| Onu tanımadan önce havada yürüyorsun. | Open Subtitles | وَ قبل أن تفطن لما يحصل، تجدُ نفسك تمشي في الهواء. |
| Uykunda mı yürüyorsun? Seni gördüğüme sevindim. | Open Subtitles | تبدو كأنك تمشي وأنت نائم إنني سعيد جداً لرؤيتك |
| Önce çevre yoluna çıkıp otostop yapıyor sonra da sokak boyunca yürüyor. | Open Subtitles | تتطفل علي سيارات الطريق حتي تصل إلي الطريق السريع ثم تمشي شارعاً. |
| Ona yürü dedim ama o kesin koştu. | Open Subtitles | ذلك ما فعلته رغم أني أخبرتها أن تمشي وهي ركضت |
| Cömertlik Perisi, hafifçe kemanların ışıkları yolmasıyla ayak parmaklarının uçları üzerinde “en pointe” şekilde yürür. | TED | تمشي الجنية الطيبة برقة على رؤوس أصابع قدميها متراقصة مع أنغام العزف على الكمان. |
| Ben hayvanlar gibi boğulurken, sen neden açıkta yürüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشي في العراء بينما أنا أَختنق مثل الحيوان؟ |
| Waldo Koontz, neden öyle komik yürüyorsun? | Open Subtitles | والتر كونتز, لماذا تمشي بهذه الطريقة المضحكة؟ |
| Ve komik yürüyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع الطيران من أصله وأنت تمشي بصورة مضحكة |
| Bok götüren sokaklarında yürüyor, soyu karmakarışık dilini konuşuyorsun ama Romalı değilsin. | Open Subtitles | , تمشي في شوارعها القذرة . تتحدث لغتها المهجنة, ولكنك لست روماني |
| Ama şimdi McKinley koridorlarında kırık ve yalnız olarak yürüyor. | Open Subtitles | ولكنها الآن تمشي في ممرات ثانوية ميكنلي مكسورة و حزينة |
| Temiz su içebilmemiz için her gün 2 saat yürüyor. | Open Subtitles | كانت تمشي كل يومٍ لمدة ساعتين حتى نشرب ماءاً نقيّاً |
| Pekalâ kondüktör. Trenden 150 metre kadar uzağa yürü. | Open Subtitles | حسنا يا بائع التذاكر, أريدك أن تمشي في المسار لمسافة 100 قدم |
| Arabadan inip düz bir çizgi üstünde yürür müsünüz? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تخرج من السيارة وأن تمشي في خط مستقيم |
| Bu iki örnekte de gördüğünüz gibi, temel olarak sanal ortamda yürümeyi öğrenen makinalarımız ve aynı zamanda gerçek hayatta yürümeyi öğrenen makinalarımız var. | TED | في هذين المثالين، كانت لدينا مبدئيا آلات تعلمت كيف تتحرك في المحاكاة وآلات تعلمت كيف تمشي في الحقيقة |
| - Zoya sağ tarafından biraz topallayarak yürüyordu. Herhalde sorun kalçasındaydı. | Open Subtitles | زويا كانت تمشي ببلاهة وكانت تعرج عرجة بسيطة على رجلها اليسرى |
| Yürüdüğün zemin, yürüme şeklini etkiler mi? | TED | و الأرض التي تمشي عليها، هل يمكن أن تُؤثر على طريقة مشيك؟ |
| Ve pantolonun olmasa bile, sokakta götünden utanarak yürümen gerekmez. | Open Subtitles | وحتـّى إن لم تكن ترتدي بنطالاً، فليس عليك أن تمشي في الشارع خجولاً من مؤخرتك |
| Düz gidiyor. Bu dokuz yaşındakiler için bir açıklama. | TED | إنها تمشي بخط مستقيم. هذا نوع من الاكتشاف العظيم بالنسبة لأطفال التاسعة من العمر. |
| Sen hiç kalabalık bir ölü ordusunun arasından öylece yürüyerek geçtin mi? | Open Subtitles | هل جربتِ بأن تمشي وحولك مجموعة من الأموات يتبعونكِ؟ هذا ليس ممتعاً |
| Ailem, çocuklarım... annem bu şehirdeki herhangi bir mahallede... başları dik bir şekilde Yürüyebilir. | Open Subtitles | عائلتي و أولادي والدتي يمكنها أن ترفع رأسها عاليا في أي حي بهذه المدينة عندما تمشي بهذه المنطقة |
| Böbürlenerek yürüyüp hücreme gelmiştin. | Open Subtitles | أتيتَ تمشي في وحدَة الزنزانات تِلك كُنتَ تتبَختَر حقاً |
| Kızın evleniyor ve bir sebeptendir ki onunla geçitte yürümeni istiyor. | Open Subtitles | إبنتكَ ستتزوج، ولبعض الأسباب تريدكَ أن تمشي معها إلى الممر |
| İşimiz bitti, banyoya doğru yürüyor, daha doğrusu yürümeye çalışıyor arkasına dönüyor bakıyor oradaki benim. | Open Subtitles | وانتهينا هي تمشي إلى الحمام تحاول المشي وتلتفت وتنظر |
| Kızın aletlerini üzücü bir hediye gibi ellerinde tutan adamlar karşısında yürüdüğünü düşünürsek. | Open Subtitles | لنفكّر أنّها كانت تمشي لغرفة فيها الرّجال أياديهم في عضوهم، كأنّه تقديم حزين، |