Belki de Eric, Neil'in arkadaşıyla çok vakit geçirdiğim içindir. | Open Subtitles | ربما لأنني أقضي الكثير من الوقت مع أريك صديق نيل |
Aileyle vakit geçirmekten başka daha iyi ne olabilir ki? | Open Subtitles | وهل هناك أفضل من قضاء بعض الوقت مع العائلة ؟ |
Uyuruz, uyanırız... işe gideriz, yemek yeriz... arkadaşlarımızla vakit geçiririz... | Open Subtitles | إننا ننام ونصحو ونذهب للعمل ونأكل نقضى الوقت مع الأصدقاء |
Michael'la zaman geçir diye mi, yoksa menopoz ihtiyaçlarını karşılasın diye mi? | Open Subtitles | لقضاء الوقت مع مايكل ام لخدمة اغراضها اليأسه ؟ |
İnsanlarla çok fazla vakit geçirdiğin için mi bu hale geldin? | Open Subtitles | هل قضيت الكثير من الوقت مع البشر لذا أصبحت تتصرف مثلهم؟ |
Ailenle daha fazla vakit geçirmek istediğini söyleyen sensin sanıyordum. | Open Subtitles | وأعتقدأنكالذيقلت .. أنك تريد قضاء المزيد من الوقت مع عائلتك |
Senin ihtiyacın olan şey yeni oyuncağın ile vakit geçirmek. | Open Subtitles | وهو حيث يجب أن تكون، ممضياً الوقت مع لعبتك الجديدة. |
Çünkü hayallerini ve korkularını paylaşmaktan korkmayan birileriyle vakit geçirmek güzel oluyor. | Open Subtitles | من الرائع قضاءُ الوقت مع شخصٍ لا يخشى مشاركةَ أحلامه و مخاوفه. |
Ayrıca bu annemle biraz vakit geçirmen için iyi bir fırsatı olabilir. | Open Subtitles | كما أنها قد تكون فرصة جيدة لكي تقضي بعض الوقت مع أمي |
Belki de bu kıskançlıkla ilgilidir. O belki başka adamların karısıyla vakit geçirmiştir. | Open Subtitles | ربما هذا هو الشيء الغيرة انه مما يجعل الوقت مع زوجة رجل آخر |
Ve doğal olarak W.E. ile daha çok vakit geçirmiş olurum. | Open Subtitles | و بطبيعة الحال انا اقضي الكثير من الوقت مع دبليو إي |
Çevrendeki insanlarla vakit geçirip, onlarla deneyimlerini paylaşmanın, sana iyi geleceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أن حقاً سوف يساعدكِ بالقضاء بعض الوقت مع الناس الذين تشاطريهم تجربتكِ. |
Şu an sadece eve gidip ailemle vakit geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | الآن، فقط أريد العودة للمنزل، قضاء بعض الوقت مع عائلتي. |
Yaşlılarla vakit geçirdiler, sağlık kurumu personeli ve hasta bakıcılarla sohbet ettiler. | TED | قاموا بتمضية بعض الوقت مع المسنين، تكلّموا مع مقدمي الرعاية الصحيّة. |
Dongguan'a ilk gittiğimde, işçilerle çok fazla vakit geçirmenin iç karartıcı olacağını düşünüyordum. | TED | عندما ذهبت لأول مرة إلى دونغقوان،أنا قلقت من احتمال الاكتئاب جراء قضاء الكثير من الوقت مع العمال. |
Startup'larla çok vakit geçiriyorum ve büyük, daha köklü şirketlerde çalışan çok arkadaşım var. | TED | أقضي الكثير من الوقت مع الشركات المبتدئة، ولدي الكثير من الأصدقاء الذين يعملون في الشركات الأكبر والأكثر رسوخًا. |
Aslına bakılırsa yılın bu zamanları, iyi babalar çocuklarıyla vakit geçirmeli ve yeni yıl ağacını süslüyor olmalı. | TED | واكثر ما يتوجب على الاباء الصالحون عمله في هذا الوقت من العام ان يقضوا الوقت مع اطفالهم ويزينوا شجرة الميلاد |
Yani gidip Cole Younger'la zaman geçirmem gerektiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتعني انة ان أمضي الوقت مع كول يانغر؟ |
birlikte zaman harcayınca, belki de aranızda bir şeyler olabilirdi. | Open Subtitles | اذا قضيتم الوقت مع بعض ممكن شئ يحدث بينكما |
Elbette. Ama aslında Serena'yla zaman geçirmeyi umuyordum. | Open Subtitles | انا كنت اريد قضاء بعض الوقت مع سيرينا |
Mugen geri dönmeyince, Jin'le zaman harcamaya başladım. | Open Subtitles | وبماأن موجينلميرجع , قضيت كل الوقت مع جين. |
Zevk için hafta sonlarında özel ders veriyorsun ve de Yıldızlar ve Gezegenler grubuyla takılıyorsun. | Open Subtitles | وأجل للمرح، تحبين التدريس في عطلة نهاية الأسبوع لتُمضي بعض الوقت مع الأولاد الصغار اللطيفين |
Daima dünyadaki en önemli şeyin aile ile zaman geçirmek olduğuna inanmışımdır. | Open Subtitles | لطالما شعرت بأن أهم شيء في العالم، هو قضاء الوقت مع العائلة. |