Sakın kızma. Sürprizlerden hoşlanmadığını biliyorum ve bu yüzden seni uyarıyorum. | Open Subtitles | لا تغضب , أعلـم مدى كرهـك للمفاجـآت لذا سـوف أقـوم بتحذيـرك |
Belki daha önce hiç olmadığı için. Lütfen bana kızma. | Open Subtitles | الموضوع بس اننى لم يحدث ذلك لى من قبل لا تغضب |
Hava için rapor istiyorsun, yağmur yağacağını söylediklerinde Sinirlenme. | Open Subtitles | تسأل عن الطقس، فلا تغضب عند معرفة أنها ستمطر. |
Annem asla kızgın, hayal kırıklığına uğramış veya mutsuz değildi. | Open Subtitles | أمي ، لم تغضب أبدا أو تفقد الأمل أو تحزن |
Sigorta şirketleri ödeme yapmayınca jüriler çok kızar. Özellikle de ülkesine hizmet ederken sakatlanan bir denizcinin tek akrabasına. | Open Subtitles | هيئة المحلفين تغضب ان كان السبب عدم دفعنا لمبلغ التأمين وخاصة لو كانت لاحد اقرباء أحد الجنود وماتو وهم يخدمون البلد |
kızgın olduğunu biliyorum. kızma. Bu herşeyi dahada kötü yapar. | Open Subtitles | أعرف أنك غاضب , لكن لا تغضب فهذا يزيد الأمور سوءاً |
Benim ismim Clara,tamam mı? Boşuna kızma,başka bir gün görüşürüz. | Open Subtitles | إسمي "كلارا" ، ولا تغضب نحن سنتقابل في يوم آخر |
Bill, lütfen bana kızma ama,... bunu sormamdan nefret ettiğini de biliyorum... | Open Subtitles | بيل ، أرجوك لا تغضب مني ... أعلم أنك تكره حين أسألك |
Lütfen bana kızma. Bunu iyi nedenlerle yaptım. | Open Subtitles | أرجوك لا تغضب منى لقد قمت بهذا لأسباب وجيهة |
Bugün hiç kimseye kızma. | Open Subtitles | سمير ارجوك لا تغضب اليوم ولا تضْربُ احدا |
Şey, kızma ama çektiğim fotoğrafları telefondan arkadaşıma gönderdim. | Open Subtitles | لا تغضب, لقد كنت أرسل الصور من هاتفي إلى صديقتي |
Sakinleş, Quica. Sinirlenme hemen. Quica, n'aber? | Open Subtitles | اهدأ يا كيكا ، لا تغضب كيف حالك يا كيكا ؟ |
Bana Sinirlenme dostum. | Open Subtitles | والآن يا يا صغيري لا تغضب لهذا الأمر |
Sinirlenme. Senin durumunda biri çok dikkatli olmak zorunda. | Open Subtitles | لا تغضب, رجل فى مركزك يجب أن يكون حذرا |
Bir deyiş vardır, kızgın olduğunda, en iyi konuşmanı yaparsın pişman olacak olsan da | TED | وكما يقول المثل عندما تغضب .. فان سوف تقول اكثر شي سوف تندم عليه طيلة حياتك |
O'nun babasına ihtiyacı var -- sana -- yani ona kızamazsın, tamam mı? | Open Subtitles | انها تحتاج أبوها انت لذلك لا ينبغي أن تغضب حسنا؟ |
Tony, sana başka bir şey sorsam bana kızmazsın, değil mi? | Open Subtitles | تونى, ارجو الا تغضب لو سألتك شئ آخر فهل توافق ؟ |
İnsanlar sana takılıyorlar alay ediyorlar, ne kızıyorsun, ne de üzülüyorsun. | Open Subtitles | الناس يضحكون حولك يقوموا بمضايقتك أنت لا تعطيهم إلتفاتة أو تغضب |
küplere bineceğini tahmin etmiştim. Bu yüzden seni zincirlettim. | Open Subtitles | حسبتُ أنّكَ قد تغضب لهذا طلبتُ منهم تقييدك بالأغلال |
O her zaman kızıyor. Sevgisini bu şekilde gösteriyor. | Open Subtitles | انها دائما تغضب هكذا هذه هى طريقتها للتعبير عن الحب |
kızmaya hakkınız yok, adama rom içiren sizsiniz. | Open Subtitles | ليس عليك أن تغضب منه، فأنت من أعطاه الرم |
Koridorun her yerini boya yapmışsın. Annen çok kızacak. | Open Subtitles | الطلاء في جميع أنحاء الردهة سوف تغضب أمك |
İleri geri gidiyorsun, sinirlisin, sinirli değilsin. | TED | أعني، تتذبذب مشاعرك بين الضدّين تغضب، ثم لا تغضب تغضب، ولا تغضب. |
Hey, Chili. ceketini al ama herifi kızdırma olur mu? | Open Subtitles | يا (تشيلي)، أجلب المعطف دون أن تغضب ذلك الرجل، إتفقنّا؟ |
Gerçekten de Nathan'ı kızdırmak için mi etrafımızda dolaşıyorsun? | Open Subtitles | اظن أنت حقاً تقوم بلحاق بنا حتى تغضب نيثان ؟ |
lskaladın. İyi atış yapamadığın için bana Öfkelenme. | Open Subtitles | أنت اخطأت الهدف ، فلا حاجة لأن تغضب لأنك لا تستطيع أصابتها |