O yüzden Atlantik City'e yalnız uçmanı istiyorum ve seninle orada buluşacağım. | Open Subtitles | لذلك أريدك أن تسافري لمدينة أتلانتيك بمفردك وعند رجوعي سأقابلكِ في المطار |
Hiçbir şart altında gece yalnız başınıza çalılığa gidip maceraya atılmak yok. | Open Subtitles | فى جميع الأحوال لا يجب أن تغامر بالخروج إلى المستنقع بمفردك ليلاً |
Böyle bir şeytanla hiç karşı karşıya gelmedin. yalnız gitmene gerek yok. | Open Subtitles | لم يسبق أن واجهت هذا النوع من الشر لا داعي للذهاب بمفردك |
Sorun şu ki, sigara içemediğinizde eğer tek başına pencereden dışarıyı seyrediyorsanız asosyal, arkadaşı olmayan bir ahmak oluyorsunuz. | TED | المشكلة هي عندما لا تستطيع التدخين. إن وقفت وحدقت خارج النافذة بمفردك فإنك أبله غير اجتماعي لا أصدقاء له. |
Bu işi orada tek başına halledebilecek misin dersin patron? | Open Subtitles | أتعتقد انه يمكنك القيام بهذا العمل بمفردك, يا زعيم ؟ |
Eğer seni yalnız bırakırsam gidip yine suya atlarsın, değil mi? | Open Subtitles | اذا تركتك بمفردك سوف تقفزين في الماء مرة آخرى, أليس كذلك؟ |
Hadi ama haftada iki gün yalnız kalabiliyoruz şanslı bir adamım. | Open Subtitles | هيا، تكوني لي بمفردك مرتين في اسبوع واحد أنا رجل مدلل |
...eve yalnız başına git. Bu neden seni rahatsız ediyor? | Open Subtitles | إذهب للمنزل بمفردك , حسناً فلماذا هذا العناء بحق الجحيم؟ |
Portland'da bir otel odasında tek başına, arkadaşsız, yalnız başına oturmak... | Open Subtitles | جالسا في غرفة فندق في بورتلاند بمفردك تماما، بلا أصدقاء، وحيدا |
Senin için yalnız olmanın ne kadar zor olduğunu düşünemedim. | Open Subtitles | لقد فشلت في التفكير كم هو صعب ان تكون بمفردك. |
yalnız kalınca onun bilgisayarındaki her şeyi buna yüklemeni istiyorum. | Open Subtitles | عندما تكون بمفردك أريد أن تُحّمل كل شيء من الحاسوب |
30 dakika içinde benimle tersanede buluş ve yalnız gel. | Open Subtitles | قابلني في باحة الزوارق السفليّة خلال 30 دقيقة، وتعالَ بمفردك. |
Seni onunla yalnız bıraksam içine sıçıp batırmazsın değil mi? | Open Subtitles | هل يمكننى أن أتركك معها بمفردك دون إحداث أية فوضى؟ |
İçeride onlardan bir ordu var. tek başına girmen imkansız. | Open Subtitles | هناك جيش منهم فى الداخل ومن المستحيل أن تدخل بمفردك |
Şunu bilmeni istiyorum ki tek başına yüzleşmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ولكن أريد منكي أن تعرفي لا يجب ان تواجهيه بمفردك |
Sürgüne gönderilmiş bir hâlde nehrin öteki kıyısından tek başına devrim yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك بدء ثورة بمفردك من منفى على الجانب الآخر من النهر. |
Lütfen kendi başına bir yere gitme. - Güvenli değil. | Open Subtitles | مهما أن فعلته , فلا تذهب لأي مكان بمفردك .. |
Prensesi kendin yakalayıp bütün ödülün üzerine konmayı düşünüyorsun! | Open Subtitles | تريد أسر الأميرة بمفردك حتى تحصل على المكافأة بأكملها |
Ama artık kendi başınasın. Unutma sen körsün, aptal değil. | Open Subtitles | لكن الآن أنت بمفردك لكن تذكّر أنك أعمى وليس غبيّاً |
Dışarıda çalışıyorsanız yani tek başınıza veya izole edilmiş yerlerde, sanki suçluymuşsunuz gibi çalışmanız demektir. | TED | إذا كنت تعمل في الخارج، يعني أن تعمل بمفردك أوفي أماكن معزولة، تماما كما لو كنت مجرما. |
İki gün önce yabancıydık ve şimdiyse benimle yalnızsın. | Open Subtitles | منذ يومين كنا غريبين عن بعضنا البعض و الآن أنت معي بمفردك في شقتي |
Bu sabah yanlız olduğunu biliyordum. Belki de daha kötü oldu. | Open Subtitles | لقد فعلت ما هو أسوأ ، لقد كنت أعرف أنك بمفردك هذا الصباح |
Hayır. Emin ol değildi. Geldiğimde yalnızdın. | Open Subtitles | كلّا، أؤكّد لك أنّه لم يكُن هنا، كنت بمفردك حين وصلتُ. |