| Acil bir durumda nefes borusunu bir et bıçağıyla açabilirim, efendim. | Open Subtitles | أنا فقط تَعلّمتُ إداء الشق الحنجري بحالة الطوارئَ بسكين خشبي سيدي |
| Bir süre önce aynı durumda olan bir eleman vardı. | Open Subtitles | ..بالطبع، أتدري، منذ مدة جائني شخص هنا بحالة .مثل حالتك |
| Hayati durumu kritik, ancak stabil ve hastanede kontrol altında tutuluyor. | Open Subtitles | وكان فى حالة حرجة ولكنه الأن بحالة مستقرة بإحدى مستشفيات المنطقة |
| Kashani Bey, Musavi Bey'in sağlık durumu hakkında bilginiz var mı? | Open Subtitles | سيد كاشانى , هل أنت علم علم بحالة السيد موسوى ؟ |
| Burada olmana sevindim Cole. Dostumuz şerif, pek iyi değil. | Open Subtitles | سعيد لوجودك هنا ، كول صديقنا الشريف ليس بحالة جيدة |
| Kahveden vazgeçmem gerekse, berbat halde olurum. Büyük bir bağımlılığım var. | Open Subtitles | سأكون بحالة مريعة إن تخليت عن قهوتي لدي إدمان كامل عليها |
| Bence, ağır iş makinelerini, güvenliği, bir fabrikanın durumunu, donanımlarınızı hissetmek, işe yarayacağı noktalardan birisi. | TED | مثلا الآليات الثقيلة والأمن تعي بحالة المصنع وبحالة معداتك، في هذا المسار سيكون نجاحه المشروع. |
| Bilmiyorum. 6 yıldır ölü olduğu sanılan bir ceset için şaşılacak derecede iyi durumda. | Open Subtitles | إنها جثة بحالة مدهشة يفترض أنه مات منذ 6 سنوات |
| İki kaburga kemiğin kırık, kıkırdak doku ise berbat durumda. | Open Subtitles | لديك ضلعان مكسوران وغضروفك بحالة سيئة. ومن يدري مماذا تعاني أيضاً؟ |
| Neden bana itaat etmiyor? Bağırsaklarımın korkunç durumda olduğunu biliyor. | Open Subtitles | لماذا هي تعصيني هي تعرف أن زبديتي بحالة مزرية |
| Bayan Bennet! Hoş sefalar getirdiniz! Bayan Bennet'i tahmin ettiğinizden kötü bir durumda bulmamış olmanızı umarım. | Open Subtitles | سيدة بنيت مرحباْ بك, أتمنى ألا تكونى قد وجدت الآنسة بنيت بحالة سيئة |
| Tek kelimeyle mükemmel, aynı zarif zanaatkârlık her parça orijinal bir antika ve hepsi de harika durumda. | Open Subtitles | رائع، ببساطة رائع نفس المهارة الحرفية كل قطعة عبارة عن تحفة أثرية اصلية وكلها بحالة رائعة |
| Kötü durumda. Görecekleriniz konusunda sizi uyarmak istedim. | Open Subtitles | إنه بحالة صعبة, أريد أن أحذرك فقط أن ما سترينه |
| Kalp nakil hastasının durumu hakkında bir şey biliyor musunuz acaba? | Open Subtitles | كنت أتسائل إن كنت على علم بحالة عملية زرع القلب للمريض؟ |
| Kalp nakil hastasının durumu hakkında bir şey biliyor musunuz acaba? | Open Subtitles | كنت أتسائل إن كنت على علم بحالة عملية زرع القلب للمريض؟ |
| 40 yaşındaki bir Kalıcı Bitkisel Yaşam durumu hastasının bu bilinçsizlikten yaşama dönme şansı çok az ile hiç arasındadır. | Open Subtitles | فرصة المريض الذي يعمر 40 عام في مريض يصاب بحالة الخمول الدائمة لسيستعيد وعيه هي قليل جدا جدا الى لاشئ |
| Geçen sefer işler pek yolunda gitmedi. Ama artık işleri rayına koydum. | Open Subtitles | لم ينجح الأمر المرة الماضية ما أقصده هو أنني بحالة جيدة الآن |
| Bu görevi sonsuza dek yapamayacağımı biliyorum ama bu bölümü ilk aldığım günden daha kötü bir halde asla bırakmam. | Open Subtitles | أدرك أنّـي لا يمكنني مواصلة عملي إلى ما شاء الله ولكنّي سأصبح ملعونة إن تركت القِسم بحالة أسوأ مِمّا تسلّمته |
| Hava durumunu bile doğru bilemediler. | Open Subtitles | حتى انهم لا يَستطيعونَ التنبؤ بحالة الطقس بشكل صحيح |
| Eğer dişsel bir acil durum için ofisime gelmemişlerse, onlarla tanışamıyorum. | Open Subtitles | ما لم يدخلوا إلى عيادتي بحالة طارئة للأسنان فأنا لن ألتقيهم |
| Mary pek iyi hissetmiyor. Bebekle beraber evde kalacağız. | Open Subtitles | مارى ليست بحالة جيدة سوف نمكث فى المنزل مع الطفل |
| Benim düştüğümü görmeye geliyorsunuz; ama ben iyiyim. | Open Subtitles | ليس هذه المرة أيها السادة المصورين. اعتقدتم أنني سأسقط ولكني بحالة ممتازة. |
| Bir parti vardı. Basketbol takımı içindi. Gerçekten berbat durumdaydı. | Open Subtitles | كان هناك حفلة لفريق كرة السلة، كان بحالة سيّئة جدّا |
| Çünkü hamile bir kadını ameliyat edeceğiz ama durumun hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لأنني على وشك إجراء جراحة لامرأة حبلى ..وليس لديَّ فكرة إن كنتِ بحالة |
| Diğer çocuk ertesi gün gayet iyiydi, bence her şeyden çok zedelenen, çocuğun gururuydu. | TED | في اليوم التالي كان الطفل الآخر بحالة جيدة، أظن أن كبرامته هي التي جُرحت أكثر من أي شيء. |
| Ben deliyim, her şey benim suçum ailem berbat hâlde ve hiçbir şey senin suçun değil. | Open Subtitles | أنا طائشة و كل شىء خطأى. و عائلتى بحالة مذرية ولا شىء على الإطلاق خطأك. |
| Tamam. Şimdi, bu tarafta acil durumlarda çıkışa daha yakınım. | Open Subtitles | حسنًا، بهذه الناحية، أنا أقرب للمخرج بحالة وجود أي طوارئ |