بدون أرقام الشارع والمنزل؟
    Virüsün doğrudan etkileriyle yaşayan insanlara muhteşem bir şekilde ulaşıyorlar. TED ولتوعية الناس ولدعم الذين يعيشون مباشرة مع أعراض هذا الفيروس
    Gösteri dünyası, basit ve bazen de acımasız gerçeklerle süslenerek yaşayan insanlar. Open Subtitles رجال العروض الذين يعيشون على التأنق السهل و على الحقائق الوحشية احياناً
    Onlardan öncesini de hatırlamamıza yardım et, mana'yı hissetmemiz için, ailenin gücü, yaşayanlar, ölenler, annem ve babam gibi, Open Subtitles ساعدنا على ان نتذكر ما قاموا به من قبل لنشعر بالمانا قوه العائله أولئك الذين يعيشون ، الذين ماتوا
    ve hiç kimse... burada yaşayan insanlar dahil güvenli olmayacak. Open Subtitles ولا أحد، ولا حتى البشر الذين يعيشون هنا، .سيكونون آمنين
    Himalaya dağının eteklerinde yaşayan insanların ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor. Open Subtitles الطب الحديث يُساعد في إطالة .عمر الاشخاص الذين يعيشون هنا
    Burada yaşayan ikizler tıbbi mantar ve ekstaziyi yasal olarak alabiliyorlar. Open Subtitles التوائم الذين يعيشون هنا يحصلون وبشكل قانوني على الحبوب المنشطه والمخدّره
    Oyun salonunun yukarısında yaşayan birisi yaşlı bir kadının silahlı saldırının olduğu gece olay yerinden aceleyle ayrıldığını söylemişti. Open Subtitles شخص ما من الذين يعيشون فوق الممرات قال انهم رأو امراة عجوزة مسرعة بعيدا من موقع الاطلاق الليلة الماضية.
    Biz sayılarla yaşayan, çok sayıda kişiyiz. TED نحن شعب الأرقام ، الذين يعيشون من خلال الأرقام.
    Fakat daha büyük sorun şu ki küresel tıkanıklık ekonomik büyümeyi azaltacak ve özellikle şehir merkezinde yaşayan insanlara yemek ve sağlık hizmeti götürme kapasitesini sınırlandıracak. TED لكن القضية الاكبر ان ذلك الاختناق المروري العالمي سوف يخنق النمو الاقتصادي وقدرتنا على ارسال الغذاء والمساعدات الطبية, خاصة لاؤلئك الاشخاص الذين يعيشون في وسط المدن
    Son bir grup daha var ki, Indus halkının, bugün Güney Hindistan'da yaşayan insanların ataları olduğu kanısındalar. TED هناك مجموعة من الناس يعتقدون أن الشعب الاندوس كانوا أسلاف الناس الذين يعيشون في جنوب الهند اليوم.
    90 ya da 100 yaşına kadar yaşayan insanlarda, ... ... FOXO geninin belli formları , ... ... daha sık hazır olduğu bulundu. TED وهناك أشكال مُحددة من جين فوكسو أكتًشف أنه غالباً ما يكون موجود في الاًشخاص الذين يعيشون بين 90 و 100
    Ve empati yapacak olursak sıcak iklimlerde yaşayan insanların sağlığı, refahı ve verimliliği için iyi bir şey. TED وهذا بالطبع، أمر جيد بالنسبة لصحة الناس الذين يعيشون في الأجواء الأكثر دفئًا، ولسلامتهم وإنتاجيتهم.
    Ve hatta eğer gidiş böyle devam ederse, günde 1,25 dolara yaşayan insanların sayısı bakın 2030'da kaça düşüyor. TED وحزر ما؟ إذا كان المسار يستمر ، انطر إلى عدد الناس الذين يعيشون على ١.٢٥ دولار يوميا في عام ٢٠٣٠
    Yerin altındaki zenginliklerin en azından birazının üstünde yaşayan insanların eline geçmesini sağlayacak kanunlar için savaşıyoruz. TED أننا ندفع باتجاه القوانين التي تضمن من وصول جزء من الثروة تحت الأرض إلى أيدي الناس الذين يعيشون فوقه.
    Bunlar gelişen ülkelerde yaşayan insanlar. TED إنهم الناس الذين يعيشون في البلدان الناشئة.
    Orada yaşayan insanların hayatlarını değiştirdiklerini biliyorum. Ama aynı zamanda New Yorklular'ın şehirlerine bakışlarını da değiştirdi. TED أنا أعلم أنها غيرت حياة الناس الذين يعيشون هناك، لكنها أيضا تغير الصورة الكاملة لسكان نيويورك من مدينتهم.
    Geçici yerleşimler, yasadışı kabul edilmekte ve bu yüzden, orada yaşayanlar seslerini duyurma haklarına sahip değiller. TED تعتبر مثل هذه المستوطنات غير قانونية، وبالتالي فإن الذين يعيشون هناك لا يملكون أي فرصة لجعل أصواتهم مسموعةً.
    Peki, Amerika'da, şehirlerde yaşamak yine bir arabaya muhtaç olacağın bir yerde yaşamak anlamına geliyor. TED ، في أمريكا، الذين يعيشون في المدن, للكثير منهم, يقيمون في مدن حيث لا يزالون يعتمدون على استخدام السيارات.
    Büyük evlerde oturanlar ve bizim gibi onların çimlerini biçip arabalarını yıkayanlar. Open Subtitles اولائك الذين يعيشون في منازل فاخرة والنوع الثاني نحن فقط نقوم بقص اشجارهم وغسيل سياراتهم
    Bu sadece şehirlerin formuyla ilgili değil, aynı zamanda sadece onları inşa edenin değil de orada yaşayanların da duygularına vücut kazandırmasıyla ilgilidir. TED ليس فقط نماذج المدن ولكن حقيقة أنها تجسد المشاعر ، ليس فقط للأشخاص الذين يبنونهـا لكن لأولئك الذين يعيشون فيها أيضا
    "Dying every moment, living for the moment." Open Subtitles "الموت كل لحظة، الذين يعيشون في الوقت الراهن."
    Toprağın destekleyebileceğinden çok daha fazla insan yaşıyor. TED السكان الذين يعيشون هناك ربما أكثر من الدعم الذي تقدمه الأراضي.
    Kişisel düşüncem, ebedi hayatın hayali onun içinde yaşamaktan çok daha ilgi çekici bir şey. Open Subtitles شخصيا، أعتقد حلم الحياة الأبدية هو أقوى بكثير من الواقع الذين يعيشون واحد.
    Melbourne de yaşamayı başaran bazı Hintliler. Open Subtitles إلى بعض الهنود الناجحين الذين يعيشون في ميلبورن، لكي
    En önemli varlıkları olan, olağanüstü çeşitliliğe değer veren insanların yaşadığı şehirleri nasıl kuracağız? TED المدن التي قيمة أهم ممتلكاتها: هو التنوع غير المعقول للسكان الذين يعيشون فيها؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد