Ama haber virüsten hızlı yayıldı ve hastanede panik başladı. | TED | ولكن تنتشر الكلمة أسرع من الفيروس والدعر انتشر داخل المستشفى. |
Çok çabuk yayıldı ve sonunda ciğerlerine gelerek onu öldürdü. | Open Subtitles | و انتشر سريعاً و بعدها مات عندما وصل إلى رئتيه |
Başka bir yere sıçramamış ama ciğerlerinin her yerine yayılmış. Ameliyat yapamayız. | Open Subtitles | لم يثبت لكنه انتشر لأجزاء أخرى بالرئة لذا فلا يمكننا إجراء جراحة |
Kemoterapi belki radyoterapi deneyebiliriz ama kanser akciğerlere, karaciğere ve bağırsaklarına yayılmış. | Open Subtitles | يمكننا تجربة العلاج الكيماوى والاشعاعى ولكن السرطان انتشر إلى الكبد والرئة والأمعاء |
Eğer böyle devam eder ve Tüm dünyaya yayılırsa, bunun sorumluluğunu ve günahını kim yüklenecek? | Open Subtitles | ,ولو أن هذا التصرف انتشر في كافة أنحاء العالم فأين الذي سيكشف الذنوب ويتحمل العقاب؟ |
Craig, Mordichai hakkında bir öykü başlatıyor, sonra yayılıyor, internete giriyor. | Open Subtitles | أعني قام كريغ ببدء القصة عن مورديكاي ثم انتشر على الإنترنت |
Değerlendirmeler, kanserin beynine yayılmış olduğunu ortaya çıkardı. | TED | كشف لنا تقييم أن لديه سرطانا وأنه قد انتشر إلى دماغه. |
Eğer bütün bu olayı tezgahlayan kişinin ölü olduğu haberi duyulursa, diğer altı mahkum daha da tedbirli davranacaklardır. | Open Subtitles | اذا انتشر خبر الرجل الذي الذي كان العقل المدبر لكل هذا محتمل انه مات، الستة الآخرون سيزيدون من احتياطاتهم بالتخفي أكثر |
Bu uygulama anlaşmazlık olmadan, doğal ve organik olarak yayıldı. | TED | وهذا قد انتشر بدون احتكاك، بعضوية، وبطبيعية. |
Sonraki 150 yıl boyunca, bu akım Tüm Avrupa'ya yayıldı. | TED | وخلال 150 سنه انتشر هذا حول اوروبا كلها |
Aralarında, bu ikisi, burada oturan çoğunuzun fark edebildiği üzere, insan yaşamının Tüm boyutlarına yayıldı bile. | TED | وما بينهما قد انتشر كما يدرك معظم الحاضرين هنا كل بعد من أبعاد حياة الإنسان. |
Kuznets'in buluşu öylesine yararlı bulundu ki dünyanın her yanına yayıldı. | TED | ولأن اكتشاف كوزنتس كان مفيدًا جدًا، انتشر عبر العالم. |
Yani... Teşekkürler. (Alkışlar) Bu haber yayıldı, muhtemelen biz çok kişiye anlattığımzdan, ve sonra şaşırtıcı gelişmeler yaşanmaya başladı. | TED | إذًا. شكرًا. انتشر الأمر، ربما لأننا أخبرنا الكثير من الناس، وفي الحقيقة، بعض الأشياء المدهشة بدأت بالحدوث. |
Bayanlar ve baylar, o zaman problem, şimdi Ebola olduğu bilinen virüsün çok fazla yayılmış olmasıydı. | TED | المشكلة , أيها السيدات و السادة أنه بحلول هذا الوقت , هذا الفيروس, الذي يعرف الآن بالإيبولا, كان قد انتشر بشكل كبير. |
Üçüncü evre rahim ağzı kanseri, rahim ağzından başlayan kanser metastaz yaparak bütün vücuduna yayılmış. | TED | المرحلة الثالثة من سرطان عنق الرحم، لذا، فالسرطان المنتشر الذي بدأ في عنق رحمها، انتشر في جميع أنحاء جسدها. |
Eğer yayılırsa sonuç felaket olabilir. | Open Subtitles | فإذا انتشر فوق منطقةً مأهولةً بالسكان ستكون النتائج وخيمة |
Dün Pentapos hastalığına yakalanan birkaç çocuk görmüştüm. Hastalık gittikçe yayılıyor olmalı! | Open Subtitles | لقد رأيت بعض الأطفال ليلة أمس مصابين بالقيح , لا بد أنه انتشر |
Amerikanın günebatısında yıllar önce ortaya çıkan tarla faresi tarafından yayılan ölümcül bir virüs. | Open Subtitles | اجل فيروس مميت انتشر بفئران الحقل قبل بضع سنوات |
Ve eğer hükümet ajanlarının bir ergen eşşek şakasını araştırdıkları duyulursa birçok veli kaybederiz. | Open Subtitles | و إذا انتشر خبر أن الحكومة تحقق في مزحة مراهقة سيتجاهلنا الكثير من الأباء |
Yangın değerli eşyaların olduğu bu odaya sıçramış. | Open Subtitles | انتشر الحريق إلى الغرفة المليئة بالأشياء القيمة |
Virüs yayıldığı ve patlak verdiğinde etkisi altına aldığı Senegal ve diğer ülkelerde durduruldu. | TED | تم إيقافه في السنغال حيث انتشر، و أيضاً في بلدان أخرى تعرضت، و انتشر فيها الفيروس. |
Konuşturmak bir yana, iki hafta önce başka bir tutuklunun sırları ifşa ettiğine dair bir söylenti çıktı. | Open Subtitles | ليس فقط لا يستطيعون جعله يتزحزح ولكن منذ اسبوعين انتشر كلام ان احد المحتجززين كان ينشر اسرارا |
Tüm dünyada bilim adamlarını bu kanser, Tazmanya canavarları arasında yayılan bu bulaşıcı kanser, şaşkına çevirdi. | TED | العلماء حول العالم اهتموا بهذا المرض هذا السرطان المعدي الذي انتشر خلال ﻣﺠﻤﻮﻋﺎﺕ العفاريت التاسمانية |
Ve ordum, bu ülkenin, demirden damarlarında akan kan gibi rayların gittiği yerlere yayılacak, ta ki, benim irademin dışında hiç bir şey kalmayana kadar. | Open Subtitles | و سوف انتشر عبر خطوط السكة الحديدة مثل الدماء |
Silahla gelen yeni dinin hızla yayılması Japon yöneticileri, endişelendirdi. | Open Subtitles | كان حُكّام اليابان قلقين بشأن هذا الدين الجديد الذي انتشر انتشار النار في الهشيم . خاصةً و أنّهم جاءوا مسلّحين |
Kemiklerine ve beynine yayılmıştı. | TED | كان قد انتشر في عظامها، ووصل إلى دماغها. |