Bunun da tasarımcılar olarak bizi alıcılarımıza karşı sorumlu tuttuğuna inanıyoruz. | TED | ونحن بصفتنا مصممين، نؤمن بأن هذا ما يجعلنا محاسبين أمام زبائننا |
Şef Robinson, Bunun adamlarınızın aldığı itiraf olduğunu onaylar mısınız? | Open Subtitles | سيد روبينسن، هل تشهد بأن هذا الاعتراف أخذ بواسطة رجالك؟ |
- Bunun size kötü yansıyacağı duygusuna kapılmayın bir rahatsızlığa sebep olmadığımızı umarız. | Open Subtitles | يجب ألا تشعر بذلك يؤثر عليك سلبياً نتمنى بأن هذا الموضوع لا يزعجك |
Ama sonra farketti ki... bu çocuk daha önce terk edilmemişti. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك أدركت بأن هذا الطفل لم يُهجر من قبل |
Ban bir sigara ver sevgilim. İçimden bir ses tüm sahip olacağımızın bu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أعطني سيجارة , لدي شعور بأن هذا كل ما سنحظى به |
Bunun da anlaman gerekenlerin bir parçası olduğu aklına geldi mi? | Open Subtitles | هل حدث معك بأن هذا أيضاً, هو جزء لما عليك فهمه؟ |
Sonra, Bunun veda etmek için harika bir yol olduğunu söyledi. | Open Subtitles | و بعد ذلك قالت ، بأن هذا كان أفضل طريقة للوداع |
Bunun, sevimlisiniz ve tek el üzerinde durabiliyorsunuz diye kolay olacağını sanmayın. | Open Subtitles | لا تظن بأن هذا سيحدث لمجرد انكم وسيميين وتستطيعون القيام بحركات بهلوانية |
Bunun bir sapkınlık olduğuna inanıyorum, ama aynı buzdağının ucu gibi, sathın altında olabilecekleri de detaylıca incelememiz gerekiyor. | Open Subtitles | أنا أؤمن بأن هذا إنحراف، ولكن كـقـمـة جبل جليدي علينا أن ندرس بعناية وبدقـة ما يمكن أن يحدث أسفله |
Bunun bir mazeret olmadığını biliyorum ama en azından neden yaptığını anlarsın. | Open Subtitles | وأعرف بأن هذا ليس عذرا َ لاكنك ترى لماذا هي فعلت ذلك |
Bana Bunun bir daha olmayacağını söylediğini sanıyordum, öyle değil mi? | Open Subtitles | أنا متأكد من أنكِ قلت بأن هذا لن يحدث مرة أخرى |
Bunun olacağını bana gösterdi ki, sonum onun gibi olmasın. | Open Subtitles | جعلتني أرى بأن هذا سيحدث حتى لا يكون مصيري كمصيرها |
Şimdilik iyiyim ama, açıkça görülüyor ki bu karar benden büyük. | Open Subtitles | أنا بخير الآن ولكن من الواضح بأن هذا القرار أكبر مني |
Çünkü inanıyorum ki, bu veri dünyası bizler için bir dönüştürücü olacak. | TED | لأنني أؤمن بأن هذا العالم من البيانات سيصبح نقطة تحول لنا |
Sorun şu ki bu ciddi zarara neden olabiliyor. | TED | المشكلة تتمثل بأن هذا التوجه قد يلحق الأذى الحقيقي. |
Hatta, onları arayıp isteğimizin bu olduğunu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أتعرف؟ أريدك أن تتصل بهم وتخبرهم بأن هذا هو ما نريده |
Aklımın karıştığını farz et. İstediğinin bu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | حسناً , تصورني وأنا محتارة ظننت بأن هذا ما تريده |
Bazılarımız kaderinin bu olduğuna inanır ve üstünde fazla durmaz. | Open Subtitles | والبعض الآخر يعتقد بأن هذا قَدرُة و عليه الرحيل. |
Gerçekten istediği şeyin bu olduğundan emin değildim. | Open Subtitles | لكنني لم أكن متيقناً حقاً بأن هذا ما تريدُه |
Bir ara "yaşam atılımı" diye bir şey sayesinde yaşadığımızı sananlar vardı; ki biz Böyle bir şey olmadığını biliyoruz. | TED | حسناً, أنت تعلم الناس كانت تعتقد أنه كان هناك قوة حياة للعيش. نحن الآن نعلم بأن هذا غير صحيح مطلقاً. |
Lütfen bir şeyler öğrendiğini ve her şeyin boşuna olmadığını söyle. | Open Subtitles | رجاء اخبريني انتِ تتعلمي شيئ ما بأن هذا ليس عديم الجدوى |
Dedigine göre bu sadece daha da zorlaştırırmış... gitseydik de, o gelmezdi zaten. | Open Subtitles | .. يقول بأن هذا سيصعب الأمور عليه و إذا ذهبنا لرؤيته .. لن يرانا على أي حال |
Sarah, Bunun her ikinizin de istediği bir şey olduğunu sanıyordu. | Open Subtitles | هي تعتقد بأن هذا كان شيئاً أردتماه دائماً |
İstediğimin bu olmadığını söylememin faydası yok. Öyle zorsun ki. | Open Subtitles | لا جدوى من القول بأن هذا ليس ما أريده ، أنتِ صعبة المراس |