Bu oldukça tartışmasız bir açıklama olmalı, özellikle bu dinleyici kitlesi için. | TED | لا بد أنه تصريح لا خلاف عليه تمامًا، بالتحديد أمام هذا الحضور. |
Lanet olsun. Bir yerlerde olmalı. Tam önümüze doğru döndü. | Open Subtitles | تباً، لا بد أنه بمكان ما هنا لقد استدار أمامنا |
Pek değil. Bak, bir cep telefonu olmalı, değil mi? | Open Subtitles | ليس تماماً، اسمعي لا بد أنه معها هاتف خلوي، صحيح؟ |
Bütün bu sefalet en çokta bayan Schermerhorn'u tedirgin ediyor olsa gerek? | Open Subtitles | رؤية كل هذا الفقر لا بد أنه مقلق لكِ يا سيدة شرمهورن؟ |
Buralarda yenisiniz diye herhalde! Sizi memnun etmek için böyle yaptı! | Open Subtitles | لا بد أنه بسبب أنك جديد هنا والأرض تفعل ذلك لتسعدك |
Muhtemelen başka çocuğu yoktur. Seni sevmek zorunda. | Open Subtitles | ربما كان يظن بأنه لن ينجب أبداً لا بد أنه كان يحبك |
Lanet olsun. Bir yerlerde olmalı. Tam önümüze doğru döndü. | Open Subtitles | تباً، لا بد أنه بمكان ما هنا لقد استدار أمامنا |
Pek değil. Bak, bir cep telefonu olmalı, değil mi? | Open Subtitles | ليس تماماً، اسمعي لا بد أنه معها هاتف خلوي، صحيح؟ |
10 yaşındaki çocuklar kalp krizi geçirmezler. Bir hata olmalı. | Open Subtitles | الأطفال بالعاشرة لا يصابون بأزمات قلبية لا بد أنه خطأ |
Kendini onlara açmış olmalı veya onları içeri almayı seçmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه فتح نفسه لهم أو إختار السماح لهم بالدخول |
Bunu normal bir posta ile yapmayacağına göre burada bir hayalet olmalı. | Open Subtitles | وبما أنك لم تعمل عبر البريد العادي فلا بد أنه بريد خفي |
Gizli bir yeri olmalı, depo odası gibi bir yer. | Open Subtitles | لا بد أنه امتلك مخبئاً، مساحة تخزين في مكان ما |
İhanet konusunda oldukça güvenli hissetmiş olmalı çünkü eline kan bulaşmıştı. | Open Subtitles | لا بد أنه كان واثقًا من هذا لأنه يمسك عليه أسرارًا |
Ve sırrının ortaya çıkacağını sezmiş olmalı çünkü adam ortalıktan kayboldu. | Open Subtitles | و لا بد أنه أدرك أنه اقترب اكتشافه أيضاً لأنه مختفي. |
O kadar uzun süre sevdiğin birinin evlenmesini görmek zor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه من الصعب رؤية فتاة أحببتها لفترة طويلة تتزوج. |
Altın olarak ağırlıkları kadar değerleri olmalı. Hep bu kadar cömert misin? | Open Subtitles | لا بد أنه يساوي وزنه بالذهب هل أنت دائماً بهذا الكرم؟ |
Sanki evinde gibisin, nerede olursan ol. Harika bir duygu olmalı bu. | Open Subtitles | . تبدين كأنك في البيت ، أينما كنت . لا بد أنه شعور رائع |
Yumruğunu üç kişi birden açamadılar. İçinde bir şey tutuyor olmalı. | Open Subtitles | ثلاثة رجال عجزوا عن فتح قبضته، لا بد أنه كان يضع شيئاً فيها |
Yumruğunu üç kişi birden açamadılar. İçinde bir şey tutuyor olmalı. | Open Subtitles | ثلاثة رجال عجزوا عن فتح قبضته، لا بد أنه كان يضع شيئاً فيها |
Adamım bu kadar yükü tek başına sırtlaman zor olsa gerek. | Open Subtitles | إن هذا لا بد أنه قاسياً من وراء ظهرك تحمل عدم أنانيتك لما حواليك |
Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Yanlış yere geldim herhalde. | Open Subtitles | انظر, أنا آسف لإزعاجك لا بد أنه لدي المكان الخاطئ |
Muhtemelen erkek çocuğu olmayacağını düşünüyordu, yani seni sevmiş olmalı. | Open Subtitles | ربما كان يظن بأنه لن ينجب أبداً لا بد أنه كان يحبك |
Öğlen yediğim Pasta primaverada bir şey vardı herhâlde. | Open Subtitles | لا بد أنه كان هناك شيئاً في أوراق المعكرونة التي تناولتها على الغداء |
Göründüğü zaman SGC'de çıldırmış olmalısınız. | Open Subtitles | لا بد أنه بدا كمجنون عندما ظهر في قيادة اس جي |
Mutlaka şöyle düşündüğün zamanlar olmuştur: | Open Subtitles | أعني، لا بد أنه كان هناك مرات، عندما اعتقدتِ |
Ve kıtamızda artan bir güvenin, hızlı bir değişimin olduğu bir dönemde yaşadığının farkında olmalıydı. | TED | ولا بد أنه كان يدرك أنه كان يعيش خلال فترة التغير السريع، والثقة المتنامية في قارتنا. |