O viskinin adı sen doğmadan yüz yıl önce Sundog'du. | Open Subtitles | هذا الويسكى سمى بصندوج قبل ان تولد انت بمائه عام |
O doğmadan çok önce O'nun adını düşünmüş ve Afganistan'ın efsanevi kahramanı olan bir özgürlük savaşçısından çok etkilenmiştim. | TED | وقبل أن تولد بفترة طويلة، فكرت بإسمها، وكنت مفتونا بمناضلة أسطورية بطولية في أفغانستان. |
Biri güçlü bir öfkenin pençesinde öldüğünde, bir lanet doğar. | Open Subtitles | عندما يموت شخص ما بسبب غضب رهيب عندئذ تولد اللعنة |
- Viktor, daha doğmamış olduğun bir dönemi özlediğinin farkında mısın? | Open Subtitles | هل تلاحظ انك لديك حنين لعصر لم تولد حتى فية ؟ |
1978'de Louise Brown, tüpte döllenme ile doğan ilk bebektir. | TED | في عام 1978, أصبحت لويس براون الطفلة الأولى التي تولد بواسطة الإخصاب المساعد أو مايسمى بأطفال الانابيب |
Her beş saniyede bir romantizm doğuyor. Her kalp atışında. | Open Subtitles | الرومانسيه تولد كل خمس ثواني في قلب الناس |
Pislikte doğmuş bir sivrisinek, ancak hastalık yayar, aşk değil! | Open Subtitles | بعوضة تولد في القذارة يمكن ان تنشر المرض.. ليس الحب |
Sen doğmadan önce annenle ben ruhunu şeytana satmıştık. | Open Subtitles | قبل أن تولد ، أنا و أمك بعنا روحك للشيطان |
- Bu insanlar siz doğmadan 200 yıl önce benim bir emrimle ölmeye ant içtiler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس أقسموا ليعيشوا و يموتوا تحت أوامري، منذ مائتان سنة من قبل أن تولد |
Siz doğmadan önceki, Kore Savaşı zamanına kadar uzanan propaganda kayıtlarını size gösterebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أريك تسجيلات لمعلومات مضللة.. يعود تاريخها للحرب الكورية, قبل أن تولد أنت. |
Sen doğmadan, veya ben doğmadan veya hiç kimse doğmadan uzun zaman önce Neptün mücevheri bu dağın içinde saklanıyordu, annadın mı? | Open Subtitles | ماهي أهمية هذه الجوهرة؟ منذ زمن بعيد قبل أن تولد أنت أو أنا أو أي أحد احتفظ بجوهرة نبتون في هذا الجبل، حسناَ |
Biri güçlü bir öfkenin pençesinde öldüğünde, bir lanet doğar. | Open Subtitles | عندما يموت شخص ما بسبب غضب رهيب عندئذ تولد اللعنة |
Trilyonlarcası burada doğar, fakat yalnızca birkaçı yetişkinliğe erişir. | TED | فالتريليونات تولد هنا ولكن قلة فحسب تستمر على قيد الحياة لتصل الى طور البلوغ |
Bir ses daha çıkarırsan asla doğmamış olmayı dileyeceksin, evlat! | Open Subtitles | اذا أصدرت صوتا آخر فستتمنى أنك لم تولد أيها الولد |
Sadece ölmedin, aynı zamanda, hiç doğmamış oldun, hiç var olmadın. | Open Subtitles | أنت لم تمت فحسب, أنت لم تولد قط, لم توجد أبدا |
Karada doğan ilk balık olmak gibi bir şey. | Open Subtitles | يبدو الأمر كالسمكة الأولى التي تولد على الأرض الجافة |
Goa'uld, kraliçesinin aklı ve bilgisine sahip olarak doğuyor. | Open Subtitles | سلالة الجواؤلد تولد بذكاء و معرفة ملكتهم |
Biz, tanrıça Ana-Ayar vardır ölümlüler arasında dünyada kalmaya da yeniden doğmuş. | Open Subtitles | نحن آلهة آنا سيت، تولد من جديد لتسكن في العالم بين البشر. |
Seni göt yalayıcı, neden böyle bir ırka doğmak istersin? | Open Subtitles | أيها الوغد، لماذا تريد أن تولد في جنس كهذا؟ |
Beni yaralayacak bir boğa daha doğmadı. | Open Subtitles | لم تولد أى بقرة بعد ، والتى يمكنها ولادة الثور الذى يستطيع إصابتى |
Sen bu şekilde doğmadın. Değişmişsin. Değişebilirsin yani. | Open Subtitles | لم تولد هكذا، بل إنّك تغيّرت، وبإمكانك أن تتغيّر ثانيةً. |
doğuştan numaralı değiller. | TED | حتما هي لم تولد بهذه الأرقام .. أليس كذلك ؟ |
görürsünüz. Ataerkil toplumlarda daha en başta, bir kız çocuğu doğduğunda doğumu kutlanmıyor. | TED | كما ترون، في المجتمعات الذكورية، من البداية، عندما تولد بنت، ولادتها لا يحتفل بها. |
Bunun için doğum yapman gerekir değil mi? | Open Subtitles | لكن يجب عليك بـ أن تولد المولود حتى هذا يحدث |
Kızım doğduğu zaman, ona diyeceğim ki, "Bu senin baban, tatlı." | TED | فعندما تولد ابنتي، سأقول لها: هذا هو والدك يا حياتي. |
Yavruları beyaz kürklü olarak doğarlar ve bu da onları kar üstündeyken gizler. | Open Subtitles | تولد صغارها مكسوة بالفراء الأبيض الذي يساعدهم في التمويه بفاعلية كبيرة مع الثلوج |
Öldüğümüzde yalnızca aşktan oluşan bir varlık oluncaya kadar ruhlarımızın tekrar tekrar dünyaya geleceğine inanır. | Open Subtitles | ابى نعم وهو يعتقد انه عندما يموت.. ارواحنا تستمر حتى انها تولد مره اخرى من خلال الحب |