Onlar tarafından alınan kararlar kalabalığın bilgeliği üzerine inşa edilir. | TED | إن القرارات التي سيتخذها هؤلاء الناس ستكون مبنية على الحكمة. |
Artık herhangi bir karar verirken bilgisayar kullanıyoruz, üstelik yeni kararlar alırken bile. | TED | نحن نستخدم الألة لنتخذ كل أنواع القرارات، ولكن ايضاً الأنواع الجديدة من القرارات. |
Arabalarımızın, etraflarındaki her şeyi inanılmaz bir şekilde görmelerine ve sürüşle ilgili tüm kararları vermelerine olanak sağlayan sensörleri var. | TED | سيارات تحوي مجسات تمكنها بصورة سحرية ان ترى كل شيء من حولها وتتخذ القرارات في كل منحى من مناحي القيادة |
Bu kararları kim alıyor bilmiyorum ama gerçekçi olmayan şeyler görüyorum. | Open Subtitles | لا اعلم من يصنع هذه القرارات اظن ان المشاهد ليست جيدة |
Öğrenen insanların, karar verebilmeleri için bilgi almalarının dört yöntemi var. | TED | هناك أربع طرق يتلقى فيها المتعلمين المعلومات من أجل إتخاذ القرارات. |
Yani tahmin edebilirsiniz ki, anlık karar vermek zorunda olan polis memurları için bu fazlasıyla zarar verici olabilir. | TED | وهكذا يمكنكم تخيل، رجال الشرطة الذين عليهم اتخاذ قرارات فورية يمكن أن تكون في مركز صنع القرارات الضارة جدًا. |
Her zaman belirsizlikler karşısında kararlar alıyoruz. Kelimenin tam anlamıyla her zaman. | TED | نحن نتخذ القرارات في مواجهة الشك طوال الوقت، حرفياً في كل الوقت. |
Oysa ki, tanım gereği, bu kararlar bizler öldükten sonra bize olacaklarla ilgili. | TED | في الواقع، بحكم تعريفها، هذه القرارات حول شئ سيحدث لنا بعد أن نموت. |
İşleri batırmamak adına çok çok zor kararlar verdim ve bu kararları verirken bir çeşit risk aldığımın farkındaydım. | Open Subtitles | لقد اتخذت بعض القرارات الصعبة جداً جداً حتى أتجنب هذا كنت أعلم باتخاذي لتلك القرارات أنني سأعرض نفسي للخطر |
Önceden bayağı iyiymiş, ama Bilişim Teknolojisi alanında kötü kararlar almış. | Open Subtitles | لقد كان شخصاً مهماً، لكنه إتخذ بعض القرارات السيئة بصناعة المعلومات |
Sayılarla arası çok iyi ve gerektiğinde zor kararlar alabilecek kapasitede. | Open Subtitles | لقد أثبت أنه قادر على التعامل مع الأرقام وإتخاذ القرارات الحازمة |
Sayılarla arası çok iyi ve gerektiğinde zor kararlar alabilecek kapasitede. | Open Subtitles | لقد أثبت أنه قادر على التعامل مع الأرقام وإتخاذ القرارات الحازمة |
Şey, David, bazı kararları tutabildiğin kadar uzakta tutmayı istersin. | Open Subtitles | بعض القرارات أفضل لك أن تبقها بعيداً عنك بقدر المستطاع |
İkincisi, kararları veren ben değilim. Bunu merkez büroyla konuşmalısın. | Open Subtitles | ثانياً ، لا أستطيع إتخاذ القرارات عليك التوجه لمكتب المدير |
Hepimizin bildiği gibi, grup içerisinde karar verdiğimizde işler her zaman yolunda gitmiyor. | TED | ونعلم جميعا أنه عندما نتخذ القرارات بشكل جماعي، فإنها لا تكون دائما صائبة. |
İyi müşterek karar iki bileşenden oluşur: görüş ve görüş çeşitliliği. | TED | إن القرارات الجماعية الجيدة تتطلب وجود عنصرين: التشاور والتنوع في الآراء. |
Ayrıca, aldığımız kararların bize daha güvenli bir ortam sağlayıp sağlamadığını anlamak istedim. | TED | و أردت أيضاً أن أفهم إن كنا نتخذ القرارات بطريقة تجعلنا أكثر أماناً. |
Biliyorum bu türde bir kararı bir başkası olmadan kendi veremez. | Open Subtitles | اعلم , ان هذا النوع من القرارات لم يقم به لوحده |
O uçağı çağırmak hayatımda verdiğim en zor kararlardan biriydi. | TED | طلب تلك الطائرة كان واحدا من أصعب القرارات في حياتي. |
Bu algıladığım ve yaptığım tasarımlarla ilgili her gün verdiğim kararlara dair bir çeşit sembol. | TED | ومن ثم فإن هذا نوع من الرمزية عن القرارات التي أقوم بها يومياً بشأن التصميم الذي أشعر به، والتصميم الذي أقوم بإنشائه. |
Yaptığım tüm seçimleri bir araya toplayınca tek bir şeye ulaştı. | Open Subtitles | تبدأ بطرح كل القرارات التي اتخذتها وكلها تؤدي إلى شئ واحد |
Yaşamlarımız boyunca önemli sonuçları olan çok önemli kararlarla karşı karşıyayız. Ve bu kararlarla baş etmek için bir takım stratejilerimiz var. | TED | نحن نواجه قرارات بالغة الأهمية و لها عواقب هامة طوال حياتنا. و لنا استراتيجيات للتعامل مع هذه القرارات. |
Nasıl bir seçim dizisinin Dünya'yı yörüngesinden çıkardığını hayal dahi edemiyorum. | Open Subtitles | أتساءل عن القرارات التي تجعلت العالم يختل نظامه لكن أعلم أن |
Bu insanların hayatları, şimdi vereceğin karara bağlı. | Open Subtitles | كل هؤلاء الناس سيعيشون إعتماداً على القرارات التي ستقومين بها الآن |
Ve bu yüzden insanlar karar verdiklerinde, bu kararın sonuçları iyi olsa dahi, bunlarla ilgili kötü hissederler, kendilerini suçlarlar. | TED | ولذا فحينما يتخذ الناس قرارات، وحتى في حال كانت نتائج القرارات جيدة ، فإنهم يشعرون بالخيبة اتجاهها، يلوموا أنفسهم. |
Teşkilat, cinsiyetin bu tür kararlarda rol oynamasına müsaade etmez. | Open Subtitles | القسم لا يصرح بالجنسين بأن، يكونا جزءًا من تلك القرارات. |
Enerji kararlarını kişisel seçimlere bırakıyor. | TED | تترك القرارات الطاقية للخيارات الفردية. |
Bu tedavi kararlarına bir kez aşina olduğumuzda, yine şahsen ya da sevdiğimiz kişiler ve aileden biriyle, bu araçların yararlarını, değiş tokuşunu ve limitlerini de çok çabuk öğreniriz. | TED | و لحظة انغماسنا في القرارات العلاجية ومرة أخرى سواء بصفة شخصية أو عن طريق الأشخاص الذين نحبهم أو أفراد العائلة، كذلك سريعا جدا ما نعلم المحاسن والأفضليات وحدود هذه الأدوات. |