Medyanın aramızda geçenleri öğrenmek için en ufak şansı varsa bunu yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لن اقوم بفعل هذا لو كان هناك احتمال أن تعرف وسائل الإعلام بشأننا. |
Bu işi bedava yapmaya başladığın anda kanatların çıkmaya başlar. | Open Subtitles | حينما تبدأ بفعل تلك الأمور بدون مقابل تنمو أجنحتك وقتها |
Biliyormusun beni gerçekten incittin Brian. Ve bunu bir daha yapmana izin veremem. | Open Subtitles | أنت جرحتني حقاً , براين ولا يمكنني أن أسمح لك بفعل ذلك مجدداً |
Ama aynı şeyi, başka kızlara da yapmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تسمحى لة بفعل هذا مع فتيات اخريات. |
Sadece bilmekle kalmıyor bu konuda bir şeyler de yaptı. | Open Subtitles | إنه لا يعلم فقط بل قام بفعل شيئ حيال ذلك |
Böyle yaparak sanki ona sembolik olarak "hoşça kal" diyorduk. | Open Subtitles | ربما رمزيا كقول الى اللقاء له في عقلي بفعل هذا |
Sana böyle cömert davranan birisine bunu yapmayı nasıl düşünürsün? | Open Subtitles | إذا كنت تفكر بفعل شئ كهذا بشخص كان كريماً معك |
65 yaşına bastıktan birkaç gün sonra keşfettiğim en önemli şey yapmak istemediğim şeyler için artık vakit harcayamayacak olmamdı. | Open Subtitles | أهم شيء اكتشفته بعد بلوغي الـ65 بأيام هو أنني لا يمكنني تضييع المزيد من الوقت بفعل أشياء لا أريد فعلها |
Bunu yapmak istememen için gerekçelerin olabilir ama annen çok bilge bir kadındı. | Open Subtitles | قد تكون لديك أسبابك لعدم رغبتك بفعل ذلك لكن أمك كانت إمرأة حكيمة |
Gençliğimde, 15-16 yaşlarındayken, diğer bütün gençler gibi, sadece neyi seviyorsak ve neye inanıyorsak, onu yapmak istiyorduk. | TED | حين كنت في عمر الخامسة عشر, مثل كل المراهقين، كنا نقوم بفعل الاشياء التي نحبها , ونؤمن بها. |
Ve sonra anladım ki ona bunu yapmaya vicdanım ermiyor. | Open Subtitles | و بعدها عرفت أن ضميري لا يسمح لي بفعل هذا. |
Ve en iyi yaptığımız şeyi yapmaya hırsızları pataklamaya devam ettik. | Open Subtitles | و القيام بفعل ما برعنا في عمله القضاء على الحثالة المجرمين |
Ayrıca Başkanın, son aşamaya gelindiğinde gerekenleri yapmaya gönüllü olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أعتقد أنّ الرئيسة راغبة بفعل ما يستلزم في نهاية المطاف |
Bay Diaz'ın bunu yapmana izin vermesi için ne tür bir saçmalık yaptın? | Open Subtitles | أي نوع من الهراء هو هذا كيف سمح لك السيد دياز بفعل ذلك |
Bunu yapmana izin veren kadınlara yazıklar olsun. | Open Subtitles | عار على أي امرأة تسمح لك بفعل هذا على أي امرأة تسمح لك بفعل هذا |
Ama aynı şeyi, başka kızlara da yapmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تسمحى لة بفعل هذا مع فتيات اخريات. |
Pekâlâ, kim yaptı ve mesajı neden yolladı? Nedeni şu. | Open Subtitles | من الذي يرغب بفعل هذا و لماذا أرسل تلك الرسالة؟ |
Unutulmayacak bir şey yaparak, sonsuza kadar minnettar kalınacak bir şey... | Open Subtitles | بفعل أشياء لا تنسي شئ سأكون ممتن لك به إلي الأبد |
Ama ikimiz de yapmayı planladığın şeye izin vermeyeceğimi biliyoruz. | Open Subtitles | لكننا نعلم أنني لن أسمح لك بفعل ما تخطط له |
Bir şeyi bir ayda yapmanı söylüyorsa muhtemelen yapması bir yıl sürüyordur. | Open Subtitles | ،إن أخبرك بفعل أمر خلال شهر .فإنّه على الأرجح يستغرق عامًا كاملًا |
Bunu gece yapar, 15 günlük aralarla üç ya da dört kere bunu bırakır. | Open Subtitles | تقوم بفعل ذلك أثناء الليل لتبيض ثلاث أو أربع مرات في فترة 15 يوماً |
Bugün aynen bunu yapmış olan bir düzine şirket sayabiliriz. | TED | نستطيع اليوم الاشارة إلى عدد من الشركات التي قامت بفعل ذلك تحديداً. |
- Üç haftadır eğlenceli bir şey yapmama izin vermiyorsun. | Open Subtitles | لم تسمحي لي بفعل أي شيء ممتع لمدة ثلاث اسابيع |
İkinci büyük eğilim yüzünden, evliliklerin daha dayanıklı olacaklarını bile düşünüyorum. | TED | حتى أنني أعتقد أن الزيجات ربما تصبح أكثر إستقراراً بفعل الإتجاه العالمي الثاني العظيم. |
Goodman her zaman yaptığını yapacak ve Hodgins bundan hoşlanmayacak. | Open Subtitles | قام جوودمان بفعل ذاك الشيء و هوديجنز لن يحب ذلك |
İnsanlar bunu hala yapıyor mu bilmiyorum. | TED | أنا لا أعرف إذا كان الناس لا يزالون يقومون بفعل ذلك. |
Sana söylediklerimizi yapacaksın, ve her şey yoluna girecek, değil mi? | Open Subtitles | ستقوم بفعل كل ماطلبناه منك، وكل شيء سيكون على مايرام، صحيح؟ |