Evet Ama bu sadece, benim yerime onun üstündeyken uyuyakalıyordu demek. | Open Subtitles | نعم , لكن ذلك يعني فقط أنه نام معها بدلاً مني |
Benim yerime iki milyonu almasına izin veremezdim. Onu vurdum. | Open Subtitles | لم أسمح لها بأخذ المليوني دولار بدلاً مني فقمت بقتلها |
Bu İngiltere'nin ittifaklarını Roma'nın kontrolü yerine kendi kontrolü altına alması için gerekliydi. | TED | وكان من الضروري لإنجلترا أن تجلب شؤونها تحت سيطرتها الخاصة بدلاً من روما. |
Onlar, ahenkli melodileri dinlemeyi uyumsuz melodileri dinlemeye tercih ederler. | TED | هم يحبون الاستماع إلى الألحان المتناغمة بدلاً من الألحان النشاز. |
Ama onun yerine, insanlar yanımdan aceleyle geçti ve beni görmezden geldi. | TED | ولكن بدلاً من ذلك، واصل الناس طريقهم على عجل وتظاهروا بعدم رؤيتي. |
Geçmiş veya şimdiki zamandan ziyade, bilişsel retorik geleceğe odaklanır. | TED | بدلاً من الماضي أو الحاضر، يركزُ الخطاب الاستشاري على المستقبل. |
Ancak sadece hayatındaki zorlukların acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine... | TED | ولكن بدلاً من مساعدة هذه الفتاة التي كانت تعاني من مصاعب في حياتها |
Ama, benim yerime oraya sen gidersen işe falan yaramayacak, tamam mı? | Open Subtitles | و لكن اذا ذهبت إلى هناك بدلاً مني لن ينجح الأمر، حسناً؟ |
Aslında seni seçmesini istemedin "benim yerime" seni seçmesini istedin. | Open Subtitles | لمْ تريدينه أن يختاركِ بل أردتِه أن يختاركِ بدلاً مني. |
Kendi kavgalarımda benim yerime savaştığın mesajını verdiğin için de özür dileyecek misin? | Open Subtitles | وهل ستعتذرين ايضاً بإرسالك أنني احتاج لك لتساعديني في خوض منازلاتي بدلاً مني؟ |
Bu hafta sonu benim yerime SAT sınavına girme şansın var mı acaba? | Open Subtitles | هل هناك مجال أن تقدم إختبارات قبول الجامعة بدلاً عني نهاية هذا الأسبوع؟ |
Sadece daha aptal oldukları için onların yerine benim düşünmem gerekiyor. | Open Subtitles | فقط أنهم أكثر غباءاً منى لذا وجب على التفكير بدلاً منهم |
Bağıran bir kadın tarafından zorlanması yerine onu durdurmak için gönlünü alabilirdin. | Open Subtitles | كان بمقدورك أن تقنعه بالتوقف بدلاً من أن تتركه يغرق بصراخ النساء. |
Ben çok merhametli olduğum için... seni bu masa kadar bir kayanın üzerine terkedeceğim... gemimi senin beyninin parçaları ile kirleteceğime. | Open Subtitles | وحيث أَننى مُحسنة جداً أنا سأتركك على صخرة بحجم هذه المنضدةِ بدلاً مِنْ أنْ انثر أدمغتَكَ عبر حاجزِي ، كما تَستحقُّ |
Köyünde bir gün daha geçirmektense bu yolda ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفـضـّل أن أمـوت بدلاً مِن المـُخـاطرة بـالبقـاء فـي قريتـك يـومـاً واحـداً. |
İnsanlar şu anda 50 doları almayı bir ay beklemeye yeğliyor, Ama bu karar çok uzak gelecekte değilse. | TED | لدينا النزعة نحو إختيار 50 دولاراً الآن بدلاً عن الإنتظار لشهر، لكن ليس اذا كان القرار بعيداً في المستقبل. |
Dışarıdaki dünyanın içinden ziyade, oyunun bağlamında zihinlerinin nasıl çalıştığını anlayın. | TED | افهموا كيف تعمل عقولهم بدءً من سياق اللعبة نحو الخارج بدلاً من البدء بالعالم الخارجي نحو الداخل. |
Bunun yerine, diğer birçok insanın da hikayelerini anlatabilmelerini sağlayacak araçlar ortaya atmayla ilgileniyorum, dünya üzerindeki tüm insanlar yani. | TED | بدلاً عن ذلك، أنا مهتم ببناء أدوات تسمح لعدد كبير من الناس الآخرين ليرووا قصصهم، ناس من كل أنحاء العالم. |
Zombi değil de bir su hayaleti gördüğünü söylemiştin değil mi? | Open Subtitles | بدلاً من الزومبي، أنتِ قُـلتِ أنكِ رأيتي شبح مياه أليس كذلك؟ |
Bazen,halk arasında müstehcen vücut hareketlerini tercih etmen, aleni ifade etmenden daha iyidir | Open Subtitles | أحياناً أجد أن من الأفضل إستخدام الإشارات في العلن بدلاً من العبارات العلنية |
Bunu yakacaktınız Ama sonra karınız sizin yerinize yapmayı teklif etti. | Open Subtitles | كنت ستقوم بحرقها ولكن زوجتك عرضت عليك القيام بهذا بدلاً منك |
Karımın yerinde senin gibi bir kadın olsaydı, tüm Avrupa'yı işgal ederdim. | Open Subtitles | لو كان لدى امراة مثلك بدلاً من زوجتى، كنتُ لأغزو أوروبا كلها. |
Bana saldırmak yerine, öfkeni aslında kızgın olduğun kişiye yönlendirsen daha iyi olur. | Open Subtitles | ربما بدلاً من التهجم علي يجب أن توجه غضبك على الشخص الذي أغضبك |
Benim bölgemin başsavcısının, amirimin ve yargıçların yardımı ve yönlendirmesi ile insanların hayatlarının mahfedilmesi yerine değiştirilmesi adına, savcıların gücünü öğrenmiş oldum. | TED | على طول الطريق، وذلك بمساعدة وتوجيه المدعي العام في المقاطعة ببلدي، مشرفي والقُضاه، تعلمت مسؤولية المدعي في تغيير الحياه بدلاً من تخريبها. |
İnsanlar yitirdikleri küçük ev hayvanlarının yerini bunlarla değiştirmek istediler. | Open Subtitles | البشر يريدون حيوانات منزلية أليفة بدلاً عن تلك التي فقدوها |