Seni bataklık parmaklı orman faresi! Hemen buraya bir şişe getir. | Open Subtitles | هيا، أنت مستنقع اصابع فئران الغاب دعنا نحصل على قنينة هنا |
orangutanlar, orman bitki örtüsünde yaşamak için bir hayli uzmanlaşmışlar. | Open Subtitles | إنسان الغاب بدرجة عالية من التخصص للعيش على قمم الاشجار. |
Kanga Goldi'nin taptığı bir orman ruhudur. | Open Subtitles | كانجا هي روح الغاب التي يؤمن بها الجولدي |
Onu ormanın hayvanlarından farklı kıldı ve onu gezegenin efendisi yaptı. | Open Subtitles | تميزه عن باقي وحوش الغاب ، جعل منه أسياد الكوكب |
Sonunda ilk orangutan yuvasını kamerada görüntülediğimizde çok heyecanlıydık. | TED | لذا كنا متحمسين جداً عندما وجدنا أول زوج من اعشاش إنسان الغاب في الكاميرا. |
Büyük çadıra gelin! Ve Vahşi Doğa Adamı'nın ormanı nasıl tek elle fethettiğine şahit olun! | Open Subtitles | تعالوا للخيمة الكبيرة لتروا كيف ... يمكن للمذهل رجل الغاب يتغلب على |
Her şeyden önce, bu orman sizin için çok tehlikeli bir yer olabilir. Anne! | Open Subtitles | في نهاية الأمر، الغاب قد يكون مكانًا خطِرًا جدًّا. |
Onlar tamamen sezgisel, orman ritmini temel alırlar. | Open Subtitles | انها بديهية تماما قائمة علي ايقاعات الغاب |
Sen ve senin o ahbap çavuşların caddelerimizi orman yasasıyla yönetmek istiyor. | Open Subtitles | أنت و مقربيك أتريدون الشوارع أن تحكم بقوانين الغاب ؟ |
Bunu daha öncede gördüm. orman çılgınlığına yakalanmış. | Open Subtitles | رأيت هذا من قبل لديه جنون الغاب |
Dikkatli ol, patron. orman Goro'nun bölgesidir. | Open Subtitles | تحذير، رئيس الغاب هي أراضي غورو. |
Ve orman kanunu der ki zayıf olan yem olur. | Open Subtitles | و قانون الغاب ينص على أن الضعيف يؤكل |
orman kedisiyle evlenirsen böyle olur. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما تتزوجي قط الغاب |
Bir daha asla benim Krallığımda ormanın kralıymışsın gibi davranma. | Open Subtitles | لا الفالس من أي وقت مضى في مملكتي يتصرف ملك الغاب. |
"Sevgili Celine, Bu satırları sana ormanın öte yakasından yazıyorum. | Open Subtitles | "عزيزتي (سيلين) إنني أكتب لك من الجهة الأخرى من الغاب |
O akşam, karanlıkta pazara tekrar geldim ve "uhh, uhh" sesini duydum. Tabi ki, bir çöp yığınının üstünde ölen bir orangutan yavrusu buldum. | TED | . وفي هذا المساء عدت إلى السوق ليلاً وسمعت " آه ، آه" ويقيناً وجدت صغير مريض من انسان الغاب يموت على كومة قمامة. |
Ben gidip Vahşi Doğa Adamı'nı göreceğim. | Open Subtitles | أريد أن أشاهد رجل الغاب المتوحش |
Bu Doğanın kanunu. | Open Subtitles | هذا قانون الغاب ، اليس كذلك؟ أقصد |
Bu lekeli saz kurbağası. Aynı boydakiler arasında sesi en yüksek olan. | Open Subtitles | ضفدع الغاب الملون هو أعلى الأصوات بين كل من فى حجمه |
Böylece çulluk, Villers'den daha fazla kuşun içinde oldu. | Open Subtitles | اذا, ديك الغاب هذا دخل طيوراً أكثر من (فيلرز) المقصود بالطيور بنات |
Dün gece orangutanla falan yatmadım. Öğrenci-öğretmen denetlemeleri yaklaşıyor. | Open Subtitles | لم أضاجع فتاة الغاب ليلة البارحة. |
Bu, orangutanın genetik kodu. | Open Subtitles | هذه هي الشفرة الوراثية لإنسان الغاب. |