Bence berabere değiliz evlat, çünkü biz bir tane canlı yakaladık. | Open Subtitles | حسنا يا بني, انها ليست كذلك لاننا امسكنا بواحدة حية للتو |
Ama Parker sadece bir tane alabilir çünkü benim doğum günüm, onun değil. | Open Subtitles | لكن باركر يمكنها أن تحظى بواحدة فقط لأنه عيد ميلادي, ليس عيد ميلادها |
Bilirsin. Biraz alışveriş, biraz golf. Bize şirketin jetlerinden birini verir misin? | Open Subtitles | تعلم, التسوق ولعب الغولف هل لنا بواحدة من طائرات رجال الأعمال ؟ |
Uyumlu organa sahip ve böbreklerinden birini vermeyi kabul edecek birini bulmadığınız sürece. | Open Subtitles | ما لم كنتِ تعرفين شخصاً ما متوافق مع العضو وسيتبرع بواحدة مِن كليتيه |
Madem gemiyi riske etmiyorsun şunlardan biriyle beni burada indir. | Open Subtitles | إذا أنت لا تريد المخاطرة بالسفينة أسقطني بواحدة من هذه. |
Yalnızca bir oyun oynadık, ikincisini de oynamalıyız. Bir tane yetmez. | Open Subtitles | لقد لعبنا لعبة واحدة فقط ، يجب أن نلعب أخرى ، لا يمكنك الطيران بواحدة |
Yılan yakalamaya başladım, dün bir tane yakaladım. | Open Subtitles | لقد بدأت بجمع الأفاعي, أمسكت البارحة بواحدة |
Buraya gelip bir tane de sen al. NASCAR'da bu kural yok mu yoksa? | Open Subtitles | يمكنك المجيء و تحضى بواحدة, لكنه لا يثير اعجاب الجمعية عندما تأكلها وانت تنطلق |
Birkaç gündür buradayım bir tane yakaladım diye sevindim. | Open Subtitles | أنا هنا منذ بضعة أيام وسيكون من دواعي سروري اذا أمسكت بواحدة |
Sonra şehri düzenleyeceğim bana bir tane borçlusun,izle. | Open Subtitles | بعدها سوف أحكم المدينة أنت تدين لي بواحدة ، كن حذراً |
Adamım, Karınla aranızı ben yaptım. Bana bir tane eş borcun var! | Open Subtitles | لقد صالحتك على زوجتك أنت مدين لي بواحدة. |
Bunun sonucunda öğle yemeği arkadaşım ve ben bazı çok önemli şeyleri kavramış olduk. Bunlardan sadece birini sizlerle paylaşacağım. | TED | زميلتي وانا تعرفنا على خفاياً مهمة جداً وسوف اشارككم بواحدة منها |
Avı elindeyken tüm hayvanlar alemi içerisindeki en tuhaf davranışlardan birini sergiliyor. | TED | وبيديها التي تصطاد بهما تقوم بواحدة من أغرب التصرفات في كل المملكة الحيوانية |
Taslari elimden aldi ve suratima atti, ve ben de dusundum ki -- dise dis, ben de karsilik verebilirim, ve taslarin birini geri attim. | TED | انتزعهم من يدي والقى بهم في وجهي وشعرت اني كنت استطيع العين بالعين كنت استطيع ان انتقم و القي بواحدة عليه |
Eğer yakalayabilseydim, birini yiyebilirdim. Yumurtalarını yiyoruz. | Open Subtitles | إذا أستطعت الأمساك بواحدة, ربما أكل واحدة نحن نأكل البيض |
Galiba yüzünüzü sık sık onlardan biriyle siliyormuş. | Open Subtitles | يقولون أنها تمسح وجهك بواحدة في أغلب الأحيان |
İspanyol olan, kizimin kamp çantalarindan biriyle kaçti ve digerleri hakikaten buruk ayrildilar. | Open Subtitles | لقد قام الإسباني ، بالرحيل بواحدة من حقائب ابنتي للتخييم ، و ترك الباقين و هم غاضبين |
Sana borcum olsun. - İyi akşamlar arkadaşlar. - İyi akşamlar! | Open Subtitles | شكراً جزيلاً، أنا أدين لك بواحدة تصبحون على خير يا رفاق |
Testissiz veya yumurtalıksız doğan ya da yalnızca birine veya testis ve yumurtalığa sahip intersekslere ne demeli? | TED | ماذا عن ثنائيي الجنس الآخرين ممن يولدون بلا خصيتين أو مبيضين أو بواحدة فقط أو مزيج من الاثنين؟ |
Ben de bana bir tanesini önerirsen ben de bağış yapabilirim. | Open Subtitles | فكّرن أن بوسعكِ توصيتي بواحدة لأهبها المال |
Bugün sana bir iyilik yaptım. Sen bana neden yapmıyorsun? | Open Subtitles | لقد أسديتـُـك خدمة هذا اليوم, لماذا لا تـُبادلني بواحدة مثلها؟ |
birinde aktivite sağlamakta zorlanıyorum zaten. | Open Subtitles | أنا أجد صعوبة في ممارسة النشاط الجنسي بواحدة. |
Konuşmamı sonlandırmaya hazırlanırken, dokuz yıl öncesinden bir hikâyeyle başladım ve bir tanesiyle bitireceğim. | TED | وبينما أستعد لأختتم، بدأت بقصة بدأت منذ تسع سنوات وسوف أنهي بواحدة أخرى. |
Bu Dişe dişti, neden biri daha eksilmesin? | Open Subtitles | حتى لا يقتلنى بعد ذلك وتكون واحدة بواحدة ، ولمَ لا؟ |