Benim gibi belinde hoş geldiniz yazan bir paspasla dışarıda kalmış biri kadar mı karışık? | Open Subtitles | أهو بنفس تعقيد وجودي خارجاً بممسحة ترحيب حولي؟ |
Küçük adamım, sonunda yetşikin duygularının ne kadar karışık olduğunu anlıyor. | Open Subtitles | بلدي الرجل الصغير وأخيرا تحقيق مدى تعقيد الناضج يمكن أن يكون مشاعر. |
Endüstriyel hastalığı tedavi ettiğimizde bir karışıklık oldu.e | Open Subtitles | كان هناك تعقيد عندما كنا نُعالجُ المرض الصناعي |
Bana sezeryan sırasında bir komplikasyon oluştuğunu söyledi. | Open Subtitles | هي فقط أخبرتني أنه كان هناك تعقيد مع عمليتها القيصرية |
karmaşa üstüne karmaşa, sorun üstüne sorun olacak, dediler. | Open Subtitles | سيكون ارتباك فوق ارتباك وتعقيد فوق تعقيد |
Gerçeği anlamazlar ve matris APG'lerin karmaşıklığını eklerler. | TED | إنهم لا يفهمون الحقيقة. و هي تزيد من تعقيد مصفوفات مؤشرات الأداء الأساسي. |
Fizyolojisinde ki, karışıklığı arttırarak, gelişimi hızlandırdım. | Open Subtitles | سرعت النمو تزايد درجة تعقيد علم وظائف الاعضاء |
O zamanlar, zaten karışık olan durumun daha da karışmasını istemedim. | Open Subtitles | في ذلك الوقت لم أرد تعقيد حالة معقدة أصلًا |
Bu, bir bankamatiğe gitmekten biraz daha karışık bir durum. | Open Subtitles | . الأمر اكثر تعقيد من الذهاب إلى الصراف الالي |
Çünkü başka bir ekibe katılmam gerekiyordu da. Durum bayağı karışık. | Open Subtitles | لأنني كان من المفترض الانضمام إلى فريق مسابقة أخرى ، مجرد تعقيد نوعا ما |
Küçük bir karışıklık yüzünden durmak için mi bu kadar ilerledik? | Open Subtitles | جِئنَا بعيد جداً للتَوَقُّف بسبب a تعقيد بسيط. |
O sadece karışıklık yaratır, eninde sonunda ölecektir. | Open Subtitles | إنه تعقيد تقتله في النهاية |
Göbek bağıyla ilgili bir komplikasyon oldu ve bu bir prosedör olacak demek ve babanın yanında olması yardımcı olur. | Open Subtitles | إنه تعقيد بخصوص الحبل السري, و ستكون هناك إجراءات, و سيكون من المفيد تواجد الأب هنا. |
Ameliyat esnasında ufak bir komplikasyon oluştu çünkü hastada akciğer embolisi oluştuğunu sandık. | Open Subtitles | كان هناك تعقيد صغير خلال الجراحة لأننا ظننا بأن المريض تطورت لديه صمة رئوية. |
Beni kaybetmedin. Ufak bir karmaşa oldu. Gitmeye hazırız. | Open Subtitles | لم تفقديني،كان مجرد تعقيد صغير نحن مستعدين للذهاب |
Bunun yerine, gerçeklik, daha çok gerçek dünyanın karmaşıklığını gizlemek ve uyumlu davranmaya yol göstermek için tasarlanmış üç boyutlu bir masaüstü gibidir. | TED | بدلا من ذلك فإن الواقع مثل شاشة مجسمة مصممة لتخفي تعقيد العالم الحقيقي وتقود السلوك القابل للتكيف |
Ve gözlerim buradaki kabile ilişkilerinin karışıklığı konusunda açıktı. | Open Subtitles | وعيني مفتوحة إلى تعقيد العلاقات القبلية هنا. |
karmaşıklığı anlamak istiyordum. Çevremizdeki ve özellikle de hayvanlar alemindeki karmaşıklığı. | TED | أردت أن أفهم التعقيد، تعقيد العالم من حولنا و خصوصاً في مملكة الحيوان. |
Kod karmaşası, logaritma doğruluğu, yazıIım... | Open Subtitles | تعقيد رمز الدخول, دقه الملفات ...البرمجيات |
Size beynin karmaşıklığına ve daha ne kadar çok yolumuz olduğuna ilişkin bir not ile veda etmek istiyorum. | TED | لذا سأتترككم بخلاصةٍ أخيرة عن تعقيد الدماغ وإلى أي حدٍ علينا أن نصل. |
Özür dilerim. Özür dilerim, ben... ben işleri pek karmaşık hale getirmek istemiyorum. | Open Subtitles | اسفه انا لا اريد تعقيد الاشياء |
Onun hayatını tehlikeye sokarak durumunu daha da zorlaştırmak istemezsin ya? | Open Subtitles | أنت لا تريد تعقيد حالتك أبعد بتعريض للخطر حياته ثانية، أليس كذلك؟ |
Sizi temin ederim ki bu işlemin çok az komplikasyonu var. | Open Subtitles | ولكني أؤكد لك أنه تعقيد بسيط في التقنية |
Bu bilgisayar öylesine sonsuz karmaşıklıkta ki işlem matrisinin bir kısmını organik yaşam oluşturacak. | Open Subtitles | حاسب ذو تعقيد لا نهائى حتى إن الحياة ذات نفسها سوف تشكل جزء من مصفوفتها العاملة |
Kimin umrunda? Haddinden fazla karmaşıklaştırıyorsun. | Open Subtitles | من يهتم إنك تزيد من تعقيد المسألة |
Ama hayır, yüzeysellik seni iter. Yani bu bir karmaşıklık, iki yüzlülük değil. | Open Subtitles | لكن لا أنت نفرت من سطحيته , لذا هذا تعقيد و ليس نفاق |