İşte bu bitmeyen oyun. Teknoloji ise bu oyunu oynadığınız mecra. | TED | تلك هي لعبة لانهائية. وما هية التكنلوجيا، هي الوسيط الذي نلعب فيه تلك اللعبة اللانهائية. |
- Evet doğru sorun da bu sen düşünmüyordun bizimkiler uçuyor ve benim arabam yok. | Open Subtitles | . نعم , هذا هو . صحيح . تلك هي المشكلة لم تكن تفكر. |
Aman Tanrım, Bu o! Bu o, hadi, hadi, hadi. | Open Subtitles | أوه , يا الهي , تلك هي , تلك هي , إذهبوا , إذهبوا إذهبوا , إذهبوا , إذهبوا |
Güzel ve Çirkin de neymiş Disney'in anlatması gereken aşk hikayesi budur. | Open Subtitles | تبا للجميلة والوحش تلك هي قصة الحب التي يجب ان تخبرها ديزني |
Bu, birbirimiz hakkında bilgi sahibi olup desteklemekle ilgiliydi ve böyle sürdü. | TED | وكانت تلك هي روح معرفة ودعم بعضنا البعض والتي سيطرت على الأجواء. |
Bunu oynamanın en iyi yolu bu mu? | Open Subtitles | هل تلك هي الطريقة المثلى للتعامل مع هذا ؟ |
İşte orijinal hikâye bu. İşte gerçek olay. | Open Subtitles | إنها قصّة حقيقية تلك هي الطّريقة ولقد حدثت حقاً |
Düşünce bu zaten. Ve buraya, Sahilde kulübeler inşa edebiliriz. | Open Subtitles | تلك هي الفكرة ، وبالأسفل هنا يمكننا بناء أكواخ شاطئية |
Hayır. UHD veritabanına girmişsin. Bu senin sunucu adresin. | Open Subtitles | لا، لقد اقتحمت قاعدة بيانات وكالة المراقبة الجوية، تلك هي هوية حاسوبك |
İşte bu insan vücudunun içinde saklı olan gücün ta kendisidir. | TED | تلك هي الطاقة الموجودة في الجسم البشري. |
Kısa bir süre sonra, onlar mutfakta İspanyolca şakalaşıyorlardı ki, hiçbir şeyin benimle ilgisi yoktu ve işte bu ikiliktir. | TED | وبعد فترة وجيزة، كانا يمزحان مع بعضهما في المطبخ، ولم يكن لي صلة بالموضوع، تلك هي الازدواجية. |
Bu güzel ülkeyi kuran da işte bu metanet ve yılmazlık, değil mi? | Open Subtitles | أليست تلك هي نفس روح المثابرة والإصرار.. التي شكّلت بلادنا العظيمة ! ؟ |
Ama sen beni dinlemiyorsun, sorun da bu. | Open Subtitles | لَكنَّك لَنْ تَستمعَ لي، تلك هي المشكلةُ. |
Günümüz gençlerinin sorunu da bu. Saygı yok. | Open Subtitles | تلك هي مشكلة اطفال اليوم لا يوجد إحترام. |
Bu o benden çaldığınız hisseleri seçim istemek için kullanamazsınız demek oluyor ve Bu senin sorunun. | Open Subtitles | حسنٌ , كل ذلك يعني بأن ليس بوسعكَ أن تدخل تلك الأسهم التي سرقتموها منيّ، وإنّ تلك هي مشكلتك أنت. |
Belki Bu o zamanlardan biridir. | Open Subtitles | و ربما تلك هي أحد المرات التي تنطبق فيها تلك الحالة |
- Sorunun da budur belki. Hiç sinirlenmek istemiyor musun? | Open Subtitles | ربما تلك هي مشكلتك ألم ترغبي قط أن تكوني غاضبة؟ |
Erken teşhis, erken müdahale, bu başarıların hikayesi budur. | TED | إكتشاف مبكر، تدخل مبكر، تلك هي قصة تلك النجاحات. |
Bu şekilde iz bırakmıyorlar demek, çünkü o şeyleri böyle ödüyorlar. | Open Subtitles | لن يتركوا بصمة الكترونية، لأن تلك هي طريقتهم بالدفع مقابل الأشياء |
Burada da kaçırmalar var. Büyük şehirlerde böyle şeyler olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | وهم موجودون هنا أيضاً أحسبُ بأنّ تلك هي الحياة في المدينة الكبيرة |
Çay partilerini mi seviyor? bu mu gizli bilgi? | Open Subtitles | تستمتع بحفلات الشاي تلك هي المعلومة التي تخبرني بها؟ |
Bu deniz komandolarının olayı da bu işte. | Open Subtitles | تعلمين, تلك هي الأمور مع هؤلاء الغطّاسون, |
Onlar altı kişi Jenna. Olay bu zaten. Yedinci bir Altı Fıstık olamaz. | Open Subtitles | هناك ستّة منهم، تلك هي النقطة ولا يمكن أن يكونوا سبعة واسمهم ستة يانعين |
Bu senin sefil hayatını kurtarman için son şansın. | Open Subtitles | تلك هي فرصتك الأخيرة لإنقاذ حياتك البائسة |
bunlar önemli şeyler ama bu hayatımı harcamak istediğim yol değil. | TED | تلك أشياء مهمة، ولكن لم تكن تلك هي الحياة التي أريد. |
bu bir çeşit kıyamet sonrası yük treni falan mı? | Open Subtitles | هل تلك هي أحد أنواع عربات قطار البريد الرهيبة ؟ |
İyi haber buydu işte. Kötü haber ise yaşam desteğini kaybettik. | Open Subtitles | تلك هي الأخبار الجيدة.ِ الأخبار السيئة هي أننا فقدنا دعم الحياة |