Basın seni bir canavara çevirdi çünkü gerçeği önemsemiyorlar. Tek ilgilendikleri eğlence. | Open Subtitles | ،الإعلام يظهرك كالوحش لأنهم لا يهتمون بالحقيقة كل ما يهمهم هو التسلية |
Herşeyi denedik. Wolf'un gerçeği itiraf etmesi için bir ordu lazım. | Open Subtitles | حاولنا كل شيء يجب أخذ جيش للحصول على ولف ليعترف بالحقيقة |
Anlamıyorum bana gerçeği söylemeyecek bir adamla nasıl beraber olabilirim.. | Open Subtitles | أنا لا أفهم كيف أكون مع شخص لا يخبرني بالحقيقة |
sana bir soru soracağım. Ve bana doğruyu söylemene ihtiyacım var. | Open Subtitles | ماغي , أريد أن اسألك سؤالاً و أريدك أن تخبريني بالحقيقة |
Bahar katalogumda baş model olmak istiyorsan doğruyu söylesen iyi olur. | Open Subtitles | اذا كنت تريد العرض في كاتلوج الربيع من الأفضل اخبارنا بالحقيقة |
Sözlü ironi ise, bir şey söylerken Aslında bunun tam tersini kastetmektir. | TED | المفارقة اللفظية هي عندما يقول شخص شيئا ، ولكنه بالحقيقة يقصد عكسه. |
gerçekleri kayda geçirdiğimde, kimse artık bunu bize karşı kullanamayacak. | Open Subtitles | حالما اعترف بالحقيقة لن يجد أحد ممسكاً علينا بعد الآن |
- Hayır. Cidden yapmaya başlaman gereken şey bize gerçeği anlatman. | Open Subtitles | ما عليك حقاً ان تبدأ في القيام به هو اخبارنا بالحقيقة |
Onlara, senin ve babanın verdiği hediyeler ve acılar hakkında gerçeği anlatmamı hakediyorlar. | Open Subtitles | أنا أدين لهم بالحقيقة عنك و عن مخططات والدك .. الأذية التي أحدثتها |
Yanılıyorsun. Aileme kendim hakkındaki gerçeği söyleyememek kimseye benden daha fazla acı vermiyor. | Open Subtitles | أنت مُخطئ، عدم قدرتي على إخبار عائلتي بالحقيقة لا يؤلم أحد قدرما يؤلمني |
'Ne gördüğümü biliyorum ve MI5'in bizimle gerçeği paylaştığına bir an olsun inanmıyorum.' | Open Subtitles | أعرف ما رأيته ، ولا أعتقد أبداً بأنّ الاستخبارات البريطانية قد أخبرتنا بالحقيقة |
Tamamen yalnız, kendi bedenime hapsolmuş şekilde hayatımın geri kalanını geçirecek olduğum acı gerçeği beni sarsmıştı. | TED | صٌدمت بالحقيقة القاسية بأنني سأقضي بقية حياتي عالقاُ داخل نفسي . وحيد تماماً. |
Bu eğlenmek için çirkin ya da kinayeli olacaksınız anlamına gelmez, bu, mevcut çirkin gerçeği konuşursunuz demektir. | TED | هذا لا يعني إنه لا يكمن أن تستمتع بل تعني أن تتحدث بالحقيقة القبيحة |
Artık dürüst bir adam olduğundan dolayı doğruyu söyleyip senin maskeni düşürecekti. | Open Subtitles | و بما أنهُ كان شخصاً صادقاً فهو كان سيقر بالحقيقة و يكشفكَ |
Neden yetişkinler gibi hareket etmeyi ve ona sadece doğruyu söylemiyoruz? | Open Subtitles | حسناً , ماذا لو أننا تصرفنا كناضجين ونخبرها فقط بالحقيقة ؟ |
Onun anısına saygısızlık etmek istemem ama lütfen, bana inanmalısın. doğruyu söylüyorum. | Open Subtitles | لم أكن لأهين ذكراها، لكن رجاءً، عليك أن تصدقني، أنا أخبرك بالحقيقة |
Aslında davayı düşürsen daha akıllıca olur. Burada bekle bir dakika. | Open Subtitles | بالحقيقة انه يبدو اقل صعوبة اذا انت تحركتي الى الاستقالة الفورية |
Güzel, çünkü Aslında oturma odasının da biraz değişikliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | جيد . لأنني كنت أفكر بالحقيقة أن غرفة الجلوس بحاجة لبعض الإثارة |
Tatlım Aslında ben partiye gelemedim, sabah biraz boğazım ağrıyordu da. | Open Subtitles | بالحقيقة لقد قررت ان لا اذهب الى الحفلة لان حنجرتي تالمني |
O yüzden, gerçekleri söylüyor olabileceğimiz ihtimalini düşünmeye başlasan iyi edersin. | Open Subtitles | لذا ربما عليكِ البدء في النظر إلى الأمكانيات إننا نخبركِ بالحقيقة |
Yapamam. gerçekten Tanrı değilim. Sadece jüri görevinden yırtmak için deli rolü yapmıştım. | Open Subtitles | لا استطيع فأنا لست الهاً بالحقيقة لقد كنت دعي ذلك كي اهرب بنفسي |
Çünkü eğer doğru söyleseydin sana bir günlük klinik işi verecektim. | Open Subtitles | لإنك إذا أخبرتني بالحقيقة.. كنت سأعطيك يوم واحد للعيادة هذا كذب |
O yüzden beni senden zorla öğrenmek zorunda bırakmadan neden doğruları söylemiyorsun? | Open Subtitles | لذا لمَ لا تخبرني بالحقيقة حتى لا أضطر إلى إخراجها منك بالقوة؟ |
Hatta bir daha asla evlenmek istemediğini söylemiştin! | Open Subtitles | بالحقيقة, لقد اخبرتني انك لا تريد الزواج مجدداً ابداً |
Aslına bakarsanız, buraya dün gece bir cinayet işlendiği için geldik. | Open Subtitles | بالحقيقة نحن هنا بسبب حصول جريمة قتل هنا البارحة جريمة قتل؟ |
Görmüyor musunuz? Bu sizin bilinçaltınız. gerçekte, bilinçaltı fanteziniz. | Open Subtitles | الا ترى انه اللاوعي لديك يستبدل الوهم بالحقيقة |
İşin doğrusu nedir, Teğmen? Binayla mı, binayı yapanla mı ilgilisiniz? | Open Subtitles | أخبرني بالحقيقة هل أنت مهتم بالمبنى أم البنائين ؟ |
Ben gerçekle ilgileniyorum, ama sen, önyargılı bir taraftara dönüşmemi istiyorsun. | Open Subtitles | أنا لا أبالى إلا بالحقيقة ولكنك تريد دفعى كى أنحاز إليك |
Bu Gerçek onu o kadar etkilemiş ki atından düşmüş. | Open Subtitles | كان مغرقا ً بالحقيقة لدرجة أنه وقع من على حصانه |
Hepimiz omuz omuza olmak zorundayız Amerika... silahlarla değil.. gerçeklerle.. | Open Subtitles | يجب علينا أن نسلح أنفسنا أمريكا ليس بالبنادق ولكن بالحقيقة |
Sana vurmaya başladığım an, gerçeğe olan ilgim yok olmuştu. | Open Subtitles | لقد فقدت اهتمامي بالحقيقة عند اللحظة التي بدأت أهزمك بها |