Hala enkazın ayıklanmasını ve bu böceklerin arkalarında bırakacakları güzellikleri bekliyorum. | Open Subtitles | لا أزال بإنتظار هذه الحشرات حتّى تنتهي بشيء جيّد هل الد. |
Araca bindi. Emirlerinizi bekliyorum. Tamam. | Open Subtitles | يدخل إلى المركبة , أنا بإنتظار التعليمات , حوّل |
Böyle bir mola için bekliyoruz. | Open Subtitles | منذ أن عرفت ماذا يسمون لقد كنت بإنتظار هذا لفترة |
Emirlerinizi bekliyoruz. - Ne yapacağız? - Komutanlık'tan cevap yok. | Open Subtitles | إن العدو يقترب بسرعة بإنتظار الأوامر أيها الجنرال ماذا سنفعل ؟ |
Sımsıkı bağlanıp ağzının tıkaçla kapatılmasını bekliyor. | Open Subtitles | جلس هناك بإنتظار . ان يتم تقييده وتكميمه |
Tanrı'nın planlarının arasında doğaüstü bir şeyler olmasını bekliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت بإنتظار علامة خارقة للطبيعة .من خطة الإله لك |
Birini bekliyorum. Havuzun yanında olacağım. | Open Subtitles | أنا بإنتظار أحد ما، سأخرج إلى حوض السباحة |
Bana katılmanı isteyemem. Sana söyledim. Birini bekliyorum. | Open Subtitles | لا يمكنك مرافقتي، أخبرتك أني بإنتظار أحد ما |
Daha fazla detay için emniyet tabibinin raporunu bekliyorum. | Open Subtitles | إني بإنتظار تقرير الطبيب الشرعي لمزيد من التقاصيل |
Daha fazla detay için emniyet tabibinin raporunu bekliyorum. | Open Subtitles | إني بإنتظار تقرير الطبيب الشرعي لمزيد من التقاصيل |
Başkanın yorumlarını almak için canlı yayında bekliyoruz. | Open Subtitles | ونحن على الهواء مباشرة بإنتظار تعليقات الرئيس |
Gazetecinin tutuklanma sebebine dair resmî bir açıklama bekliyoruz. | Open Subtitles | مازلنا بإنتظار تقرير رسمي لمعرفة سبب اعتقال هذه المراسلة |
Neymiş o, Gomie? Senin o ünlü mavi metamfetaminden bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن بإنتظار رؤية الميث الأزرق المشهور الذي تعرفه |
Ve altı ay içinde, yargıcın önünde durup, ...hayatını geri kalanını içeride geçirmeni sağlayacak suçlara ilişkin kararı bekliyor olacaksın. | Open Subtitles | وخلال ستة شهور أنت ستقف أمام القاضي بإنتظار تلك الجرائم البشعة الكفيلة بإبقائك خلف القضبان لبقية حياتكَ |
Bine yakın isçi senin karar vermeni bekliyor... Odie! Sakin ol tamam mı? | Open Subtitles | ـ لديك آلاف العمّال بإنتظار قرارك ـ اهدأ الآن أودى |
Kraliyet aileleri nişan yüzüklerini bekliyor. Güvenli olarak tutuyorsun dimi? | Open Subtitles | الأسرة الحاكمة بإنتظار عقد النكاح لابد أن نكون حذرين . |
Çünkü sana söylüyorum: Bu anı uzun süredir bekliyordum. | Open Subtitles | لأنّني أؤكد لكِ أنّني كنتُ بإنتظار هذهِ اللّحظة مُنذ وقت طويل. |
Sanki bu çocuklar bir şey bekliyorlar. | Open Subtitles | الأمر أشبه و كأن هؤلاء الأطفال بإنتظار شيء |
Tamam, geçit odasına geliyorum ve yeni emirleri bekleyeceğim. | Open Subtitles | لتعد جميع الفرق إلى غرفة البوابة بإنتظار تعليمات أخرى |
Hayatım, kendilerine örnek olacak bir refakatçi bekleyen bu zavallı kızlara ve sana esas ben yardımcı olayım. | Open Subtitles | عزيزتي، أنا التي ستساعدكِ وهؤلاء المسكينات، والفتيات اليتيمات اللآتي حصلتِ عليهنّ بإنتظار قدوة إيجابيّة |
Senden mesaj bekliyordu, ben elçi oldum. | Open Subtitles | كان هناك بإنتظار رسالة منكَ، وكنتُ الرسول. |
İnsanoğlunun benim hatalarımı tekrarlamadığı... ve zulmün gelişmesine izin vermediği zamana kadar beklemek zorundaydım. | Open Subtitles | كان على أن أنتظر البشر حتى ـ ـ لا يكرروا خطئى بإنتظار إنتشار الإستبداد |
Olası düşman ajanı ile temas halinde olunacak. Komut bekleniyor. | Open Subtitles | إرسال بشأن عميل محتمل للعدو بإنتظار الأمر |
Ve bu hafta sonu onun evinin olduğu apartmanın önünde bekledim. | Open Subtitles | بعد ظهر اليوم انتظرت بخارج مبنى المرأة بإنتظار خروج الحاضنة |
Bu çocuğun doğru şeyi yapmasını bekleyerek kimseye bir iyilik yapmıyorsun. | Open Subtitles | لكنك لا تخدم أحداً هنا بإنتظار الفتى أن يقوم بالشيء الصحيح |
Sonra saatin artık çok eskidiğini ve ağırlığı kesip sallanmayı durduracak güçte birini beklediğini söyledi. | Open Subtitles | ثم قال: الساعة شاخت كثيراً بإنتظار أحدٌ قويٌّ بما فيه الكفاية لقطع ذلك الثقلِ ليوقف التأرجح. |
Çok tuhaf. Bu insanlar sanki bunun olacağını beklediklerini söyler gibiydi. | Open Subtitles | جيد يبدو أنهم كانوا بإنتظار حدوث هذا |