ويكيبيديا

    "بذات" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Aynı
        
    • aynısını
        
    • eşit
        
    • benliğe
        
    Yani Fosbury Flop, spor tarihindeki Aynı zamanda büyük bir geriye atılım olan belki de tek büyük ileri atılım. TED بالتالي، قد تكون شقلبة فوسبوري في تاريخ الرياضة قفزة كبيرة إلى الأمام، ولكنها أيضاً بذات الوقت، قفزة كبيرة إلى الوراء.
    Aradan 40 yıl geçti ama medya hala Aynı şeyi yapıyor. Open Subtitles كان ذلك منذُ 40 عاماً و الإعلام مازال يقوم بذات الأمر
    Sonunda hepsi Aynı görünür. Sonrada dünya zorlukla gözlerini yumar. Open Subtitles بالنهاية تبدوا جميعاً بذات الهيئة، والعالم لا يكاد يأبه لشيء.
    Başta ne demek istediğini anlamamıştım ama buraya gelince aynısını hissettim. Open Subtitles طوال الوقت لم أعلم ما يعنيه لكن مع قدومي هنا أشعر بذات الشيء أليس هذا غريباً؟
    Acıdan ve zevkten eşit oranda keyif alırdı. Open Subtitles مسببة الألم والسرور بذات السوية من اللّذة
    Eğer Aynı berbere gidiyorlarsa ya da Aynı gün doğmuşlarsa, Open Subtitles إن ذهبا إلى ذات الحلاق أو حظيا بذات يوم الميلاد،
    Gereksiz farklılıklarımızı kenara koyarsın çünkü sonuçta ikimiz de Aynı şeyi istiyoruz. Open Subtitles ،ضع فروقاتنا التافهة جانباً ،لأنه في نهاية اليوم ،سيرغب كلانا بذات الشيء
    Anlatmaya çalıştığım, bir şeyin Aynı anda iki farklı yerde olacağını düşünmek kulağa saçma gelebilir fakat bu kavramı siz geliştirdiniz, böyle doğmadınız. TED اعني انه من الغرابة ان نتخيل فكرة ان يتواجد امرين في مكانين بذات الوقت ولكننا لم نولد بهذه " البديهية " نحن تعلمناها
    Onun gibi görünen ya da onun gibi hissettiren bir şey bulabirsiniz ama Aynı şeyi yerine koyamazsınız. TED فانت يمكن الحصول على منتج يشببها تماماً .. ولكن لن تشعر بذات الشعور تجاهه ولايمكن ان تسترد ذلك المنتج ان فقدته
    Ve bazı konuştuğum insanlar hayatlarında hiç film seyretmemiş ya da sinemaya gitmemiş olanlar bunu Aynı şekilde algılamıyorlar. TED وبعض الاشخاص الذين تحدثت معهم الذين لم يذهبوا الى السينما او المسرح لم يشعروا بذات الشعور كما أولئك
    ve içinizde gerçekleşenle nerdeyse Aynı hızda. Hata düzeltme ve bazı diğer şeyleri göstermedim. TED وان مايحدث في داخل اجسامكم يحدث تقريبا بذات السرعة التي تم عرضها لقد تركت اعطاب نقاط الاتصال و بعض الامور الاخرى
    Erkeklerin yanı sıra kadınlarda Aynı silahları kullanarak avlandı ve savaştı. TED فقد حاربت النساء ومارسن الصيد جنبا إلى جنب مع الرجال و بذات الأسلحة.
    Asla yavaşlamıyor. Bu sekme olmadan Aynı hızla koşamaz. TED تستطيع الجري بذات السرعة بدون حتى ذلك الجزء
    dediler. Evimizi polis karakolu ile Aynı renge boyadınız." TED قمتم بطلاء منازلنا بذات اللون الذي يطلى به مركز الشرطة
    Ve bana hangi listeyi getirirseniz getirin, Aynı şeyi yaparak orada olmayan bir ondalıklı sayı üretebilirim. TED وبغض النظر عن القائمة التي ستعطيها لي، أستطيع أن أقوم بذات الشيء، وأقوم بتوليد أعداد عشرية غير موجودة في قائمتك.
    Aynı şeyi YZ ile de başaracağız. TED سوف نقوم بذات الأمر الآن باستخدام الذكاء الاصطناعي
    Bu yüzden, yeteneklerini toplumdaki bir ihtiyaca oranla nasıl geliştireceklerini ve Aynı zamanda kendi büyümelerini nasıl yönlendireceklerini düşünmeleri oldukça heyecan verici bir yol. TED لذلك هي من الطرق الممتعة فعلًا عندما كانوا يفكرون بكيفية جذب قدراتهم لملاقاة حاجات مجتمعهم ويوجهون نموهم بذات الوقت
    Kardeşinin peşinden gitti. Sanırım, ben olsam aynısını yapardım. Open Subtitles لقد ذهب خلف أخاه، أود الاعتقاد بأنني لكنت سأقوم بذات الأمر
    Kendine personeline uygulayacağın standartların aynısını uygula. Open Subtitles إلزم نفسك بذات المعايير التي تلزم بها طاقمك
    Gözlerimin içine bakıp dürüstçe bana aynısını söyleyebilir misin? Open Subtitles فهل يمكنك أن تنظر في عيني وتخبرني بذات الشيء صراحة؟
    Işıklar söndüğünde... her şey eşit. Open Subtitles عندما تنطفئ الانوار الكل يشعر بذات الشعور
    İşlevini yerine getiremeyen benliğim, benim olmayan, başka bir benliğe gerçekten bağlanabiliyordu. Ve bu o kadar iyi hissettiriyordu ki. TED ذاتي المضطربة كانت فعليا تندمج بذات أخرى لا أملكها. وكان لهذا شعور جيد.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد