"القبض" - ترجمة من عربي إلى تركي

• yakalamak
• tutuklamak
• yakalamaya
• tutuklandı
• yakalandı
• tutuklama
• içeri
• ele
• gözaltına
• tutuklamaya
• yakalama
• tutuklanmış
• yakaladık
• yakalanması
• yakalamamıza

Seni suç üstü yakalamak istiyorum,... o zaman da, canına okuyacağım.
أريد القبض عليك متلبساً، و عندما أفعل، سأقضي عليك بشكل نهائي.

Biz bu adamı yakalamak için hep çalışıyoruz ve son dakikada
نحن نُتعب أنفسنا في القبض على هذا الرجل، وفي اللحظة الأخيرة

Göreviniz, bu adamları ne pahasına olursa olsun yakalayıp tutuklamak.
لديك الاوامر لألقاء القبض على تلك المواضيع بأي وسيلة ضرورية

Son derece tehlikeli ve çok büyük ihtimalle silahlı. O yüzden yakalamaya kalkışmayın.
إنه خطير جدّاً، ومن المرجّح أن يكون مسلّحاً، لذلك لا تحاولوا القبض عليه

2009'un sonbaharında, genç bir adam Boston Polis Departmanı tarafından tutuklandı.
في خريف ٢٠٠٩، ألقي القبض على شاب من قبل شرطة بوسطن.

Bir gurup silahlı Şii Terörist, bu gün Madrit'te yakalandı.
تم القاء القبض على جماعة شيعية مسلحة اليوم فى مدريد

Mahkemenin atadığı avukatı, tutuklama evrakında bir hata bulmuş, ve savcıya dosyayı mühürletmiş.
المحكمه عينت محامياً اكتشفت خطئاً في اوراق القبض عليه وجعل المدعي يغلق القضيه.

Onu daha önce içeri atamadık çünkü tanıklık edecek kimse yoktu.
نحن لم نستطيع القبض عليه من قبل, لأنه لن يشهد أحد.

Sen işini yapıyorsun ve senin işin bir köstebek yakalamak.
إنكِ تؤدين مهمتكِ فحسب, و مهمتكِ هي القبض على العميل

Sen de bir mütecavizi yakalamak için sokağa çıkma yasağı ve fazladan insan gücü için acil durum fonunu kullanmak istiyorsun.
و لهذا تريد فرض حظر التجول و تريد المزيد من الرجال و كل هذا من أجل القبض على متعدي ؟ بحقك

Ancak sorun şurada: Kedi pirelerini yakalamak çok zor.
لكن هنا تكمن المشكلة فمن الصعب القبض على براغيث القطط

Seni hemen şimdi tutuklamak için elimde sana karşı yeterince bilgi var.
لديّ ما يكفي ضدك لكي ألقي القبض عليك في الحال

Ben sadece, Bennet'ın Haydutları olarak bilinen çetenin üyelerini tutuklamak üzere gönderildim.
تم ارسالي الى هنا فقط, لإلقاء القبض ."على رجال يعرفون بــ"حراس بينيت

Yemek yakalamaya çalışıyorum ama görünüşe göre biri benden önce davranmış.
ماذا تفعل؟ أحاول القبض على بعض الطعام ولكن شيئاً ما تحصل عليه قبلي على مايبدو

Adam zimmetine mal geçirdi. tutuklandı. Kefaletle serbest kalmaya çalıştı ve hapishaneye girdi.
لقد اختلس وألقي القبض عليه حاول ألا يدفع غرامة وبعد ذلك ذهب للسجن

Pekâlâ, adam burada yakalandı. Yani ülkenin diğer ucundan gelmiş.
حسناً تم القبض عليه هنا هذا يعني بأنه عبر البلد

Bipolar bozukluk teşhisi eski erkek arkadaşlarını gizlice takipten iki kez tutuklama.
تم تشخيصها بمرض إضطراب ثنائي القطب، ألقي القبض عليها لمطاردتها رفقائها السابقين

Uzaklaştırma emrine karşı geldiğim için beni içeri alacaksınız sandım.
اعتقدت أنكم ستقومون بإلقاء القبض علىّ بسبب خرقي للأمر التقييدي

Harekatımızın amacı, Britanya'nın ikinci prensesi Cornelia'yı canlı olarak ele geçirmek.
الهدف من هذه العملية هو القبض على كورنيليا على قيد الحياة

Şüpheli olduğu düşünülen bir kişi gözaltına alındı.
الشخص الذي كنا نعتقد انه المشتبه الرئيس تم القاء القبض عليه

Ancak bir aptal bizi aynı günde 2 kez tutuklamaya kalkar.
الأحمق فقط هو الذي يحاول إلقاء القبض علينا مرتين في يوم واحد

İzlerini bulabilirsek onu yakalama ve masum insanları kurtarma şansı yakalamış oluruz.
إذا تعقبناهم ، فستسنح أمامنا فرصة لإلقاء القبض عليها وإنقاذ الأشخاص الأبرياء

Bu sabah tutuklanmış. Artık sabıkası var. - Bunu biliyoruz.
كنت محقاً، فقد تم إلقاء القبض عليه هذا الصباح واحتجز.

Seni yakaladık yapışkan elli, seni küçük azmış piç. - "Azmış piç."
لقدّ تم القبض عليك و على يديّكَ اللزجتيّن، يا لذلكَ القضيبُ الصغيّر.

Bu poker oyunundaki herkesin yakalanması bir sonraki adım olacak.
القبض على جميع من بلعبة القمار هذهِ، هو خطوتنا المقبلة.

Tek yapabileceğin, onu yakalamamıza yardım ederek kendini ve bu şirketi biraz daha az suçlu göstermektir.
هو أن تبدو أنت وهذه الشركة بشكل أفضل بالتعاون معنا في القبض عليه