Adil taleplerin olması, onu kaybetmenin acısını azaltacaktır. | Open Subtitles | يدعى ان علمه بوفاتها . يمكن أن يخفف من حزنه |
"Çünkü fazla bilgi fazla acı demektir. ve bilgisini artıran acısını da artırır." | Open Subtitles | الحكمة الكبيرة هي حزن كبير و لزيادته لمعرفته زاد حزنه |
Kederini hiç kimseyle paylaşamamanın ne kadar acı verici olabileceğini bilirim. | Open Subtitles | .... أنا أعلم كيف يمكن أن تكون الوحدة تراجيدية عندما يكون المرء وحيداً و ليس لديه من يشاطرة حزنه |
"adam ihtiyacı olan herşeyi aldı artık üzüntüsü bitecek". | Open Subtitles | الغزال قال : الرجل لديه كل ما يحتاج إليه الآن حزنه سيتوقف |
Lütfen siz çekilin. Ya derdini öğrenir, ya da azarı yerim. | Open Subtitles | اتك لي الامر وسأعرف أنا سبب حزنه |
"Shelly anıtının yanından her gün geçmeme rağmen," "hüzünü her seferinde beni etkiliyor." | Open Subtitles | بالرغم من اننى اعبر من امام التمثال يوميا فان حزنه يصدمنى في كل مرة |
Savaşını yalnız savaşmakta direten bir adam Kederi onu tüketene kadar herkesi dışarıda tutan geriye yalnızca öfke, hüzün ve kendine duyduğu nefret kalan bir adam. | Open Subtitles | أي رجل الذي يَصرُّ على القتال معركته لوحدها، الذي يُغلقُ كُلّ شخصَ خارج حتى حزنه يَستهلكُه وهناك لا شيء تَركَ |
Kieran, Vivian'ın hükmünden kurtulunca ıstırabı geçer ve özüne döner sandım. | Open Subtitles | اعتقدت انه بمجرد تحرر "كارين" من سيطرة "فيفيان" حزنه سيزول وسيرجع الي رشده. |
Üzüntüsünü güçlü bir şeye dönüştürmek için. | Open Subtitles | كلّ الأطفال التائهين إلى عائلته ليقلب حزنه إلى شيءٍ قوي. |
Ona, çekmecesinde duran ve senin için sakladığı hediyenin ...onu kendi ızdırabına saplayan bir çapa olduğunu söylermisin. | Open Subtitles | قولي له ان هذه الهدية التي يحتفظ بها لاجلك في درج مكتبه, انها كمرساة السفينة تثبته في حزنه |
acısını hafifletmek için, bir tiyatro satın aldı. | Open Subtitles | وأخيراً خرج من حزنه واشترى مسرح لتقديم عروضه. |
acısını bastıran bir adam görmek hoşuma gidiyor. Çok seksi. | Open Subtitles | -أرى إثارة كبيرة فى ؛ رجلٌ يحاول تناسي حزنه . |
Kocam acısını ve Kederini yumruklarından çıkarır. | Open Subtitles | زوجي يأخذ حزنه والألم في قبضته |
acısını çalışarak silmek istiyor. | Open Subtitles | هو يحاول أن يخفي حزنه بالانشغال بعمله |
Kederini bile perde edecekti kendine. | Open Subtitles | إنه لم يستتر حتى خلف حزنه |
üzüntüsü sahici görünüyor ve ellerinde barut kalıntısı yok. | Open Subtitles | حزنه يبدو حقيقياً لم نجد بقايا بارود على يديه |
"Artık üzüntüsü geçecek. " | Open Subtitles | الآن حزنه سيتوقف |
Ya derdini anlar. ya da yerim azarı. | Open Subtitles | سأعرف سبب حزنه أو لأتجاهله |
"Shelly anıtının yanından her gün geçmeme rağmen," "hüzünü her seferinde beni etkiliyor." | Open Subtitles | " بالرغم من اننى اعبر من امام التمثال يوميا " " فان حزنه يصدمنى في كل مرة " |
Ve müvekkilimin Kederi sona erdiğinde, hala satmak isteyebilir ama size satmayacağına adım gibi eminim. | Open Subtitles | بعد أن ينتهي موكلي من حزنه ربما سيبقى يريد أن يبيع الشركة .لكن بالتأكيدِ لن يبيعها لك |
Onun kocası, öfkesi, ıstırabı. | Open Subtitles | زوجها, غضبه و حزنه |
Üzüntüsünü dindirecek kimsesi yok. | Open Subtitles | ليس هنالك أحد لكي يخفف حزنه |
Ve Papa'nın ızdırabına müdahale edilmez. | Open Subtitles | وأنت لا تتدخل في حزنه |
Genç ve dul bir erkek kederiyle uğraşmaktadır işinin getirdiği stresin üstesinden gelemez ve kendisini uyuşturucuya verir. | Open Subtitles | ،أرملٌ شاب ...بالغ في حزنه ،غير قادر على تحمل ضغط عمله وضغط حياته فاتجه إلى المخدّرات |