| Bir çekiç varmış da, çok ağırmış da, kimse kaldıramıyormuş. | Open Subtitles | مطرقة ثقيلة حيث لا أحد آخر يمكنه التقاطها؟ |
| Peki bu ülkede Bayan Helm, mahkemede yalancı tanıklık yapmanın cezasının çok ağır hapis cezası olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | و هل أنت مدركة مسز هيلم أن عقوبة شهادة الزور فى هذا البلد هى مدة ثقيلة من السجن ؟ |
| Bu bomba patlarsa Sayın Başkan, ve bunu durdurmak için elimizden geleni yaptığımıza inanmazsanız, bu ülkemde büyük yankı bulacaktır. | Open Subtitles | اذا انفجرت هذه القنبلة سيدي الرئيس وانت لا تؤمن اننا نفعل ما بوسعنا لايقافها ايضا ستكون النتائج ثقيلة على بلادى |
| Ettim tabii. Ne kadar ağırsın senin haberin var mı? | Open Subtitles | بالطبع كرهتك فلا فكرة لديك كم كنت ثقيلة وقتها |
| Acaba yüzde kaçınız gerçekten koyu, zengin ve sert seviyor? | TED | كم في المائة منكم يردها غامقة و ثقيلة ونصف محمصة؟ |
| Valizini taşımaya yardım edebilirim, Ana, ...gerçekten ağırlar. | Open Subtitles | وبهذه الطريقة يمكن لي أن أساعدك في حقائبك, آنا, إنها ثقيلة بالفعل. |
| Şatolar çok ağırdır ve bulutların üzerine yerleştirilmeleri son derece tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | القلعات ثقيلة جداًَ، لذا وضعهم على الغيوم سيكون خطيراً بشكل لا يتصور، |
| Acele etsen iyi olur! ağırlaşıyor! | Open Subtitles | من الأفضل لك أن تسرع الان انها أصبحت ثقيلة على يدي |
| kalın bir şeyler giyip... can yeleklerinizi takmalı ve güverteye çıkmalısınız. | Open Subtitles | على الجميع ارتداء ملابس ثقيلة و ارتداء سترات النجاة و الصعود |
| Kesinlikle. Eğlenceli duruyor. Bu şeyler cidden ağırmış. | Open Subtitles | يبدو هذا ممتعاً هذه الأشياء ثقيلة أليس كذلك؟ |
| - Çok ağırmış. - Hiçbir şey göremiyorum. | Open Subtitles | ـ إنها ثقيلة جداً ـ لا يمكنني رؤية أيّ شيء |
| Balyoz ammada ağırmış. Perdeler hakkında ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | المطرقة ثقيلة للغاية، ما رأيك في الستائر؟ |
| Şunu odaya taşımama yardım eder misin, biraz ağır da. | Open Subtitles | هلا تساعدني في حمل هذه إلى الغرفة إنها ثقيلة قليلاً. |
| ağır bir şeyler taşımam gerekirse diye bunu aklımda tutacağım. | Open Subtitles | سأتذكّر هذا في حال كانت لديّ أيّة أحمال ثقيلة لرفعها |
| Düşman cesurca savaşmasına rağmen büyük kayıplar vererek geri çekildi. | Open Subtitles | العدو في تراجع وبخسائر دامية ثقيلة مع ذلك القتال بشجاعة |
| ağırsın. Hiç kimse kaldıramaz seni. | Open Subtitles | يا ، انتِ ثقيلة ،ثقيلة ، لايمكن لاى شخص ان يحتمل وزنك |
| Tom Friedman bu parçayı balyozla elinden geldiği kadar sert vuruşlarla parçalamaya çalıştı ancak bir çizik bile olmadı. | TED | في الحقيقة, قام توم فريدمان بضربها بمطرقة ثقيلة بأقوى ما يستطيع و لم يخدشها حتى. |
| Çok ağırlar. Tekneyi batıracaklar. | Open Subtitles | أنها ثقيلة جداً وسوف تغرق السفينة بسببها |
| Basit, para taşıyan araç ağırdır, lastikler aşağı inmiştir! | Open Subtitles | الأمر بسيط سيدي التى تحمل المال ثقيلة إطاراتها ستكون مضغوطة |
| Tamam, biraz yardım. Gerçekten ağırlaşıyor. Lütfen. | Open Subtitles | حسناً مساعدة صغيره من فضلكم إنها ثقيلة جداً رجاءً |
| Kaçırılan gözler, cebe atılan yiyecekler ve sıcak bir günde kalın giyinen adamlar belanın yaklaştığının göstergesidir. | Open Subtitles | تجنب النضرات , وتخزين الطعام ورجال يرتدون معاطف ثقيلة في يوم حار كلها تشير إلى قدوم المشاكل |
| Devrilecek gibiyiz ve şu pompa onarılırsa daha fazla safra alacağım. | Open Subtitles | حمولتنا ثقيلة جدا و عندما تصلح تلك المضخة. سأزيد ثقل الموازنة |
| fazla kilolarımı aldıracağım da. Burada işler çok yoğun olacak. | Open Subtitles | فأنا أحمل أعباء ثقيلة هنا و ستزداد فيما بعد |
| Dostum, ne kadar ağır bir çocuk böyle? Ne yani, ceplerinde ağırlık mı taşıyor? | Open Subtitles | ان هذة الطفلة ثقيلة فعلا هل تضع اثقال فى جيبها |
| Fakat şimdi çok ağırım, hiçbir şey beni avutamaz. | TED | لكني الآن ثقيلة جدًا، ولا شيء يواسيني. |
| Ancak sürecin sanığın üzerine bu kadar yük bindirdiği bir düzende adalete ulaşmak zor. | TED | لكن عندما تكون نتائج العملية جد ثقيلة تجاه للمدعَى عليهم، فمن الصعب تحقيق العدالة. |
| Taşlar ağırdı, yani kurbanımız erkek muhtemelen iyi bir fiziksel formda olabilir. | Open Subtitles | هذه الأحجار ثقيلة لذا غالبا القاتل ذكر غالبا في لياقة بدنية رائعة |