Beluga Balinaları var, Jazz Efsaneleri var, tatil Kurabiyeleri var. | Open Subtitles | لدينا رواتب مغرية و عروض كثيرة و كعك لايام العطل |
S.A.R.A.H., merak etme. Farkına bile varmadan tatil gelmiş olacak. | Open Subtitles | سارة ، لا تقلقي العطل سأكون هنا قبل أن تعرفي |
hafta sonları, avlanmak dışında yapılacak pek bir şey yoktu. | Open Subtitles | ليس هناك أيُّ شيء للقيام به في العطل عدا الصيد |
Bazıları benim adıma araştırma yapmayı üstlendi, bazıları tatillerde ve iş gezilerinde zaman ayırarak benim için kitapçılara gitti. | TED | قام بعضهم بالبحث بدلاً عني، وقد يقوم أخرون بزيارة خاطفة في أيام العطل ورحلات العمل لمتاجر بيع الكتب من أجلي. |
Asla çocuklarınla birlikte değilsin çıktığın uzun Tatiller de buna dahil. | Open Subtitles | لا تكونين مع أطفالك نهائيًا ليس حتى في العطل التي تأخذينها |
hafta sonlarını burada geçirsen, dersten başka yapacak bir şey olmadığını görürsün. | Open Subtitles | إذا كنت قضيت كل العطل هنا لا يوجد ما تفعلينه سوى الدراسة |
Bunu, stresten uzak ve Tatilde olma durumu ile bağdaştırırız. | TED | ونحن نربط الأمر أيضاً بتحرير الضغط في العطل |
Bak, ailelerin tatilleri bölüşmelerinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إسمعي، أعرف أنّه صعب جداً لعائلتين أن تتفاوضا بشأن العطل |
Bizim çok paramız yok ve Amerikalılar da pek tatil yapmıyorlar. | Open Subtitles | ليس عندنا الكثير من المال، والأمريكيون ليس عندهم الكثير من العطل. |
Bu beni heyecanlandırıyor çünkü bu bir tatil kartının tekrarlanışı, kartı alan kişiye, bu yinelenen kart verme alışkanlığını yaşatmış oluyor. | TED | لقد حفزني هذا، لأنه يشكل تجربة متكررة حول بطاقات العطل وهذا يُشعر المشاهد بطقوس متكررة لكل بطاقات العطل. |
Bu arada, kamp yapmak, halk tipi bir tatil şeklidir, çocuklar. | Open Subtitles | تنام في الخيمةِ مع الاب والام في العطل إلاجتماعية |
Ucuzcu piçler. hafta sonları havalandırmayı kapatıyorlar. | Open Subtitles | يالهم من ملاعين , يطفؤون التكييف يوم العطل |
Gündüzleri babanıza bakmak için burada olurum ama geceleri ve hafta sonları kendi evime giderim. | Open Subtitles | سأكون هنا في النهار لأعتني بوالدك و لكن في الليالي و العطل سأذهب إلى منزلي الخاص |
Başlangıçta sadece hafta sonları ve bazı Tatiller olacak. | Open Subtitles | سيكون فقط لعطل نهاية إسبوع وبعض العطل كبداية |
Doğayı kirlettiği için tatillerde uçmamamız gerekir. | TED | ليس من المحبذ أن تسافر في العطل ، لأنه سئ للبيئة |
- Olabildiğince. Haftasonları, bayramlarda, tatillerde falan. | Open Subtitles | فى أحيان كثيرة على قدر ما نستطيع فى عطل نهاية الاسبوع,الاجازات ,العطل |
İnsanlar mezarlıkları sadece cenazeler için değil, ayrıca kutlamalar, Tatiller veya bir akşamüstü yürüyüşü için de ziyaret ediyorlardı. | TED | كان الناس يزورون المقابر في الجنائز، والمناسبات وأيام العطل أيضاً، أو ببساطة، عصراً في الهواء الطلق، |
Prens hazretleri için bu hafta sonlarını mükemmel yapmak için nasıl çalıştığını biliyorsun. | Open Subtitles | فأنت تعلم كم تجتهد هي بالعمل لأنجاح مثل هذه العطل .لصاحب السمو الملكي |
Isı detektörleri arızayı saptayana kadar 3 dakikam var. | Open Subtitles | لدي 3 دقائق قبل أن يكتشفوا العطل في جهاز الكشف الحراري |
Bebeğim lütfen tatilin eğlence ve gençler için olması gerektiğini unutmamaya çalış. | Open Subtitles | حسناً، عزيزتي، رجاءً حاول التذكر بأن العطل يُفترض بأن تكون ممتعة |
O ve Andy şükran günlerinde Noel ve yaz tatillerinde Andy'nin büyük teyzesinin cenazesinde bile takılmaya devam ettiler. | Open Subtitles | و كانت تتسكع مع آندي في أعياد الشكر الكريسماس و العطل الصيفية و عندما عاد للبلدة خلال جنازة عمته |
Bütün bayram aptallıklarını görmeye hazırlanın; hediyem olsun. | Open Subtitles | يمكنكم أن تتوقعوا جميع أنواع العطل لذلك فهذه هي هديتي لكم |
Sonra konusalım mı Will? tatilden önce bu kağıtları okumam gerek. | Open Subtitles | هل يمكننا فعل ذلك لاحقاً عليّ ترتيب هذا قبل العطل |
Davalı, az önce neredeyse bir milyon araçlarında aynı arızaya rastlandığını bize hatırlattı. | Open Subtitles | المتهم ألغى حالياً تقريباً مليون من سياراتهم بسبب هذا العطل |
- Evet. San Mark's bir kızlar okuludur, Holiday Inn değil. | Open Subtitles | هذه مدرسة القديس ماركس البديلة للبنات و ليست لقضاء العطل |