Ve bu kök hücreler kan akımında yüzerek tamir edilebilmelerini sağlayacak büyüme faktörleri salgılamak için hasarlı organlarımıza yerleşir. | TED | و هذه الخلايا الجذعية تسبح في مجرى الدم. ثم تستقر في الأعضاء التالفة. لإطلاق عوامل النمو لإصلاح النسيج التالف. |
Bu karşılaştırmaya bakınca demokrasinin ekonomik büyüme açısından oldukça iyi olduğunu görüyoruz. | TED | وفي هذه الحالة, تتأرجح الكفة لصالح الديمقراطية فيما يتعلق بتحقيق النمو الإقتصادي. |
Sorun şu ki bu büyüme motorunu daha henüz ısıtıyoruz. | TED | المشكلة هي أننا فقط في مرحلة تسخين محرك النمو هذا. |
Fakat daha büyük sorun şu ki küresel tıkanıklık ekonomik büyümeyi azaltacak ve özellikle şehir merkezinde yaşayan insanlara yemek ve sağlık hizmeti götürme kapasitesini sınırlandıracak. | TED | لكن القضية الاكبر ان ذلك الاختناق المروري العالمي سوف يخنق النمو الاقتصادي وقدرتنا على ارسال الغذاء والمساعدات الطبية, خاصة لاؤلئك الاشخاص الذين يعيشون في وسط المدن |
Ölümden sonrada ayak tırnaklarının büyümeye devam ettiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ان اظافر الاقدام تستمر في النمو بعد موتك |
Tabi pek çok çevreci büyümenin iyi olduğunu söylemez, çünkü, lügatımızda, asfalt aslında iki kelimeden oluşur: suç atmak. | TED | بعض خبراء البيئة الآن لا يقرّرون أن النمو جيد. لأن، في معجمنا، الأسفلت هو عبارة عن كلمتين: وضع اللوم. |
Benim önem verdiğim tek şey sen ve hızla büyüyen ailemiz. | Open Subtitles | أنت وهذه العائلة السريعة النمو لنا هي اشيئ الوحيد المهم لي |
Seçenekler: kapsayıcı yeşil büyüme, akıllı büyüme, dirençli büyüme, dengeli büyüme. | TED | يمكن أن تحقق النمو الأخضر، النمو الشامل، النمو الذكي والمرن والمتوازن. |
Daha da önemlisi, kapitalizm tarafından yönlendirilen sadece ekonomik büyüme değil. | TED | والأهم من ذلك، لم يكن النمو الإقتصادي هو الوحيد المُتأثّر بالرأسمالية. |
Ve büyüme ile ilgilenen kişiler de gözlerini Asya'ya çeviriyorlar. | TED | والأشخاص الذين يرغبون في النمو بدأوا يصوبون أنظارهم صوب آسيا. |
Kan oluşumu için gerekli, sinirsel işlev ve büyüme için de. | Open Subtitles | و هى اساسية لتكوين الدم و لعمل الجهاز العصبى و النمو |
Sanırım şansımıza hala büyüme döngülerinin çok erken bir safhasındalar. | Open Subtitles | نحن محظرظون لأن هذه المخلوقات في الطور الأول من النمو |
Test sonuçlarına göre kanında yüksek miktarda HGH var. büyüme hormonu mu? | Open Subtitles | أثبتت نتائج الفحوصات أن لديكِ مستويات عالية من هرمون النمو في الدم |
Çocukluğumuz yazları Washington'un Puget Sound'unda ilk büyüme ve büyük büyüme arasında geçti. | TED | فصول الصيف في فترة طفولتي كانت في منطقة بحر بوجيت بولاية واشنطن، بين النمو الأول والنمو الكبير. |
Öyleyse burada büyümeyi sağlayan ve çöküşü önlemek için gerekli sonsuz bir yenilik silsilesi var. | TED | إذا هنالك دائرية متتابعة من الابتكارات وذلك ضروري وذلك لضمان النمو وتجنب الإنهيار |
Yaban otları büyümeye başladığında, ...karla kaplı bir bahçeye benzer. | Open Subtitles | وعندما تبدأ الحشرات فى النمو تكون مثل الحديقة المليئة بلثلوج |
Ve bu büyümenin çoğu çok büyük bir ormansızlaştırmaya mal olacak. | TED | ومعظم هذا النمو في الإنتاج يأتي على حساب التدمير المتزايد للغابات. |
Televizyonun ilk günlerinden beri, paylaşan, gösteren ve büyüyen değişmemiş bir çizgi olmuştur. | Open Subtitles | منذ الأيام الأولى للتلفاز ،كان هناك خط متواصل من المشاركة العرض و النمو |
Yaşamlarının ilk üç yılında, özellikle de ilk altı ayında beyin gelişimleri tamamlanır. Bu gelişim de tecrübe ve teşviklere karşı tepki olarak gelişir. | TED | خلال السنوات الثلاث الأولى من الحياة، ينمو الدماغ لحجمه الكامل، معظم هذا النمو يتم خلال الشهور الست الأولى. ينمو الدماغ استجابة للتجارب و التحفيزات. |
Sonra, soru büyümek ya da büyümemek olmaktan çıkar, ama ne büyütmek istiyorsun? | TED | ثم ، يصبح السؤال ليس النمو أو لا نمو ، ولكن ما الذي تريده أن ينمو؟ |
Ve tarama sonuçlarının gösterdiğine göre tamamen yetişkin durumda. Çok karışık bir durum. | Open Subtitles | و رغم هذا أجهزتنا تشير أنه بالغ و مكتمل النمو هذا محير للغاية |
Kıkırdak doku ölçümü yapabiliriz ama sadece bakarak söyleyebilirim ki yağ doku hücreleri, yüzdeki tüylenme ve kas gelişimi ergenlik öncesi gibi görünüyor. | Open Subtitles | يمكننا أن نقوم بتقييم لوحة النمو ولكن فقط من خلال العين ، يمكنني أن أقول لك نسيجه الدهني تحت الجلد يظهر قبل البلوغ |
Ekonomik büyümeyle birlikte, ülkeler ve toplumlar yukarıya doğru hareketin, fırsatların ve gelişmiş hayat standartlarının olduğu verimli bir döngüye girerler. | TED | بتحقيق النمو الإقتصادي، تدخل المجتمعات والبلدان في سلسلة من قدرة الإنتقال للأعلى والفرص وتحسيين مستوى العيش. |
Nüfus geometrik olarak arttığına göre torban her yıl büyüyor mu? | Open Subtitles | هل لديك كيس يصبح أكبر كل سنة؟ بسبب النمو السكاني المتسارع |
İşte sekiz yüzyılın ekonomik büyümesi: | TED | الآن هاهنا ثمانية قرون من النمو الاقتصادي. |
Otizm, gelişimsel bozukluklar arasında, en genetik-belirlenimli olanıdır | TED | حسنا, التوحد هو أقوى الحالات الوراثية في جميع اضطرابات النمو, |
Milyonlarca insan göç etmiş, ekonomi karmaşa içindeydi, 30 yıllık gelişme bir anda silinmiş gibiydi. | TED | نزح الملايين من الناس، كان الاقتصاد بفوضى عارمة، وبدا فجأة أن 30 سنة من النمو قد اندثرت. |
Onların da kendi topluluklarında büyüyüp gelişebilmeleri için fonlarla destek sağlıyoruz. | TED | ونحن ندعمهم بالتمويل حتى يتمكنوا من الانتشار، يمكنهم النمو ويمكنهم الازدهار داخل مجتمعاتهم الخاصة. |