Seninle baba oğul gibi vakit geçirmemiz çok güzel, Baba. | Open Subtitles | من اللطيف أن نمضي معاً هذه اللحظات الأبوية، يا أبي |
Biri için büyük salata satın alıyorsun, bunu onların bilmesi güzel olurdu. | Open Subtitles | عندما تشتري سلطة كبيرة إلى شخص ما فمن اللطيف أن يعرف ذلك. |
Yo, sadece bu iyi adam nasıl olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | لا هذا الرجل اللطيف فقط اراد ان يعرف كيف حالكم |
Bu yüzden onu hoş ve nazik kocana sorsan daha iyi olur... | Open Subtitles | لذا أنت من الأفضل أن تَسْألَ بأنّ النوعِ، الزوج اللطيف لك — |
Tanıştığımıza sevindim. Eşinizle süpermarkette karşılaşmıştık. | Open Subtitles | من اللطيف مقابلتك ، لقد قابلت زوجتك بالسوبرماركت |
Yine de bu tatlı genç ruhdan bana birşeyler geçemez mi? | Open Subtitles | ولكن هل يستطيع شيء ان يمر علي من هذا الصغير اللطيف |
Mutfağa gitsem iyi olacak. Sizi görmek güzeldi. şirin çocuk. | Open Subtitles | يجب أن أذهب للمطبخ فقط تسعدني رؤيتك أيها الفتى اللطيف |
Gidip iyi mi diye bakayım. Sizi tanıdığıma memnun oldum. | Open Subtitles | يفضل بي الذهاب للتأكد أنها بخير كان من اللطيف لقاؤكما. |
Evet, sana özel şeylere böyle tamamen saygı göstermem ne güzel. | Open Subtitles | أجل, كم هو من اللطيف أنني أحترم خصوصتيها بالكامل و تماماً. |
Sorunlarımızı kendimizin halletmemize izin vermenin çok güzel olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد انه من اللطيف أن تدَعِينا نقرِّر الأمور بأنفُسِنا |
Adaya gitmek güzel bir şey olmalı. Ben yıllardır tatil yapmadım. | Open Subtitles | ، سيكون من اللطيف زيارة جزيرة لم أحظى بإجازة منذ سنوات |
Güvercinlerle ilgilenmen güzel bir şey ama yeni numaranla herkesi etkiledin. | Open Subtitles | من اللطيف أن تعتنى باليمام، لكن الجميع قد انبهروا بخدعتك الجديدة. |
Ama sadece bebek sahibi olmanın güzel yanını görüyor zor olanı değil. | Open Subtitles | ولكني أعتقد أنه يرى الجانب اللطيف من الأطفال وليس الجانب السيئ منها |
New York'daki herkes Bay İyi Adamla uçabilmek için arıyordu. | Open Subtitles | كل شخص في نيويورك كان يتصل للتحدث مع السيد اللطيف |
Kapa çeneni sürtük! Bay İyi Adama yarın saat 3.00'de... | Open Subtitles | أخبر السيد اللطيف أن يحضر مؤخرته الجاميكية و يأتي هنا |
Pazarları çocuklar için sıcak bir yemek olması çok hoş. | Open Subtitles | من اللطيف أن يتناول الصغار عشاءً ساخناً في يوم الأحد |
Özür dilerim, konuşabileceğin bir hasta hoş bir değişiklik olur diye düşündüm. | Open Subtitles | آسف، ظننت أنّه من اللطيف أن تجد شخصا لتكلّمه من باب التغيير |
Sizi tekrar gördüğüme sevindim hanımefendi. Ben de gelebildiğine sevindim. | Open Subtitles | من اللطيف رؤيتك مجددا سيدتي - انا سعيدة لقدومك - |
Gözümü her kapattığımda o küçük, tatlı maymunun yüzünü görüyorum. | Open Subtitles | كل مرة أغلق فيها عينيّ أرى وجه ذلك القرد اللطيف |
Tabii ki. Aradığın için teşekkürler. Seninle konuşmak güzeldi. | Open Subtitles | بالتأكيد، وشكراً على الإتّصـال كـان مِن اللطيف أن أسمع صوتك |
Seni gördüğüme çok memnun oldum MacLeod. | Open Subtitles | من اللطيف مشاهدتك ثانية،مكلاود سررت بلقائك |
Ona bakma sen, sadece kızların gözünde sevimli yavru köpek olmaktan dolayı mutsuz. | Open Subtitles | لا، إنه .. إنه فقط مستاء بشأن حالة جرو الكلب اللطيف مع الفتيات. |
Sadece bu şirin yerden uzakta uzun tatil isteyenlere yardımcı oluyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نساعد الناس ليأخذوا اجازة طويلة من هذا المكان اللطيف |
Lakin, kibar dostum, aşk ve letafet için yalanın sonu yoktur. | Open Subtitles | و لكن الصديق اللطيف بالحب و اللياقة يكذب أكثر بتواضع انساني |
Her kötülükte bir iyilik olduğunu bilmek güzeldir. | Open Subtitles | أعتقد أنه من اللطيف أن تعرفى أن كل سحابه لها بطانه فضيه |
Nabızı hissetmek zordur. Artı, suçu üstümüze atman çok hoştu. | Open Subtitles | بالاضافة الى ذلك ، انه من اللطيف ان تعود ادراجك. |
Sonunda şu harika hikayelerin baş kahramanıyla tanışmak bir zevk. | Open Subtitles | من اللطيف أخيراً أن أضع وجوهاً لكل تلك القصص الرائعة |
Peki, tamam. Neyin havalı olup neyin olmadığını bilmek çok yorucu. | Open Subtitles | التمييز بين اللطيف و غير اللطيف أمرٌ مرهق. |